Dün sevgili Mehmet AKKAYA hocanın bir canlı yayın proğramı vardı! Felsefeye dair güzel tespitleri ve bu konuda sorulan sorulara iç açıcı yanıtları vardı!
Alt yazı mesajları geçiyordu ve kimileri soru gönderiyordu!
Baktım ki bir izleyici ısrarla “ Felsefe nedir?” diye sorup duruyor!
Ani bir olumsuzluktan dolayı o güzel proğramı sonuna kadar izleyemedim!
Mehmet hoca o ısrarlı soruya yanıt verdi mi, vermedi mi bilmiyorum!
Bu kadar derin bir konuya “ felsefe nedir?” diye soru soracak kadar meseleden uzak birine umarım yanıt vermemiştir! Bazen gereksiz sorulara yanıt vermek zaman israfıdır!
İnsan yeryüzünün gerekliliği mi, değil mi pek yanıt veremediğim bir iç sorudur!
İnsan hariç tüm diğer canlılar bu gezegende yaşıyor olsaydı bir kere savaşlar olmayacaktı!
Çünkü hayvanlar ırkçı değil, doğal donanımları gereği sadece yaşamaya odaklıdır ve bunun temeli beslenme ve üreme içgüdüsüdür!
İnsan, beslenmek ve üremek için yok etmeyi seçmiştir! Sapiensin yolculuğu bir zeka olayıdır ve yetmiş bin yıllık yolculuğunda etrafındaki tüm hemcinslerini yok ederek bu günlere gelmiştir! İlk ilkel insan toplulukları böylece yok olmuştur!
Orta çağın sonu insanlık için bir kabuk kurma meselesidir! Keşifler ve icatlar yeni bir dünyanın kapısını açarken, dogmatizmi terk etmenin farkına varanlar hızla yürüyerek, terk etmeyenlere fark atmışlardır!
Din bağnazlığı ve köleci anlayış günümüze kadar bu anlayışla geldi ve bundandır ki orta doğu halkları çağın gerisinde kaldı! Çağın gerisinde kalan toplumları yönetmekte diktatörlere düştü!
Bunlar hem korkan, hem de korkulan toplumlardır!
Korkak oldukları için biat yolunu seçerler ve bunlardan korkulur, çünkü biat ettiklerinin emirleri ile birer canavara dönüşmeleri hiçte zor değil!
Kendilerini yöneten makamları övmek ve yüceltmek gibi bir görevleri vardır! Zaten asıl görev budur ve aksi ses, karşılığında ağır bedeller getirir!
Kültür ve yönetim farklarının en güzel örneği Amerika’da yaşandı!
Ortadoğu diktatörler yine özenen kıt akıllı Trump, elinde incille olası bir isyanı ucuz yoldan engellemeyi düşündü ama o toplum bunları yutmaz ve kilise Papaz’ından sert bir uyarı aldı!
Sonra bir eyaletin polis şefi Amerika başkanına “ bilmiyorsan çeneni kapa!” dedi!
Bu her iki tepkiyi Trump normal karşıladı! Çünkü bu ülke insanları Başkanın sadece görevi olanı yapmasını bilir, ötesine burnunu sokmasını hoş görmez ve böyle de tepki verir!
Bizim ülkede bırakın devlet başkanına bunları söylemek, ima etmek bile size nasıl döner benden iyi bilirsiniz!
Hata bu sözleri yüreğiniz yetiyorsa sıradan bir kamu görevlisine söyleyin!
Söyleyemezsiniz!
Çünkü biz böyle yetiştirildik!
Onlar azarlayacak, küfredecek ve biz el pençe başımız önde sus pus olacağız!
Görev yaptığım süre içinde buna benzer iki meselem var!
Biri beni makamına çağırmıştı, ilçe kaymakamıydı! Oturduğu koltuğu sağa sola döndürerek bana anlamsız sorular sormuştu ve ben “ seni dinlemiyorum” diyerek orayı terk etmiştim!
Diğeri İl Milli Eğitim Müdürüydü! O da Kaymakam efendinin kopyası davranışlara bürünmüştü ve ona da gerekli tepkiyi çekinmeden koymuştum!
Sonuç mu?
Bir iki sürgün ve en verimli yıllarımda bunlarla çalışmanın zor olacağını anlayarak genç yaşta emeklilik!
Biraz uzun oldu! Saygıyla...
*********************
DERLER Kİ….
Psikanalistler derler ki “ çocuklukta yaşadığınız travmalar bilinçaltında hep kuluçkaya yatar ve bir ömür boyu sizinle yolculuk eder!”
Bu tespit işin travma yanıdır! Zaten tedavisi de çocukluğuna inilerek yapılır!
Bir de doğar doğmaz beyninize yüklenenler vardır! Tıpkı dil öğrensin diye çabalamadığınız küçük çocuklarınız gibi! Ev de günlük konuşmalarınız çocuğun beynine işlenir ve bir de bakarsınız ki konuşmaya başlamış!
Sonra o çocuk beyine ailenin yükledikleri devreye girer! Bunların en tehlikelisi ırkçılıktır!
Ne kadar katı yüklenmişse, o kadar tehlikeli bir canavarla karşı karşıyasınızdır!
Bu canavar kimi zaman masum görünür ve bir hak hukuk savunuculuğu görünümü verebilir ama beynine kodlanan o ırkçılığı hiç bir zaman terk etmez ve sıradan bir durum karşısında ırkçınızın kanı kabarır!
İşte tedavisi olanaksız hastalık!
Yeni tanıdığım bir aile henüz küçük yaştaki çocuğuna bir siyasi akımın işaretlerini yaptırıp sosyal medyada paylaşmıştı! Bir eğitimci olarak resmin altına bunun yanlış olduğuna dair yorum yapmıştım!
Bunu gören baba bana şiddetle tepki koymuş ve ırkçılığın anatomisi konusunda bir de bana ders vermeye kalkmıştı!
Çocuklarımıza insanı ve onun taşıdığı değerleri öğretmek yerine, kendisinin farklı ve herkesten üstün olduğunu işlerseniz, ileriye tedavisi olmayan bir travma taşırsınız!
Dikkatimi çeken ve üzerinde epey kafa yorduğum bir konu vardı!
Sonuçta tüm ırkçıların bir Tanrı bağlılığı vardı!
“Tanrı’nın yaratıcı olduğunu” en yüksek perdeden savunurlardı ama onun neden diğerlerini de yarattığını hiç sorgulamazlardı!
Burada çıkan sonuç, ırkçılığın bir orta ve alt grup zekaya hitap etiği ve bu zekanın zaten sorgulamak ve algılamak gibi bir derdi olmadığını gösteriyor!
İşte bu sınıfı ve grupları sistemler destekler ve her zaman yedeğinde bulundurur!
Onları bir güç olarak kullanmak çok kolay ve zahmetsizdir!
Bunlar derin yapıların göz bebeğidir! Günü gelince bir işaret yeter!
Bunun en büyük örneği ülkemizdeki “
Maraş ve Madımak” olaylarıdır! Üstelik biliriz ki Maraş katliamı Kenan Evren cuntası için ısıtılan bir alt yapıydı ve devamında darbe yaparak bu ülkeyi elli yıl geriye götürmüştür!
Şimdi bir ABD örneği var!
Bir siyahî hunharca katledildi ve siyah/ beyaz fark etmiyor, insanlar ırkçılığın yüzüne tükürüyor!
İnsanlığın kurtuluşu buradan geçiyor!
Irkçılığın yüzüne tükürmek!