Aylardır CHP Kadın örgütlenmesini yapan, Kadın Örgütlenmesi Genel Başkanı Sayın Aylin Nazlıaka'nın yüksek enerjisini, yorulmadan, bıkmadan , dur durak tanımadan ve severek yaptığı çalışmalarını izliyorum.
Nerede haksızlığa uğramış, tecavüz mağduru olmuş ya da katledilmiş bir kadın varsa, CHP Kadın Örgütlenmesi Genel Başkanı oradadır.
Bütün siyasi partilerde Kol, Meclis adı altında kadın ve gençlik örgütlenmeleri vardır. Bu örgütler, genel olarak partilerinin program ve varsa projelerini anlatır, parti çalışmalarının kolaylaştırıcı öğeleri olurlar.
Ev, işyeri ziyaretlerinde bulunurlar, toplantı ve miting gibi etkinliklerde düzenleyici rol alırlar.
CHP Kadın Örgütlenmesi Genel Başkanı çıtayı çok yükseltmiş gözüküyor. Yukarıda anlatmaya çalıştığım rutin çalışmalardan çok,
Kadınların "Yaşam Hakkı”nın savunuculuğuna toplumun diğer duyarlı kümelerini katmaya çalışıyor.
Çalışmaların başarılı olduğunu, mesafe aldığını gözlemliyoruz.
Yaşama dair uygulanan projenin toplum çoğunluğu tarafından önemsenmesi, içselleştirilmesi, yargı süreçlerinde savunma gücü olarak Barolarla sözleşme yapılması önemli aşamalardır.
Yapılan mücadelenin kolay olmadığını görmek lazım.
Dünyanın farklı yerlerinde, farklı tarihlerde insanlara kötü muamele ile birlikte, eşitsizlik, ayrımcılık, işkence ve giderek "soykırıma" varan insanlık onur ve gururu ile bağdaşmayan uygulamaların yapıldığını bilmekteyiz.
Bütün bunlar, demokrasiyi, insan haklarını özümseyen çağdaşlaşmış ülkelerde gerilerde kalmış gözüküyor..
Ülkemizde ise bütün ilkelliğiyle devam ediyor. Nedenleri araştırıldığında karşımıza "Tanrı Buyruğu"dur, diye bir takım çağdışı, açıklamalar çıkıyor.
Güya bütün bu eşitsizlikler, farklılıklar tanrı tarafından buyrulmuştur.
Kimi hadis hükümlerinden anlaşılmaktadır ki, Tanrı tam bir keyfilik içerisinde özellikle Müslümanlardan bazılarını seçmiş, bunlara lütufta bulunmuş, unvan, paye ve rızık bakımında diğerlerine göre üstünlük sağlamıştır.
Muhafazakâr ve gelenekçilere göre, güya tanrı şöyle konuşur; " Biziz geçimlerini aralarında paylaştıran dünya yaşayışında, bir kısmını bir kısmına hizmet etsin diye, bazılarını derece bakımından bazılarından üstün halkettik."
Muhafazakar ve gelenekçi toplumun istediği düzen de budur., Şeriat düzeni.
Şeriat düzeninin temelinde yatan eşitsizlikler içerisinde en olumsuz sonuç yaratanı, cinsiyet kıstasına dayalı olan ve kadınlar aleyhine yaratılan eşitsizliklerdir.
Her ne kadar başka dinlerde de kadını erkeğe nazaran aşağı kılan esaslar bulunuyorsa da, hiç bir dinde bu eşitsizlik İslam'daki boyutlara varamamıştır.
Muhammed'in tanımlamasına göre kadınlar, " aklen ve dinen dûn (aşağı ve eksik vs ) yaratıklardır. Bu nedenle erkeklerin emrinde kalınmışlardır." Böylesine insanları ayrıştırıcı, aşağılayıcı bir fikri, din de olsa bir kurumu, düşünmeden, tartışmadan, sorgulamadan kabul etmek, AKP Gurup Başkanvekili Özem Zengin ve benzerlerini karşımıza çıkartmaktadır.
"Muhammed in söyledikleridir, tanrının buyruğudur" diye saçma sapan söylenilenlerden güç alan bir çok insan görünümlü canavarlar, kimi zaman "namusumu kurtardım" kimi zaman "Tanrının buyruğunu yerine getirdim" diye her gün onlarca kadını katlediyorlar.
Bu aymazlık, bu cahillik, bu canavarlıkla bir tür "Cinsiyet kırım" gerçekleştiriliyor.
Tam bu noktada, Amerika'da ortaya çıkan "İnsan hakları" savunucusu Rahip Martin Luter King gibi Kadın hakları savunucusu, kocaman yürekli, yiğit bir kadın "Yaşamhak" kampanyasını başlatmış bulunuyor.
Ben İstiyorum ki, "CİNSİYETKIRIM"a varacak kadar yaygınlaşan kadın cinayetlerine karşı savaş açan CHP Kadın Örgütlenmesi Genel Başkanı; Luter kink'in ALABAMA'nın Birmingham şehrinde yüz binlerce insanın katıldığı mitingler gibi, Ankara'da, İstanbul'da İzmir'de ve ülkemizin diğer yerlerinde mitingler düzenleyebilsin.
O mitinglerde; veya destek bulduğu Sosyal Medya ve çağrıldığı medya programlarında.:"Bir hayalim var.
Gün gelecek ülkem her türlü bağnazlıktan, eşitsizlikten kurtulacak. Ülkemin kadınları yaşamın her alanında erkekler kadar hak ve itibar sahibi olacaklar. Kadınlar İstedikleri işte çalışabilecekler.
İstedikleri yerlere gidebilecek ve istedikleri gibi eğlenebilecekler.
Kadın olmaktan ötürü, yolda, evde, otobüste, metroda, parkta, bahçede taciz edilmeyecek ve kadınlar, canavar ruhlu erkekler tarafından katledilmeyecekler" diye kükreyebilse.
Devrim sayılabilecek kadar muhteşem bir çıkış olacaktır..
Onu da başarabileceğine inaniyorum.
Başlatılan mücadele kolay değildir
Genel Başkan Aylin Nazlı aka’da zoru yenebilecek enerji, bilinç, cesaret ve inanç vardır.
Kolay gelsin.