Hazine ve Maliye Bakanı "sosyete damat" istifa etmiş.
Zücaciye dükkânına giren filin her şeyi kırıp döktükten sonra dışarı çıkmasına benziyor.
Ne yapalım?
Alkışlayalım mı?
Ekonominin bütün parametrelerini altüst etti.
Türk Lirasındaki önemli değer kaybı, yüksek zamlara yol açtı.
Dolar aldı başını gitti.
Müstafi bakan " kura bakmıyorum. Kur benim için önemli değil" gibi akla ziyan laflar edebildi.
En büyük sorun işsizlik. Hafife alındı.
Vurgun,
Soygun,
Adam kayırmak,
Yalan söylemek de devam etti. Ediyor.
Dünyanın neresinde görülmüş gecenin bir saatinde "Merkez Bankası" nın Başkanını görevden almak.
Dahası;
Yeni Merkez Bankası Başkanının, Bankacılık ve Para politikaları konusunda deneyim, bilgi sahibi olmaması.
Evet Maliyeci. Ama o göreve "gece yarısı kararnamesi" ile getirilmesinin nedeni maliyeci oluşundan oluşundan değil. "Sadakat" erbabı olmasındaki başarısıdır.
AKP Fıtratında istifa yoktur.
Olmadığı. Damadın istifasından sonra, kimi AKP lilerin istifanın kabul edilmemesi için saraya çağrıda bulunduklarından da anlaşılıyor.
Doğaldır.
Çıkar grupları üstüne kurulmuş bir partide bu tür çağrılar olabilir.
Her türlü yıkımdan sonra istifanın akıllara gelmesi önemli bir ilerlemedir.
Ancak yeterli değil. Ülkemizde olup bitenlere bakılırsa, Hükümetin istifa etmesi gerektiği akla gelmelidir.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bizdeki gibi oluşan ekonomik ve siyasi kriz dönemlerinde, derhal Halkın kararına başvurulur.
Bu işte de bir "Ali Cengiz oyunu" olasılığı yok mu ? Diye düşünmüyor değilim.
"Damat" Sarayda daha etkili ve yetkili bir makama getirilmek mi isteniyor?.
Çünkü biz "saray oyunları" nı bilen, yaşayan bir milletiz.
Özet olarak;
Sebebi ne olursa olsun,
İstifa eden bakanın gidişine değil,
"Bakan olduğu gün"e lanet olsun.
