İnsan iyi ve kötüyü ayırt edecek akla sahiptir!
Çünkü düşünen ve davranış, beceri geliştiren bir varlıktır!
Hayvanlar öyle değildir. İçgüdüleri vardır ve onları belli bir noktaya kadar eğitir, ya da şartlandırırsınız! Ötesi onun iç dünyası ile ilgilidir, fazlası bir şey değiştirmez!
Aslında insanı kötülüklerden ve büyük günahlardan arındırmak için beyinlerine bir fren yüklenmiştir ve o fren iyi ile kötüyü ayırt edip karar verme mekanizmasıdır!
Bu mekanizmayı hangi yöne kullanmanız biraz da yaşam biçimi ve ne istediğinizle alakalıdır!
Mesela Kapitalizm ile demokrasi iki zıt kutuptur! Kapitalistler demokrasiyi sadece kendi mekanizmaları içinde düşünür ve onu devlet denilen yapıya sadece monte ederler ve devlet istediği an onu söküp atar ve askıya alır!
Yani kapitalist devlet yapısı bir nevi gizli ahlaksızlıkla örülmüştür! Burada kendine yol bulmak için her şey mubahtır!
Bunun en iyi Örneğini geçmişte ülkemizde de yaşadık!
Bir seçimde oylar daha sayılıyorken, adaylardan biri çıkıp “ ben kazandım” diyerek hak etmediği bir seçilmeyi, algı yolu ile hanesine yazmak istemiştir!
Şimdi benzer örnek Amerika seçimlerinde görülmüştür!
Daha ilk günde adaylardan Trump çıkıp, “ ben kazandım” demiş ve aksi durumda hiç bir demokratik tercihi kabul etmeyeceğinin işaretlerini vermiştir!
Dünyanın sayılı sermayesine sahip olan bu adam için para her şeydir ve almayacağı hiç bir şey yoktur!
Böyle bir algı ile yetişen bir insan yenilgiyi bilmez ve kabullenmesi zordur!
Böyle olunca da elde ne kadar kirli yöntem varsa başvurmaktan geri kalmaz!
Aslında bu tipler birer Neron’dur ve kendileri için bir dünyayı ateşe vermekten hiç çekinmezler!
Para ve güç, onların kendilerini yarı Tanrı görmelerine yol açmıştır ve onlar bu yolu bir Tanrı edasıyla yürürler!
Tarihte sayısız örneği vardır! İktidarı ele geçiren bu yarı Tanrı’ların hepsi insanlara kan kusturmuştur!
Bir çoğu halk öfkesiyle gerçekle yüzleşince, hiçliğin farkına varmış, ya canına kendisi kıymıştır, ya da linç edilmiştir!
Neron, Musolini, Hitler, Sadam ve Kaddafi sayacağımız örneklerdir!
Sadam ve Kaddafi ayrı örnekler olabilir ama onlarda yarı Tanrı olmanın bedelini o şekilde ödemişlerdir ve acımasızlığın bedeli bezende insana böyle döner!
Artık şirazeden çıkan bir dünya ile karşı karşıyayız! Dünya psikopat eğilimli ve paranın gücüne inanmış kişiliklerce yönetiliyor!
Bu tiplerde acıma ve sevgi iklimi yoktur!
Dünyanın merkezinde kendilerini görürler ve gerektiğinde dünyayı ateşe atmak için bir dakika bile tereddüt etmezler!
Trump böyle bir örnektir!
Ancak yine de bir fark var ve orada hala cesaretli insanlar var! Bir televizyon kanalı onun “ ben kazandım” demesine, yayını keserek “ senin yalanlarını insanlara iletmek zorunda değiliz” diyebilmiştir!
Eh, bu farkı da bir kenara yazın!!
*****************
ATEŞ ÇEMBERİNDEN BENZİNLE GEÇMEK
İçeride nerelere savrulduğumuzu biliyor olmamız hiç bir şeyi değiştirmiyor! Çünkü düşünmek, çıkıp doğruyu söylemek artık deliden sayılıyor ve kimseyi inandırma şansınız yok!
Artık nefes kesen seviyeye gelen dövizin bu ülkenin can damarlarını kuruttuğunu kime söyleyeceksiniz, kime anlatacaksınız ve üstelik bu işin sorumlusu Bakanın çıkıp “ dövizle ne işiniz var” dediği yerde!
Zaten bunu söylemeye takatimiz de yok ve günlük avuntularımız o kadar çok ki!
Gündem bizim dışımızda ve biz içimizdeki yangını dış gündemle söndürmeye çalışsak da hiç bir güç gerçeğin üstünü örtmüyor!
Peki, buraya nasıl geldik?
Bunu açıklamanın bir çok nedeni olsa da, asıl neden üzerimize çektiğimiz korku örtüsüdür ve bu örtünün altında cesaret edip bir türlü başımızı dışarıya çıkarmayışımızdır!
Oysa cesaret edip bu örtüyü atsak güneşle yüzleşeceğiz ve gözlerimiz kamaşacak, herkese yetecek bir ülkede el ele, kol kola yaşamın tadını çıkaracağız!
Bu çok istediğim, istediğimiz bir arzu olsa da, bunun sadece bir hayal olduğunu da çok iyi biliyorum!
Çünkü zamanında gövdemizi ahtapotun kollarına bırakmışız ve bulunduğumuz coğrafya bir ateş çemberi! Bu çemberi elinde su bidonu ile geçmeyi denemek varken, inadına tercihimizi benzin bidonundan yana kullanıyoruz! Hal böyle olunca sürekli yanan biziz ve bizi bu yangından kurtaracak yakın bir akıl da yok! “Daha çok ateş, daha çok benzin” dediğimiz yerde bunun aksini düşünmek tıpkı benim hayallerim gibidir!
Yaşamayı değil, öldürmeyi esas alan bir coğrafyanın kadersizleriyiz ve bugüne kadar böyle geldi!
Acısız bir yaşama alışık olmayan toplumlara güzelliği ve dünyaya yaşamak, yaşatmak için geldiğimizi anlatamazsınız!
Kısacası içimizde ki yangını dışarıdaki fırtınaya göre avutuyoruz!
Artık bu toplum iyi olduğuna inandırıldı!
Eh, herkes iyiyse, bende iyiyim!
****************
KİM KAZANACAK
Son kaç gündür üzerimize çok da vazifeymiş gibi Amerika seçimleri ile oturup kalkıyoruz!
Trump ve Hilary Clinton çekiştiklerinde gönlümüz Hilary’ den yanaydı ama olmadı ve bizi duman eder dediğimiz Trump kazanınca birden sevimli yarimiz oldu ve paradan başla bir şey düşünmeyen bu adam, Suriye meselesinde direkt “ kardeşim ben petrol için oradayım, kim ölmüş, kim kalmış bana ne” dedi ve biz bunu hala anlamadık, anlamadığımız içinde hala “niçin Suriyedeyiz”diye kendimize sormadığımız gibi, bunu soranları da anında derdest ediyoruz!
Bunlar bir tarafa, işte o istemediğimiz Trump şimdi kazanamayacak diye nerdeyse yas ilan edeceğiz!
Yahu hala Amerika’nın ne olduğunu anlamadınız mı?
Orada kim gelirse gelsin, niyet değişmez!
Çünkü orada başkanlar semboliktir ve asıl devlet “ Pentagon” dur!
Pentagon’un anlık, kısa, orta ve uzun vadeli planları vardır ve saatleri bu plan çerçevesinde çalışır!
Burada seni hedefe koymuşsa, sana dair menfaatleri bitmiş demektir!
Bildim bileli Türkiye’deki tüm darbeler ve girişimleri Amerikasız olmaz ama biz her darbe ve girişimi sonrası hızla Amerika’ya koşarız ve “ilişkilerimiz her zamankinden daha iyi” diyerek de döneriz!
Bu böyledir ve bunun böyle olmasının sayısız nedeni vardır ve seni NATO’nun ellerine teslim eden Amerika’dır ve o NATO orada durduğu sürece senin Amerika’ya “ buyur efendim” demekten başka çaren yok!
Eğer öyle olmasaydı, darbe girişimini sesli söylemese de, açıkça biz yaptık dedi ve hala o işin başı ellerinde zevk-i safada gün dolduruyor!
Buna karşılık anında üslerini kapatman gerekmez miydi?
Ya da en azından Büyük Elçilerini sınır dışı etmek gibi!
Dedim ya, yapmadın, yapamazsın!
Çünkü geçmişte bunu diyen bir nesli darağacına gönderdin ve geri kalanlarına da yaşamı zehir ettin! İçindeki kardeşin hain, Amerika dosttu!
İşte bu dostumuzdan iki kardeşten biri Başkan seçilecek!
Hiç strese gerek yok!
Kim gelirse gelsin bizim için fark etmez!
Çünkü Emperyalizm, kanını emdiklerine bir çizgi çizer ve “ sakın buradan çıkma” der!
E, bizde hiç bir zaman çıkmadık!
Ne diye korkuyoruz ki?!