Bu hafta tanıdığım arkadaşların vefatıyla geçti!
Zaten ölümün sıradanlaştığı bir coğrafyada yaşıyorduk ve pek de normal ölümlere alışık değildik!
Şimdi ona da alıştık ve bu virüs belası bizi kendi canımızı sevmekten başka, diğerlerini “ bana ne” gibi bir anlamsızlığa itti!
Bu kadar çok ölümlü bir yerde artık ne Azrail, ne de cehennem korkusu insanı ürkütmüyor!
Kutsal kitaplar canınızın Allah’a emanet olduğunu söyler ve nedense en çok bunu dillendirenler insan kanı akıtırlar ve onların öldürdüğü her insan kendileri için bir kahramanlık destanıdır!
Yani bunlar “ Allah’ın verdiği canı” Allah’a bırakmazlar ve bunun için kutsal kitapların sayfalarında kelime devşirip, kendilerine haklılık payı çıkarırlar!
Sonra bakarsınız ki dünyanın en büyük canavarı seçime gidiyor!
Biz burada kim bizi daha iyi yutar diye merakla seçilecek cellât başına odaklanırız!
Bu böyledir ve koyun kurt karşısında çaresiz kalınca korkuyla ayaklarını yere vurarak ona doğru yürür! Güya kurdu ürkütecek!
Kimi zaman konu gereği burada yazmışımdır “ Emperyalizm renk değiştirir, asla niyet değiştirmez” diye!
Üzülenlerle, sevinenler hiç boşuna gama kedere ve de sevince bürünmeyin!
Her iki tarafta cellâdın kucağındasınız haberiniz yok!
Tüm bunlarla piyasanın ateşine dayadığımız sırtımızın yandığında haberimiz yok, iyi mi?
Bizim oralara devasa karlar yağardı ve biz çocuklar tahta kızaklarla yokuş aşağı hızla giderken bazen altımızdaki tahta bizi terk ederdi ve altımızda don zaten yoktu. İncecik pantolonlarla popo muz bir güzel ıslanır ve de kar sıyrığıyla yanardı! Islak popuyla eve gider sırtımızı yanan sobaya dayardık!
Uyuşmuş, donmuş popo hiç bir şeyin farkında olmazdı! Önce sıcacık bir buhar bedenimizi rahatlatırdı ve ta ki birden kıçımız da ki tek kat pantolonun yanıp dumanın bizi sarmasına kadar hiç bir şeyin farkında olmazdık!
Sonra yanan bir pantolon ve içinde haşlanan bir popo!
Pantolondan dolayı analarımızdan dünyanın fırçasını yerdik ama yanan g..t bize kalırdı!
Bakalım!
Gündemi bu kadar sallayıp bizi gerçeklerden uzaklaştırmaya çalışanlara ne kalacak?
Mesela Trump denilen adama, yemin ederim ki eşi oyunu vermedi!
Hani herkes “ insan sarrafı” olduğunu söyler ya!
Bilmiyorum bende de iyi bir vücut dili okuma salaklığı var ve yine tekrarlıyorum eşi o adama oyunu vermedi!
Ben her zaman paranın pahalı insanları satın alacağına inanmadım! Parayla ucuz insanları satın alırsınız!
İşte o kadın Trumpun devasa servetine rağmen, yanında mutlu görünmüyor! Bütün büyük insanlar böyledir!
İnsan gibi düşünürler, para gibi davranmazlar!
Tüm bunlar bir yana, birde baktık ki bizim Hazine bakanımız “ beni af edin” diye istifa etmiş!
Eh, ancak bu kadar dayanabildi ve bence balon patladı!
Bakalım ardında kimler gidecek?
Çarşı bir kere karıştı ve bu karışıklık çok su götürür!
***********
DÜNYA DELİLER GÜNÜ
Böyle bir günden haberim yoktu. Ta ki dün özelime yazılan kırka yakın mesajı görmeyene kadar. Resmen günümü kutluyorlardı. Bir ara kendimden şüpheye düştüm! Hep Hasan hoca akıllı adamdır gibi yağlara alışık dolduğum için, birden gelen bu kutlama seli beni bir sürü “ acaba” ya yuvarladı!
Aynaya koştum! Fena görünmüyordum ve uzun zamandır görmediğim yüzüme bir derince daldım!
Ben ki çocukluğunda yüzünü görmeyen bir adamım!
Anam, nazar değmesin diye bir çaputa sarıp omzuma it boku dikmişti!
Sonra yüzüme yağlı is karası sürer öyle dışarıya salardı!
Es kaza bir aynaya rastladığımda ilk ben yüzümden kaçardım!
Bir gün hastalansam bize gelen gözü keskin arsızın biri nazar etmişti ve bu çocuğun güzelliği başına belaydı!
Ergenlik dönemimiz sağ sol kavgaları ile geçti ve yine yüzüme bakmak gibi bir zamanım olmadı!
Evinde kiracı olduğum Azat teyze bana “ parlak çocuk” diye çağırır, ekmeğe gönderirdi!
Kızlara bakmak devrimciliğe tersti ve biz ancak hayallerimizi yutarak uyurduk! Bana dönüp, dönüp bakan kızlara “ bacı” demek gibi bir salaklığımı çok geç anladım ve bunda okuduğum Freud un tüm kitaplarının iyi bir angıt olduğumun bilimsel karşılığıydım ama sen gel içimdeki devrimciye anlat!
Edebiyata ve şiire oldum olası meraklıydım!
Şiir diye bir şeyler yazıyordum ama şiirden başka her şeye benziyordu!
Bir gün TÜBA bana “ yahu bunları yazmak için deli olmak lazım” dedi ve o gün, bu gündür bana “ deli şair” der!
Sağol TÜBA!
Şiir dedim de!
Geçenlerde İbrahim abi dedi ki “ ben şiirden anlamıyorum ama sen yazma!”
Allah anlayanlardan korusun! Zaten şiir yazıyorum gibi bir iddiam yok ve bana “ şair”
dediklerinde yerin dibine giriyorum!
Yani ben öylesine düz bir şeyler yazıyorum ve ne olur siz düz okuyun!
Ülkemizde herkes toplanıp bir birine ödül veriyor! Ben ödül için şiir göndermedim, göndermiyorum! Biliyorum ki “ en berbat şiir” diye tefe koyacaklar, neme lazım!
Yani benim şiirim rahmetli Özal’ın İngilizcesine benziyor! “ Ayi lovi yi” gibi bir şey!
Evet!
Ne ölen öldüğünü bilir, ne de deli deli olduğunu!
Gelen mesajlara bakılırsa anladım!
Artık küfür, terslemek bedava!
Yani test edildi, onaylandı!
Öpüldünüz!
*****************
VAY BE
Meğer adam zekiymiş te haberimiz yokmuş!
Bu ülkenin en tarafsız bölgesine ait televizyon kanalına çıkmış, zeki insanı tarif ediyor ve onlar nüktedan olurlar, taşı gediğine koyarlar ve iyi laf sokarlar” diyor ve kendisinin böyle sokmaları olduğundan örnekler veriyor!
Tüm bunları sıralarken birden kendimi darı ambarında gördüm! Resmen beni tarif ediyordu! Birçok arkadaşım “ iyi bir laf sokucu, hazır cevap ve nüktedan olduğumu” söyler! Yani haman, haman Bay Muharrem gibi!
Ama nedense o bu ülkede Cumhurbaşkanı adayı oldu ve zamanını laf sokmalara harcamasaydı, Vallahi şimdi tepemizde Başkandı!
İnsanlar heyecanla kapısına üşüşüp ondan müjdeli bir haber beklerken, pencereden kafayı uzatıp “ ne var, ne oluyoruz, adam kazandı haydi evinize” diyerek insanlara yol gösterdi!
Biz de sandık ki “ adam kazandı” dediğinde kendisini kast ediyor!
Ona ilk kez oy veren Konyalı bile vaziyeti anlayınca “ biz de seni adam belledik” diyerek
Enseyi kaşıyıp evine kapandı!
Demek hızını alamamış ve adamlığını bir daha sınamak istiyor ve diyor ki “ benim amacım CHP’yi bölmek değildir!”
Bence de öyle! Bölmek seni kesmez! Sen paramparça etmek istiyorsun! Böyle bir niyetin olmasa, seni hiç o kanala çıkarırlar mı?
Geçmişte o kanala en çok tepki gösteren sendin! Şimdi ne oldu da böyle oraya çıkıp ta
Zeki olduğunu bizlere servis ediyorsun!
Zeki olduğunu sanmıyorum ama kurnaz olduğun kesin ve bu kurnazlığı yutacak belli bir oranın bu ülkede mevcut olduğunu, Aziz Nesin söylemişti!
İşte senin hedefin bu oran ama bak onlar bile sana bir daha oy vermez!
Parti kuracaksın belli!
Bence de kur ve ilk seçimde alacağın oy bir zekâ testidir!
İşte ben o zaman senin için bir oran belirlerim!
Öztürk Yılmaz da parti kurdu ve şimdi o çok tarafsız bölgede konu mankeni!
Ne olacak bundan sonra seni de sık sık orada göreceğiz!
Her akşam zekâsından nemalandığımız o kadar şahsiyet var ki, hepimiz onların sayesinde tüm bilinmeyenlerin uzmanı olduk!
Malum sınıf öğretmeniydim, biraz fizik eksiğim vardı!
Geçmişte Reise demiştin ya “ sen kuantum fiziğinden ne anlarsın” diye!
İtiraf edeyim, ben de anlamıyorum ve sayende bu işi de kıvırırsam tamamdır!