Aleviler, kimi tartışmalar içinde enerjilerini tüketirken sorunları birikmektedir. Bu sorunlara çözüm bulma yerine Aleviliğin ne olup olmadığı, nasıl görülüp görülmediği, kimin ve neyin Aleviliğe hizmet edip etmediği gibi kolay sonuçlanmayacak birbirini kıran, inciten hatta düşmanlaştıran bir dizi kısır tartışma içinde zaman öldürülür.
Edebince yapılacak bu tartışmalar yararlı ve önemli olsa da aslolan istenilen şeydir, ki Aleviliği nasıl gördüğümüzü de tanıtlar.
Yurt dışındaki Alevilerin tanınmaları ve elde edilen ekonomik-demokratik ve sosyal hak kazanımlarıyla inanç-felsefi kimlik temelli sorunlarını çözmüş gözüküyorlar. Bundan sonraki süreç Alevilerin doğru zemin üzerinde kendi gerçek değerleriyle buluşması, ütopyalarını gerçekleştirmede emek cephesini güçlendirmesi olmalı.
Anadolu ve Mezopotamya toprağında doğan Alevilik, ne yazık ki kendi ülkesinde tutsak durumda.
Demokratik olmayan yönetim içinde sorunlar giderek daha da büyüyor. Alevilik kimliği herhangi bir biçimde tanınmıyor. Kimileri; “Biz de Müslüman’ız”, “Bize de içinizde bir yer açın” demelerine karşın yine de tanınmıyorlar.
Onca AİHM kararlarına karşın devlet Alevileri yine tanımıyor. 1923’ten beri T.C. Alevileri tanımıyor; yok sayıyor, gizli ajandasında potansiyel düşman görüyor. Aleviler, son 100 yılda anavatanlarında kaç katliam yaşadılar! …
Kimi dostlar diyebilir ki, Alevilerin Cem evleri ve dernekleri var faaliyetlerini sürdürüyorlar; kitapları, dergileri, TV’leri var kendilerini anlatıyorlar. Doğru değil dostlar!
Aleviler kendilerini tam anlatamıyor; yarım yamalak anlatsalar da bir sabah kalktıklarında tüm sesleri de kesilebilir; bölücülük yaptıkları, tekke ve zaviyeler kanununu ihlal ettikleri gerekçeleriyle içeri atılabilirler ve yine yeniden katliamlara tabi tutulabilirler.
Yani, inanç kimliği içinde Alevilerin hiçbir yasal güvenceleri yoktur, yaşam güvenceleri de.
Farklı inançlara tanının hiçbir hak Alevilere tanınmıyor. Kimi zaman yerel ya da merkezi yönetimlerce sağlanan ekonomik lütuflar Alevi kurumlarını siyaset kurumların tutsağı haline getiriyor.
Alevilerin bugün asl olan sorunu, eşit yurttaşlık hakları temelinde vazgeçilmez demokratik, kültürel haklarıdır. Alevilere bu yapılanlar büyük bir zulümdür dostlar.
İlgili ve yetkililerin aşina olduğu, Alevilerin yıllardır seslendirdikleri ve zaman zaman da dava konusu olan devletten beklenti ve taleplerini şöyle sıralayabiliriz:
1. Alevi inanç-felsefi kimliği resmi olarak tanınmalıdır.
2. Laik bir devletin dine müdahalesi, yönlendirmesi düşünülemez; diyanet kapatılmalıdır. Devlet dinden elini çekerek tüm inanç gruplarına eşit mesafede durmalı, din ve inanç grupları özerk varlıklar olarak tanınmalı ve isteyen bu doğrultuda faaliyetini yürütmeli.
3. Zorunlu din dersleri de devletin laiklik prensibine aykırıdır, kaldırılmalı; devlet isteyene istediği inanç doğrultusunda eğitim vermelidir.
4. Alevi köylerine yapılan camiler cemevine dönüştürülmelidir.
5. Cemevleri Alevilerin istemleri doğrultusunda yasal bir statüye kavuşturulmalıdır.
6. Nüfus cüzdanlarındaki din hanesi çıkartılmalıdır
7. Kitaplarda Alevileri olumsuzlayan tanımlamalar düzeltilmelidir.
8 Demokratik bir anayasa gerçekleştirilmeli.
9. Devlet Aleviler hakkında tanım yapmaktan vazgeçmelidir. Aleviler kendilerini nasıl tanımlıyorsa bu tanım kabul edilmeli.
10. Cumhuriyet döneminde Alevilere dönük katliamlar aydınlatılmalıdır.
11. Tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla devlet mülkiyetine geçen dergah, zaviye ve türbedarlar ve bunlara ait kitap ve evraklar Alevilere iade edilmelidir
Bu taleplerinin; her türlü ayrımcılığın kaldırılarak eşit yurttaşlık haklarının yapılandırılmasından, kişi demokratik hak ve özgürlüklerinin oluşturulmasından, devletin tam laik, demokratik ve hukuk devleti niteliğine kavuşturulmasından, geçmişin karanlık yönlerinin aydınlatılmasından başka bir şey olmadığı görülür.
Buradaki talepler kimi yönleriyle yalnızca Alevilerin kimlik sorunlarına yönelik inanç bağlamında bir takım hak ve özgürlüklerinin konusu olsa da esas olarak bu hak ve özgürlükler çağdaş, demokratik, laik bir hukuk devletinin evrensel boyuttaki normlarını içerir.
Dolayısıyla bu sorunlar sadece Alevilerin değil, Alevi’si Sünni’siyle demokrasiden, insan haklarından yana olan tüm yurttaşların da sorunudur.
Kazım Eroğlu 16-12-2020