ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

Dünyanın şu ana kadar ki mutlak egemeni emperyalist Amerika’dır!

Emperyalizmin ne demek olduğunu burada yazıp dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok!

Bilmeyenler için kısaca özetleyeyim; bütün kötülüklerin anasıdır!

İşte bu Amerika’da her Başkanlık değişimi dünyada “ yeni bir dönem” olarak algılanır!

              Çünkü bu algı yaratılmıştır ve yaratılan bu algıyla biz rüyalarımıza yön veririz ve bu Amerika öyle derin rüyalar gördürür ki hiç bir psikiyatrisi bu işin içinden çıkamaz!

              Bir kere onun emrinde olan bir NATO üyesiyseniz, baştan geçmiş olsun ve nitekim bizdeki tüm darbelerin baş aktörü olmasına rağmen, bu güne kadar hiç bir Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bunlara “ dur arkadaş, sen ne yapıyorsun” dememiş, diyememiştir!

Aksine daha bağımlı olmanın yollarını aramıştır!

Onlarda bu aranan yola karanlıkta fener tutarak, kendilerini daha rahat bulmamızı sağlamıştır!

Sonra ev ödevleri başlamıştır ve bu ülke kendi Başbakanını dahi aşmıştır!

O Başbakan ki sarsılmaz bir Amerika dostu ve müttefikiydi!

             Dostu ve müttefiğiydi ama Amerika’nın ne olduğunu bir türlü anlamamıştı ve nitekim bedelini yine Amerika’nın darbecileri eliyle canıyla ödemişti!

Şimdi çekirdekten yetişme bir Pentagoncu Amerika’ya Başkan oldu!

Bu öyle Trump gibi bodoslama biri değil!

Sarsılan Amerika derin yapısını bir kenara atacak biri de değildir!

Kısacası canavar aç ve beslenmek durumundadır!

Trump’ın gider ayak yaptığı densizlik büyük bir prestij kaybı yarattı!

Bir kere bunun hesabını sormadan öyle defteri kapatmazlar!

               Emperyalizmin demokrasi anlayışı yoktur ama onun gölgesini iyi kullanırlar ve bu gölge adına Trumptan hesap soracaklardır!

Diğer taraftan yaklaşan bir Çin tehlikesi var!

           Onlarla savaşı gözdağı üzerinden yürütecekler ve bu gözdağında kurbanlar bellidir; başta İran ve Ortadoğu’nun kurban olmayı kader olarak seçen ülkeleridir ki buraları daha çok bağımlı hale getirmek için altlarına bomba koymaktan bir dakika bile tereddüt etmeyeceklerdir!

Bize gelince:

              Tarihi boyunca sorun çözmekten çok, sorun yaratmak gibi bir kültürümüz var ve şimdi bunun en zirvesini yaşıyoruz!

Aslında bu en çok Amerika’nın işine gelir!

                  Geçmişte biraz olsun Orta Doğunun diğer ülkelerine oranla bir batı yönümüz vardı ve şimdi ondan hızla uzaklaşıp yüzümüzü Orta Doğunun karanlığına çevirdik ve unutmayın o karanlıkta fener tutan Amerika’dır!

                 Eğer kendi içinize dönüp kendinizi onarmayı  akıl etmezseniz, görünen her ışığın aydınlık olmadığını görmek çok ama çok pahalıya mal olabilir!

Kısacası Amerika’da Başkanlar değişir ama Amerika’nın niyeti asla değişmez!

Muhataplarına!!

***************

AŞI TUTTU MU NE

 

Osun!

Bize çok az doz geldi diye hiç üzülmüyorum ve kaygımda yok!

Çok değerli büyüklerimize yapıldı ya, gerisi teferruat!

Mesela buradan bile kimlerin vatansever ve kimlerin hain olduğu tek doz aşı ile ortaya çıktı!

             İşi gücü fitne fesat olan Kılıçdaroğlu ve HDP nin Eş Genel Başkanları “ biz öyle ayrıcalıklı olarak aşı olmayız, her vatandaş gibi sıramızı bekleyeceğiz” diyerek bir kez daha hainliklerini tescillediler!

Gelen aşı bir buçuk milyon kişiye yapılacak ve geride seksen üç buçuk milyon kişi sıra bekleyecek!

Bekleyin!

Gelir ve zaten bu halk da sizi anlar!

İlk seçimde beklediğinizle kalırsınız benden söylemesi!

              Politika yok, strateji geliştirme yok, ülkede ne yanıyor, ne dönüyor bilen yok, bizimkiler sırasını bekleyecek!

Bekleyin, zaten sıra size geldi gelecek!

Reis bu, öyle pek bekleyeni sevmez!

Bakın koca devlet büyüğümüz Bahçeli hemen aşı oldu ve birden tesirine hepimiz şahit olduk!

             Hayatta ağzından okul ve eğitim geçmeyen adam, “ Sayın Cumhurbaşkanı müsade ederlerse Azerbaycan’a bir okul yaptıracağım” dedi!

Gerçi ben Diyarbakır’a yapmasını bekliyordum ama önemli değil, ikinci aşıdan sonra o da olur!

Yarın öbür gün çıkar” ey Yargıtay, sen iyi misin, sen kim, HDP yi kapatmak kim” derse hiç şaşırmayın!

Aşı bu, vallahi ne söyleteceğini kestirmek mümkün değil!

              Temele sormuşlar “ ulan sen daha düne kadar Dursuna dümdüz gidiyordun, ne oldu da şimdi gelip bahçesinde çalışıyorsun” diye!

Temel, bıyık altında “ olsun, ben Dursun un Fadime ile barıştım ve şimdi Fadime bana diyor ki ha benim akılsızım küfür ettin de eline ne geçti, bak şimdi her şey elinde” diye!

Eh!

Önemli olan her şeyi ele geçirmek!

Gerisi küfür değil, ağız kalabalığıdır!

Aşı bu!

Şakaya gelmez, ben de sıramı bekliyorum!

*****************

HER GÜNE BİR ÖLÜM DÜŞER Mİ BE USTA

 

Bu coğrafyanın alnına mıh gibi çakılmıştır, gün yüzü görmemek!

Ötesini de biliyoruz. Fakat berisi daha net ve bir kan denizinin tam da orta yerinde doğmuşuz!

Akılla savaşın en tipik örneğidir Arap yarımadası ve onun kaderine mahkûm olan Mezopotamya ovası!

Öğretilen her şeyde boynumuza dayatılan kılıcın gölgesinde harfleri heceleyerek okumuşuz!

“Cemel savaşı aynı dine inanan iki kişinin binlerce kurbana dayattığı bir kanlı ilk kıvılcımdır.”

O gün, bu gündür devam eder!

            Kerbela’da öyleydi ve şimdi gidip yerinden Yezid’i kaldırsanız ve dönüp etrafına baksa “ ben böyle zulüm görmedim” der ve kaçar!

Bin dört yüz yıl sonrasından ve aklın sınırlarını zorlayan teknoloji çağından bahs ediyoruz!

            Zulüm, işkence ve insanlığa karşı ne kadar karanlık varsa perdelerini gözlerimizin üstüne sıkıca çekmiş!

             Böyle bir dünyada kim niçin yaşadığını hala bilmiyor ve dünyadaki ölüm makinelerine baktığınızda tek gayenin öldürmek olduğu ortaya çıkıyor!

           Çok değil, son on yılda özellikle bizim yaşadığımız coğrafyadaki ölüm oranlarına bakın; kim, niçin ölmüş, kimler neden öldürmüş bir sorgulayın!

Benim ülkemde her güne önemli bir ölüm düşmüş takvim yapraklarına!

Bugün de öyle!

Hrant Dink öldürüldü ve üstelik güpe gündüz!

Hiç kimse asıl katili aramadı ve herkes bir daire çizdi ve o dairenin içinde dönüp durdu!

             Asıl tetik dairenin dışındaydı ve oraya uzanmak hiç bir zaman mümkün olmadı. Tıpkı işlenen tüm siyasi cinayetlerde olduğu gibi!

İşte bundandır ki her günümüz de birilerinin ismine “ ölmedin” diye yas tutarız!

Bu alışagelmiş bir söylemdir!

Oysa sadece o ölmemiştir!

Annesi, babası, kardeşleri ve dahası eşi, çocukları çoktan ölmüştür!

Sonra sloganlar bitince herkes evine, neşesine döner!

Ya onlar?

            Yeniden parçalanmış bedenlerine dönerler ki her taraf sızıdır ve hiç bir slogan o yarayı sağaltmaz!

Sevgili Hrant!

Hemşehrim!

Çok şey demedin!

”Birlikte yaşayalım” dedin!

Bu söz benim memleketimde en tehlikeli sözdür!

Sana “ deme” diyecektim ama fırsatım olmadı!

Sen dedin ve gittin!

Duruşuna saygıyla!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.