"...Ne kadar kolay temizliyorlar ellerini. Akademisyeni, yazarı, çizeri...
YÖK'ten sonra üniversiteler adım adım çürütülürken seyreden, çürütenlerle işbirliği yapan, gözünün önünde olup biten tüm haksızlıklara, saçmalıklara sessiz kalan, tanıdık işi jürilerde peynir ekmek gibi unvan dağıtan ya da dağıtılmasına refakat edenler.
O pek 'Atatürkçü' Alemdaroğlu, İstanbul Üniversitesi'ndeki muhaliflere, rahmetli Bülent Tanör'e yapmadığını bırakmazken ellerini ovuşturanlar. Sabah akşam eleştirdikleri YÖK'e kendi arkadaşları atandığında alkış tutan 'ilericiler.' Her rektör karşısında ön ilikleyen, en berbat üniversite idarecilerine dahi yaranmaya çalışan 'demokratlar.
' Muhteris rektörlerin abuk subuk atama-yükselme ölçütlerine itiraz edemeyip üniversitelerin 'yayın çılgınlığı' yaşanan çile mekânlarına dönüşmesine, gencecik meslektaşlarının ezilmesine çanak tutanlar. Hocalar, öğrenci kılıklılar tarafından emniyete 'ihbar' edilirken sırıtan, ateşe elindeki benzinle koşanlar.
Akademiden kaç kişi atıldı son yıllarda? Sorgusuz sualsiz. İnsanlar 'sivil ölüme' mahkûm edilmek istendi. Tek tek akademisyenlerden yüksek ses çıkmasını beklemek gerçekçi ve adil değil kuşkusuz.
Peki, hangi üniversitelerin 'kurulları' tepki gösterdi? Kaç hukuk fakültesi yapılanların 'hukuk dışılığına' dikkat çekti? Üniversitelerde kaç kişinin keyfi kaçtı? Meslektaşları terörle 'iltisaklı' ilan edilirken hangi 'kurum', bu nasıl bir saçmalık diyebildi? İmzacı akademisyenin kapısına çarpı atılırken, komşusu odasından çıkmadı. Kimi 'hocalar' meslektaşının telefon numarasını rehberden sildi.
Arkadaşlarının 'TC Kimlik numaralarını' Resmî Gazete sayfalarına yazdırdı, profesör doktor unvanlı reziller. Akademisyenler gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. Kaç kişi o yargılamalarla ilgilendi? Mahkemelerin reçete yazar gibi önüne gelene aynı cezayı kestiği duruşmalar, kaç kişinin gündemi olabildi?
Hangi basının hangi muhterem mensubu, şu rezaletleri, gözü dönmüş idarecilerin yaptıklarının gerekçelerini araştırma gereği duydu? Kaç gazetede haber olabildi üniversitelerde yaşananlar? O çok okunan, kibirden çatlamak üzere olan şöhretli köşe yazarlarının 'ihraç' akademisyenlerle ya da 'ihbar' faaliyetiyle ilgili tek satırını hatırlıyor musunuz?
Neden peki, duymadılar mı sizce? Yoksa 'teröristler' tasfiye edildiği için sevindiler mi? İliklerine kadar faşist bazı basın organları belli kam püsleri 'terör yuvası' manşetleriyle hedef gösterirken neredeydi o 'aydınlık yüzlü' kamuoyu?
Tepemize taş yağsa 'susmayı' tercih eden, bildiği tek insani eylem biçimi 'susmak' olanlara söyleyecek bir şey yok. Böyle bir hayat seçmişler, ziyade olsun. İnsanı çileden çıkaran, nerede susup ne zaman konuşmaları gerektiğini ustalıkla hesap ederek yaşayanların, hesapsız kitapsız, kişisel çıkarını gözetmeden tek adım atmayanların, kendilerini temize çıkarmakta mahir olanların yüz kızartıcı tavrı..."
Murat SEVİNÇ, Gazete Duvar, 22 Aralık 2020
Hasan Demirtaş