Akit Gazetesine hep mesafeli durdum. Almadım, okumadım. İslami kesimin öfkesini kabartmak suretiyle aklına kurulmuş bir tuzak gibi gördüm hep.
Adeta elimi değdirmemeye çalıştım. Elim değdiğinde abdestim bozulacakmış gibi...
Daha önce de yazmıştım; bu gazeteyi dağıtan dindar bir tanıdığıma, “bu işi yapmak yerine git içki sat daha iyidir” demiştim.
Tabi bu sözüme kızan tanıdığımı ise, İslam fıkhındaki ehveni şer kuralını izah ederek yatıştırmaya çalıştım.
Bak, dedim; içki içen en fazla birkaç saat sarhoş olur, ama bunu okuyanın bir ömür aklı başından gidiyor..!
Bu topraklarda dindarlığın ortalama kalitesini aşağı çeken unsurlardan biri de kesinlikle bu gazetedir.
Ne yazıkki bu gazete son yirmi-otuz yıldır hemen hemen her dindarın masasında durur.
Sonuçta insan zihni de bir şekilde okuduğu şeylerden besleniyor değil mi?
Ahmet Davudoğlu’yla dün yaptıkları mülakatı izlediniz mi bilmiyorum.
Daha düne kadar yere göğe sığdıramadıkları kişiyi, şimdi sarayla ters düştü diye, ellerinden gelse misafir filan dinlemeyip yerin dibine sokacaklar!
Gazetecilik anlayışlarıyla dindarlıkları birbirine ne kadar da benziyor.
Ahlaksız gazetecilik de ahlaksız dindarlık gibi ne kadar da iğreti duruyor..!
Bu değersizliği anlatmaya yetecek kelime bulmak gerçekten kolay değil...
****************
İslam ekonomisi diye bir şey var mıdır?
Sanmıyorum. Zira ekonomi bilimi de; fizik, kimya gibi doğal disiplinlerden biridir.
Ancak bu, Kuran’ın birçok ayette maddi refaha ermenin yollarını bize göstermediği anlamına da gelmez.
Bakın bu ayetlerden birinde Kuran maddi zenginleşmeyi hangi önşarta bağlamış:
"Allah, şöyle bir kenti size misal vermek ister:
Orası emin ve mutmain olduğu sürece, oraya her taraftan bolca rızık gelirdi.
Fakat (bu vasıflarını yitirmek suretiyle) Allah’ın nimetlerine nankörlük ettiklerinde İse, buna karşılık, Allah da onlara şiddetli açlık ve korku ızdırabını tattırdı." (16/112)
Bugünkü dile tercüme etmek gerekirse;
Bir yerde hukuk devleti, hak ve özgürlükler, demokrasi, dolayısıyla öngörülebilirlik varsa zenginlik de kendiliğinden var oluyor; bunlar olmayınca da ne zenginlik ne de güvenlik olmuyor.
Şayet bu ayetlere de inanmayan varsa, onlara da Daron Acemoğlu’nun Ulusların Düşüşü kitabını okumalarını öneririm.
İlle de, kısacık bir ayeti kocaman bir kitap formatında okumak istiyorum diyen birine başka ne denebilir ki..
******************
NUH un gemisi
Muhakkak ki Nuh muhteşem bir gemi yapmış olmalı.
Aksi halde yerden ve gökten salınan onca suya ve dalgalara bir gemi nasıl dayanabilirdi ki?
Benim ise asıl merak ettiğim konu şu: Nuh’un peygamberliğine inanmayanlar, kendileri gibi bir adam tarafından gözleri önünde inşa edilen o muhteşem gemiye de mi inanmadılar.
İnsan, “yahu bizim bu Nuh, bunca ustalığı birdenbire kimden öğrenmiş olabilir” diye merak etmez mi hiç?
Körleşme nedir bilmeyenler, Kuran okusunlar bence.
İnsan görmek istemeyince hakka ten göremiyor işte...