İnsanlık, bozulan dinleri ihya ederek ondan yeni bir medeniyet inşa etmeyi maalesef hiçbir zaman başaramadı.
Hristiyan ilahiyatçı Miguel Serveto, 1500’lü yıllarda İznik Konsülünü geçersiz sayıp, üç ebedi hipostaz (teslis) dogmasını Allah’ın birliğine (tevhid) aykırı saydığında, bir diğer Hristiyan ilahiyatçı olan Oekolampadius, ona Yahudi, Türk, kafir, Şeytan çarpmış diyerek köpek gibi evinden kovmuştu.
Daha sonra ne olduğunu ise hepimiz biliyoruz; yaşanan gerçeklik, Hristiyanlığı hayattan kovmak zorunda kaldı.
Şimdi ise benzer süreci İslam yani biz Müslümanlar yaşıyoruz.
İslam yeniden medeniyetin merkezine mi oturacak yoksa hayatın dışına mı itilecek?
Bu sürecin karar vericileri ise, tamamen İslam ilahiyatçıları olacak. İslam ilahiyatçıları bu sefer tarihi yanıltabilecek mi? İbretle izliyoruz...
****************
…..İŞİMİZ ALDATMAK….
“Şeytan atını mahmuzlamış giderken Don Kişot bağırdı.
Bir dakika bekle! Sana son bir soru daha soracağım. Ondan sonra ne cehenneme gidersen git.
Şeytan atının dizginlerini çekti:
-Sor bakalım, dedi alaycı bir sesle, ama lafı uzatma işim acele..
-Ormanda savaş naraları atanlar senin adamların mıydı?
-Elbette... Benim adamlarım çoktur!
-İyi ama, Mağripliler gibi “Allah, Allah!” diye bağırıyorlardı?.
Ne sandın ya! “Şeytan, Şeytan!” diye mi bağıracaklardı? Bizim işimiz bu: Aldatmak, daima aldatmak...”
CERVANTES
**************
Tarih, 22 Aralık 1798.
Kahire Fransa’nın işgali altındadır. Napolyon Bonapart, Kahire’de Arap şeyhleriyle bir yemektedir.
Aralarında şöyle bir sohbet geçer:
“General Bonaparte şeyhlere Arapların halifeler döneminde sanatta ve bilimde çok ileride olduğunu, ama bugün büyük bir cehalet yaşadıklarını, atalarının bilgilerinden onlara hiçbir şey kalmadığını söyledi. Şeyh Sadat kendilerine Kur’an’ın kaldığını, tüm bilgilerin onda bulunduğu yanıtını verdi. General, Kuran’da nasıl top döküleceğinin öğretilip öğretilmediğini sordu. Oradaki tüm şeyhler çekinmeden öğretildiğini söylediler.”
Fethi Benslama
Ölüm Siyaseti
