Velhasıl korktuğum başıma geldi!
Birileri “ bu aşı ile aklımızla oynayacaklar” demişti de gülüp geçmiştik!
Şimdi anlıyorum ki bunu diyenler son derece haklıymış!
Türkiye’ye ilk doz geldiğinde “ devlet adamı dediğin hemen kolunu uzatır ve aşı olur” diyenlerin başında büyük fikir adamı Perinçek geliyordu!
Bu müthiş adam, aşıdan sonra ilk işaretleri “ Gara olayında verdi ve “ on üç şehitle bayrak mı yarıya indirilir” diyerek bunun bir FETÖ ağzı olduğu konusunda bizi uyardı ve biz hemen ayağımızı denk alıp sustuk!
Çünkü FETÖ ağzı en tehlikeli ağızdır, dudak kenarında gezmen bile sırat köprüsü gibi bir şeydir, geçmişte “ ne istedin de vermedik” diyenler seni kaptığı gibi katran kazanına atar bilesin!
Neyse, olur böyle şeyler diyerek vaziyeti anlamaya çalışırken, bir de baktık ki bu aşıyı ilk olanlar çizgiden çıkıp acayip şeyler söylüyor ve kontrolsüz hareket ediyor!
Reis, olduğu aşının etkisiyle kimseye bir şey olmaz zannıyla “ lebaleb” kongrelerde coştukça coştu ve bize “ aya gitme “müjdesini vermekle kalmadı, Samanyolu’nu ve diğer galaksileri de müjdeledi!
” Olsun, zararı olmaz gideriz” dedik ama baktık ki bu iş farklı işaretler veriyor ve bu aşıyı olanlar ipe, sapa gelmez konuşuyorlar ki bunda bir iş olduğunu anlamamak için deli olmak gerekiyordu!
Özlem hanım, “ siparişle hamile kalanların, doğumu da cezaevlerinde yaptıkları ” gibi bir şey söyledi ki, insanın “ Yahu bu ne biçim fantezi” diyerek kanı donuyordu!
Yine de bazen böyle şeylerin olacağını düşünerek işin tatlı tarafına bakalım dedik ama
Freni boşalmış kamyon dur, durak bilmiyordu!
Özhaseki “ Allah onların verdiği oyun belasını
versin” dedi ve literatüre yeni bir beddua yazdı!
Sonra hepsi toptan bir araya gelip HDP’nin kapatılması için fikirde birleştiler ama içlerinde biri işe çomak soktu; “ kapatırsak, Avrupalı ve dünya bizi yanlış anlar, demokrasimize laf söyletmeyelim” diyerek, “ tüm vekilleri derdest edelim ve sadece partinin tabelası kalırsa, bu domuz eti yiyip kafası çalışmayan Avrupalılar anlamaz” dedi!
Bence de anlamazlar!
Zaten onlar insana değil, tabelaya bakarlar; yerinde duruyorsa sorun yoktur!
Hele başına iki görevli dikip bir de güvene aldınız mı, dünya alem halt etmiş ve öğrensinler, demokrasinin nasıl korunduğunu!
*******************
KAPATIN GİTSİN
Güya hukuki yollar deneniyor ve bu yolla HDP kapatılacakmış!
Ben bazen anlamsız ve görenlerin ortada bir şey yokken nedir bu adamın güldüğü gibi akıl sağlığımı tehlikeye sokan işler yaparım!
Koca profesörden daha mı iyi bileceğim ve adam üstelik “ hukuk profesörü!”
Şimdi bu adam diyor ki “ kimmiş Avrupa mahkemeleri, biz işimize bakarız ve HDP hemen şimdi kapatılmalıdır”
Ah benim güzel ülkem!
Hangi günaha bulaştırıldın ki Tanrı bunları hançer gibi göğsüne sapladı ve gün boyu kanayıp duruyorsun!
Adam televizyona çıkmış “ Yunanistan’la yaşanan it dalaşını” konuşuyor, bizimki hemen kenardan müdahale ediyor “ Ya, HDP? “
Adam birden konudan geriye dönüyor ve o da başlıyor saymaya!
Çünkü biliyor ki burası ekmek kapısı, ne kadar saldırmışsan o kadar ekmek!
Tüm bunlara rağmen Reis çıksın desin ki “ kapattım gitti!”
İşte o zaman mesele tamamdır, var mı itiraz edecek?
Sızlanan olursa onu da alır atarsın içeri, gerisi beş çayıdır, iç keyfine bak!
Toplumsal benzeşim” diye bir sosyolojik tespit vardır!
Yani iç içe yaşadıklarınızla zamanla aynı türküyü söylemek gibi bir şey!
Davutoğlu yuvadaki besili yavrularca aşağı atılınca başladı viyaklamaya ve “ bir konuşursam yer yerinden oynar” dedi ve biz bu yerin oynamasını beklerken, yerden bir tek yaprak bile tınmadı ve olduğu yerde duruyor!
Şimdi de Pervin Buldan!
“Bize neler vaat ettiniz bir söylersem...” gibi konu ile hiç alakası olmayan şeyler sıraladı ki doğrusu bu eskimiş söylem beni hiçte heyecanlandırmadı!
Diyelim ki söyledin!
Ne olacak?
Kimin umurunda olacak?
Ben söyleyeyim mi?
Söyleyeceklerinin hepsi sana yeni bir dosya olarak döner ve çabala ki savcıya anlatasın!
Bence sus ve söylediğinde kal!
Yazı uzayacak ama akıl vermiş gibi olmayayım!
Kürt sorunu ancak MHP ile çözülür!
Bakın gayet ciddiyim ve “ Allah belasını versin” dedikleri oyların hepsini MHP ye verin ve seçimde MHP yi destekleyin bakın bu ülkede sorun kalıyor mu?
Aslında siz bakmayın Devlet beyin öyle kameraların karşısında gürleyip estiğine!
Ben de öyleyim ve gerçekten ikimiz de yufka yürekliyiz!
Aç kalan bir kedi yavrusuna ağlayacak kadar.
Baksanıza dün gençlere nasıl sahip çıktı “ öfkeniz olabilir ama siz bizim yavrularımızsınız, sizi yabana atamayız” dedi!
İşte bu, mikrofonun olmadığı Bahçelidir!
Diğeri Reisin gölgesinde esip gürleyendir ve ne söylüyorsa siz tersini düşünün!
Kısacası Bahçeli ile ortak yönlerimizden biliyorum ki zararsızdır!
Mesela ikimizin tespih merakı ve klasik arabalara binerek memleket havası almak gibi hasretimiz var.
Yumurta topuk ayakkabı ve üste yelekli Adana şalvarı!
Birde Kurt postu doldurup şöminenin yanına koymak gibi bir sevdamız da var!
Yani bu kadar benzerlik!
Aslında ikimiz de solcuyuz o, bilmiyor!
*****************
İŞİNİZE GELİRSE
Berat bey, ekonomiyi düze çıkarıp bunlara bırakmıştı ve birden sırra kadem basınca, ister istemez “ neredesin, huu...” diyerek günlerce ses versin diye aradık!
Şu ana kadar ses vermiş değil, belli ki bir yerlerde bizi gözetliyor ve biraz daha naz edecek, biz de “ yeter artık gel, bitsin bu hasret” diyeceğiz ve Berat bey, bizi daha fazla üzmeden çıkıp gelecek!
Çünkü bu hasretin işaretleri dün verildi ve Sayın Cumhurbaşkanı bize müjde gibi bir işaret verdi ve daha “ ne oluyoruz” demeden döviz,bu işaretle yerinde oynayarak gözünü uzaya dikti!
Öylesine heyecanlı bir andı ki Sayın Cumhurbaşkanı kavramları karıştıracak kadar acayip şeyler söyledi ki hepimizin ağzı açık kaldı!
Bu yazıyı promtıra kim yüklediyse sanırım bilerek yaptı ve Reis’de tekrarlarken acayip bir şekilde ofsayta düştü! “ hiç bir kötülük bizde sorgulanmaz” babında söyledikleri kendisine kurulan bir mühendislik tuzağıdır, benden söylemesi!
Nedense bu son günlerde iktidar kanadı sinirlerinin esiri olmuş!
Kim ne dediğini ve lafın nereye gittiğini bilmiyor!
Özlem hanımın söylediklerine bir de Özhasekinin söylediklerini ekleyin ve üzerine de Nedim Şener’i düşünün...
Sonra Kılıçdaroğlunun es kaza acı bir günde bırakın ağız dolusu gülmeyi, hafif gülümsediğini düşünün!
İşte o Kılıçdaroğlu şimdi kesin siyasi mevtaydı ve sen istediğin kadar sunni solunum yap, bir daha dirilip aramıza dönmezdi!
Eh, iktidarsanız ve tüm olanaklara hükmetmişseniz, ağzınızda çıkan küfürü kapıp, bize bal börek olarak yutturacak o kadar hazır bekçi var ki, hangisini söylesem, diğeri “ hani ben” diyecek!
İşte o hale gelen bir anlamsızlıkla boğuşuyoruz!
Sokakta vatandaş kovalayıp ceza keseceksin, en iyi bulaşı ortamı olan kalabalıkları oluşturanlara hiç bir şey demeyeceksin!
Kongreler, cenazeler, açılışlar ağız, ağıza, nefes, nefese yapılıp üzerine de güzellemeler yapılırken, hiç bir yandaş medyada tek satır eleştiri yazısı görüyor musunuz?
Göremezsiniz!
Üstelik bu tehlikeli virüsü bulaştırmanın en bariz hali buyken!
Bulaştırsınlar!
Biz üzerimize bulaştırılan her şeye alıştık artık!
Temiz gezmek geride kaldı ve artık temiz olmak bizi son derece rahatsız ediyor!
Temiz kalsın diye sabun ve kolonyadan ellerimizin derisi soyulurken, birileri kalabalıklardan koro oluşturmuş türkü söylüyor!
Aslında bize söyledikleri kesin ve net bir şey var;
“ işinize gelirse...”
******************
SİYASİLERİMİZ
Bir toplumun hak ettikleri ile yönetilmesi bir hadis tespitidir!
Hadisin bu güzel tespiti gittikçe daha çok karşımıza çıkıyor ve bizim hak ettiklerimiz bunu fazlasıyla bize tattırıyor!
Anadolu da iki tip insan vardır; biri nüktedan ve lafı gediğine koymak için ince esprilerle işi dokur ki filozofları bile düşündürür!
Bunların tek şansızlıkları sayıca az olmaları ve maalesef içimizden yol alıp bizi yönetmek gibi şansları da olmamıştır!
İkincisi, göz alabildiğine gördüğümüz kalabalıktır!
Bunların öyle fazla düşünmek, güzel bir söz söylemek gibi kaygıları yoktur!
Yani benim gibi bodoslama tiplerdir! Direkt dalarlar, getirisi, götürüsü hiç önemli değildir!
Ağızdan çıkan ilk sözcükten sonrası küfürle devam eder ve küfürle sona erer!
Bunlar demokrasinin o ulvi gerekliliği sayesinde yönetimde ve iktidar da bizi yöneten olarak karşımıza çıkarlar ki ah, Sokrates neredesin?
Sokrates, “ belli bir bilgi olgunluğuna erişmeyenlerin toplumda belirleyici olmamalarını” söylemiştir!
Bir katkı sunayım ve siz isterseniz bana “ faşist” deyin!
Belli sayıda, en az iki yüz tane karşılığı olan kitap okumayana oy kullandırmayacaksın ve hata bu kitapları okuyup okumadığını belirlemek için sınava da tabi tutacaksın!
Bu elzem bir konudur!
Çünkü topluma yön vermek ve yönetmek söz konusudur!
Aksi karanlıktır ve nereye, nasıl sürükleneceğimizin belirsizliğidir!
Şimdi bizimkiler tepede bir birlerine küfür, hakaret ediyorlar ya!
Şahsen ben hiçte “ aa.. çok ayıp, ağzına biber sürerim” falan demiyorum!
Bu çocuklar zaten hep şekerle kandırılarak bu hale getirilmişler!
Şimdi verdiğimiz olanaklarla onları tepemize taşımışız ve onlar şekerin tadına vararak, eskiden kandırdığımız için, açıp ağızlarını, yumuyorlar gözlerini...
Helal olsun, iyi ediyorlar!
Çünkü bunu hadis diyor!
Haşa, biz hadis kadar bilecek değiliz ve dahasını bekliyoruz!
Mesela bir kaç okkalı Avşar küfürü iyi gider!
Kürt’ler de iyi küfür eder ama onlar söylemesin, çünkü ne dediklerini kimse anlamaz ve küfür güme gider!