Faşizmin en büyük karakteristik özelliği korkudur!
Korkaktır!
Ödlektir!
Mesela tek başına kavgaya girmez, kalabalık ve sürü halinde olmadığı sürece burnunu asla delikten çıkarmaz!
O nedenle en büyük güç devleti arkalarına alarak kendilerine rahat bir alan yaratmaktır ve bu alanı zaten devlet verir! Çünkü devletin bir özelliği de baskıyı bir seçenek olarak terkisinde bulundurmasıdır ve bunu yapmak istediği zaman da eldeki hazır kuzucuk faşistlere başvurur!
İşte o zaman sen bak faşistin çalımına!
Müthiş cesaretlenir, çünkü vurduğu ve kırdığının karşılığı yoktur!
Yargılanamaz, sorgulanamaz!
“ Ne yaptıysa devleti için yapmıştır!”
E, devlette kuzucuğuna sahip çıkmakla mükelleftir!
Modern devletler korku sınırlarını aşmıştır ve bir de bakıyorsunuz ki yabancı bir insan ülkelerinde bakan olmuş, vali olmuş, general olmuş!
Sen kimsin, nesin diye soran olmamış ve sadece işini doğru yapıp yapmadığına bakarlar!
Amerika bile bir siyahîyi Başkan seçti ve Amerika ne bölündü, ne de parçalandı!
Bir ülke düşünün yüz yıllık bir cumhuriyet ve bu cumhuriyette hala Alevi Vali, Kaymakam, Emniyet Müdürü yok!
Üstelik ülkedeki sayıları yirmi milyon!
Peki neden?
Nedeni gayet basit!
Bu ülkenin temeli atılırken, ırk Türk, inanç Sünni mezhebinin Hanefi koluydu da ondan!
Sonra çıkın hikaye okuyun ve deyin ki “ Türkiye Cumhuriyeti laik ve sosyal bir hukuk devletidir!”
Dahası “ tüm vatandaşlar kanun karşısında eşittir!” gibi bir ibare var ki Vallahi beni bile gözyaşlarına boğuyor!
Bu kadar eşitlik!
Tüm bunlara baktığınızda yüz yıldır korkularını yenemeyen bir Cumhuriyet ve bu cumhuriyette bir türlü gelişip serpilemeyen bir halk profili!
Bu böyle devam eder mi?
Bence devam eder ve daha fazlasıyla!
Çünkü korkudan tir tir titriyoruz!
**************
MESELE TAMAMDIR
Bir dünyada yaşıyoruz ve bu dünyanın egemenleri var! Egemenliklerini ne ile kurmuşlar? Tabiki bilim ve sanayi devrimi ile!
Bunu yaparken öncelikle din ile bilimin arasına mesafe koymuşlar, yani herkesi kendi haline bırakmışlar!
Sen ne yapmışsın?
Matbası ile üç yüz yıl sonra tanışmışsın ve şu an yaptığına bakılırsa aslında hala tanışmamışsın!
Tanışmadığını için dünya liginde sadece debelenip duruyorsun ve gövdende iki ayağının olduğunun farkında olmadığın için, bir türlü yürümek aklına gelmiyor!
Zaten biz hep o gelişmiş ülkelere “ dış güçler” deriz ve beceremediğimiz her işte onların parmağı olduğunu söyleriz ve böylelikle afyon yutturulmuş bir uyuşuklukla çarşıda pazarda hepimiz bunu tekrarlar dururuz!
Evet senin kalkınman bu dış güçlerin işine gelmez! Çünkü sen açık sömürü alanısın!
Bilim ve teknolojide gelişmen onların pazar alanını daraltır ve bu iş tehlikelidir!
O zaman ne yapılmalı?
Tabi ki uyumlu bir iktidar gerekir ve bunun alt yapısı da siyasal islamdır!
Çünkü siyasal islam bir hurafe iklimidir ve orada bilim teknoloji olmaz, hata günahtır!
Örnekleri açıktır ve Arap ülkeleri bunların başını çeker!
Tanrı vergisi zenginliği nerelere harcadıklarını hepimiz biliriz!
Yöneticileri bu serveti kendi zevklerine parseller, büyük kısmını da işte o dış güçlerin silahına ve bilmem daha nesine yatırırlar!
Az buçuk bitleri kanlansa bedelini darbe ve daha beteri ile öderler!
Saddam ve Kaddafi bunun örneği olsa da, asıl örnek İrandır!
Amerika gelişebileceğini tahmin ettiği İran’ı, şahı devirerek siyasal İslamın kucağına atmıştır ve şimdi sonuçlar hepimizin malumudur!
Bize gelince!
Kayımlar atanınca siz bakmayın Avrupa’nın o yalancı tepkilerine!
Güçlü bir Türkiye’yi ve sorunları ile boğuşan bir ülkeyi en çok onlar ister!
Bir darbeyi, bundan daha kötüsü olacaksa tereddütsüz desteklerler!
Çünkü Türkiye ciddi bir pazar ve bu pazar ne olursa olsun, kendi adına adım atmamalı!
Düşünün bir tarım ülkesi ve tohumlar dışarıdan alınıyor!
Gerisini söylemeye gerek yok!
Şu anda bizi yöneten bir iktidar var ve bu iktidarın gitmesini hiç bir Avrupa ve hata Amerika istemez!
Çünkü daha iyi olmamızı istemezler!
Eğer daha kötü olmamız gerekiyorsa, işte o zaman bir şeylere kafa yorarlar!
O nedenle bu ülkede muhalefetmiş, bilmem neymiş, hepsi hikaye!
Önümüze bir harita konulmuş ve kalın kırmızı çizgiler de üç taş oynuyoruz!
Çizgiden çıkmadığın sürece taşı istediğin yere sür!
Ara sıra da çık konuş ve de ki “ acaba Sırrı Süreyya ne demek istedi?”
Sanki çokta önemliydi, ne demek istediği?