“Sence dünyada İslami bir devlet var mı?” sorusuna cevabım, ‘tabiî ki var’ olunca, arkadaş biraz da hayretini gizlemeyek, peki, hangisi? Diye sordu. Ben, hiç tereddüt etmeden; İsveç, Finlandiya, İsviçre, İzlanda diye sayınca, biraz da tebessüm ederek, ‘ne alaka?’ deyi verdi.
Ben de kendisine, cevabımı kışkırtıcı bulabilirsin ama asla şaka yaptığımı sanma dedim. Bu ülkeler bal gibi İslam devletleridir dedim.
İnsanlar iman ve amelleri ile Müslüman olabilirler ama devletler öyle değil; devletlerin İslamiliği yalnızca amelleri ile mümkün olabilir.
Herhangi bir devlet ne kadar liberal demokrasiyi sosyal adalet ilkesi ile beraber iyi uyguluyorsa, ne kadar hukuk devletiyse, ne kadar insan haklarını üst düzeyde koruyabiliyorsa, o ölçüde de İslami bir devlet demektir.
İslam’ın tevhit ve adalet ilkelerinden meydana geldiğini kabul edecek olursak, devletler için tevhit yani akide söz konusu olamayacağına göre geçerli olan tek ilke, adalet ilkesidir. Bir devlet adaleti hangi düzeyde koruyorsa ve sağlıyorsa o düzeyde de İslami bir devlet anlamına gelir.
Peki, ya birçoğumuzun İslam devletleri olarak bildiği Pakistan, İran, Suudi Arabistan gibi Orta Doğu ülkeleri? Bunlar hiç kuşkusuz zülüm devletleridir, bunların İslam ile alakalıları çok alt düzeydedir.
Sözünü ettiğimiz devletleri İslamilik açısından 100 üzerinden değerlendirecek olursak, batılı ülkeler kesinlikle %50’nin çok üzerinde, orta doğu ülkeleri ise %50’nin çok altında kalırlar.
Devletler gibi kurum veya organizasyonları niyet veya itikatları üzerinden değil, icraatlarının İslâm’a hangi ölçüde uygun düştüğüne göre değerlendirmek zorundayız.
Böyle baktığımızda da kesinlikle demokratik ülkelerin daha İslami olduklarını rahatlıkla görebiliriz.
Kimse kendisini aldatmasın...
****************
Aslında zamanında demiş diyeceğini de biz şaka sanmışız:
“Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken, 14 Temmuz 1996 günü Milliyet Gazetesi’nde çıkan Nilgün Cerrahoğlu imzalı söyleşide “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz” ve “Demokrasi amaç değil araçtır” demişti.”
06.11.2012
Vatan Gazetesi
Ruşen Çakır