Felaket tellalığını hiç sevmem! En zor zamanlarda bile her işin bir kolayı ve çözümü vardır!
Yalnız zorlukların üstesinden gelmek için iki temel esas vardır!
Biri özgüven, diğeri gerçeklerinle yüzleşmek!
Bunu yaptığın zaman dağları bile aşarsın!
Peki, biz de böyle mi?
Daha önceleri de yazmıştım “ güne kendimize ne kadar zarar veririz” diye uyanıyoruz ve onu da kusursuz yapıyoruz!
HDP yi kapatmak için ortalığı velveleye verenler dünkü Newroz kutlamalarını görmüyor!
Bunca baskı ve ürkütücü bir virüse rağmen alanlar bu kadar doluyorsa bunu ben değil, ülkeyi yönetenler okuyacak!
Dayatılan bir bölünme paranoyasının karşılığı dünkü Newroz alanları değildir!
Aksine, o kalabalıklar inadına bir arada yaşamanın ısrarıdır!
Çünkü orada sadece Kürt’ler değil, bu ülkede yaşayan herkes vardı ve bizi kendi halimize bıraksanız o kadar güzel yaşayacağız ki!
Dedim ya!
Günü berbat etmek gibi bir hastalığımız var!
Dünkü Newrozu iyi okumak lazım ve ortaya çıkan bir gerçek daha var!
O da AKP ve şiddetli ortak MHP’nin Kürt’leri ve sol hareketleri hiç olmadığı kadar birleştirdiğidir!
Onlar bu birleştirmenin kaynağını aramadan kılıçlara sarılmayı marifet sayıyorlar!
Sadece siyasette mi?
Ya ekonomi?
Üretimin yoksa ve tüketimi dış pazarların insafına bırakmışsan olacağı budur!
Yani bu durumda faizi yüzde elliye de çıkarsan, hiç fark etmez! Döviz ve faiz bildiğini okur!
Sonra her sabah güne daha fakir uyanan bir halk yığını ve gittikçe cüzdanı kabaran bir avuç azınlık!
Köprüleri, hava alanlarını ve dahası kanal İstanbul’u devlet garantisiyle müteahhitlere sunarsan, bu halk ömür boyu inim inim iniler!
Bu halkın kanal İstanbul çevresinde bir metre kare toprak alacak parası yok!
Diyelim ki bu kanalı yaptınız ve parasını halktan toplayıp müteahhitlere ödediniz, işte o ödemeyi yapan halk gidip orada bir çayı ve simidi elli liraya yiyecek bir halk değildir!
Yani bu halk o bir avuç azınlığa keyf yaşatacak hepsi o kadar!
“ Bu kadar da değil” diyorsanız İstanbul’a yeni yapılan havaalanının dış kapısında bir çay, simit alsınlar da görsünler!
Sürekli hayallerimizi süsleyerek bizi kandıran bir gerçekle karşı karşıyayız!
Adam on nüfusla bir köhne evde günü zor ediyormuş ama bir taraftan da çocukların umudunu diri tutmak için, oturdukları evin altında bir hazine olduğunu söyleyip duruyormuş ve “ kimse bilmesin, biz çok zenginiz, şimdi biraz sıkıntı çekiyoruz, günü geldiğinde hazinemizi çıkardığımızda artık sarayda yaşayıp, her sabah kahvaltıda bal, börek yiyeceğiz”
Yoksulluk had safhaya çıkınca evin deli oğlanı eline kazmayı alıp dikilmiş!
Babası “ ne yapıyorsun” diye çıkışınca!
Hiç karışma, ya bugün bu hazine çıkacak, ya da senin yalanlarının sonu gelecek” diyerek kazmayı evin temeline sallamış!
Şimdi!
Bu yaranın dikiş tutması için doğru teşhise ve akıllı söze ihtiyaç var!
Olur mu?
Dileğim olması!
***************
GÜNDEM
Bu ülkenin tek gündemi vardır HDP!
Siz zannediyor musunuz ki kapatılınca gündemden düşecek?
Düşmez!
Düşerse ne AKP’nin, ne de MHP’nin topluma sunacağı hiç bir şeyi kalmaz!
Hele bir sürü trol ve yandaş yorumcu çöl güneşinde kurumuş tospağaya döner ki ağızları açık, bir damla suya hasret ölürler!
O nedenle değişen hiç bir şey olmayacak ve işsizliği, çaresizliği, faizleri, Maliye bakanlarını görevden almanın en iyi ilacı HDP’dir!
Dış dünya Türkiye’deki gelişmeleri “ derin kaygıyla izliyoruz” diyor!
İzleyin!
Siz bir şeyin nasıl izleneceğini bize mi öğreteceksiniz?
Söz konusu izleme ise, işte orda dur!
Bir sinema filminin çekirdek keyfiyle nasıl izleneceğini bizden iyi mi bilirsin?
Erotik filmleri en arka ve izbe koltukta izlemenin hazını bilir misin?
Dahası “ tarihi film” denince “Cüneyt Arkın’dan ötesini tanımam” diyen bizlere tarih mi öğreteceksin?
Derin kaygı duyuyormuş!
De get işine bak!
Derinliğin ne olduğunu dünyaya biz öğrettik, şimdi kalkmışsın bize derinlik taslıyorsun!
Bir kere “ stratejik derinliğin” babası biziz!
Zaten devletimizin derinliğine hiç laf yok ve ışığın girmediği kozmik odalara sızacak kadar bir derinlik işte!
Yani bizim için öyle derin kaygılara girmeyin!
İşinize bakın!
Sizden dünyanın silahını alıyoruz, yetmiyor ne üretiyorsanız onu da alıyoruz!
Hatta “ zikirmatiği” bile siz icat edip, biz Müslümanların işini kolaylaştırdınız, hiç endişe etmeyin, biz zikrimizi çeker yüce yaratana dua ederiz!
Sen otur, oturduğun yerde makine üret! Bakalım hangi makine seni cehennem ateşinden koruyacak?!
Evet!
Başlık “ Gündem” di!
Bu arada Naci Bey’de güme gitti!
Ama Elhamdülillah Merkez Bankası yerinde duruyor!
Faiz mi?
Fakire haram, ehli zengine helal!
****************
HİÇ BİR ŞEY OLMAZ
Eldeki malzeme alabildiğine sağlam!
Bu malzeme olduğu sürece zam, işsizlik, kadın doğramak ve dahası en büyük haramlardan faizi yükseltmek kimsenin umurunda değildir!
Ben bu ülkede hiç bir zaman ekonomik kriz olacağına inanmıyorum!
Siz bakmayın kimi dönemler oluyormuş gibi ciyak ciyak edip bağırdığımıza. O sesleri halkımız anında susturmayı bilmiştir! Çünkü o ses, doymak bilmeyen bir avuç kan emicinin sesidir ve tüm iktidarlar onun kulu kölesidir!
Canım halkım hemen vergi, ceza ve rütun faturalara gelen zamlarla farkında olmadan öder ve memleket selamete çıkar!
Hele birde dış düşmanlar ülkeyi bölmeye kalkışmışsa sen o zaman gör halkımızı!
Bütün işi gücü bırakır sınırlarımızı koruma hayali kurarız ki nedense o bölmek isteyen hiç bir zaman ortalıkta görünmez!
Çünkü bölmek istediğini sandığınızın artık bu çağda toprakla falan işi yoktur!
Onun işi başkadır ve inanmıyorsun dön bak, içine ettiğin altındaki klozetten tutun, bindiğin arabaya kadar hepsi onların bize sattığıdır ve satarken öyle peşin para da işine gelmiyor, omların “ banka” denilen canavarlarını da doyurman lazım ve “ kredi” denilen kazıkla boğazından, sırtından keser bire üç ödeyerek yan komşuya bir de hava atarsın!
Yani cancağzım kendi elinle bölüp versen de kimsenin bakıp alacağı yok!
Bırakın seni bölmeyi zaten seni komple kapatmış haberin yok!
O nedenle son demokrasi açılımı haberi ile birlikte, kolları sıvayıp işlediğimiz cinayetlere de kimse dönüp bakmayacaktır! Yok, “ ABD şöyle söyledi, Avrupa parlamentosu sert çıktı” gibi güldürük şeylere kanmayın!
Bunların hepsi hikaye, kimse sömürdüğü pazarı bağırsa da incitmez!
İliklerimizden çekilip dış tefecilere ödediğimiz günlük elli milyon dolar faiz varken bizi bölecekler öyle mi?
Onu külahıma anlatın!
Aslında bağırıp, çağıran ve sürekli milliyetçi damarlarımıza hava üfleyenler de bunu çok iyi biliyor ama söz konusu halkımız olduğu için, orta Asya’dan geldiğimiz günden beri dinmeyen bir öfkemiz var ve bu öfke dinmemeli ki kendimizi devlet katında yaşatalım!
Allah korusun bu öfke dinerse etrafımızı görür, aklımız başımıza gelir ve bu güzel dünyaya niçin geldiğimizi anlar, insan gibi yaşarız!
Ama yok!
Tanrı bize bu coğrafyayı verirken aklımızı alıp gövdemizi öylece salmış yer yüzüne!
Eh, akıl olmayınca habire çeneyi ve kasları geliştir!
Buradan en büyük ses ve en büyük kaba görüntü çıkar ki sürekli en büyük olduğumuzu sanarak nefes tüketir ve zamanı gelip çattığında da gün yüzü görmeden gideceğimiz yere ağıt yakarız!
Bilmiyorum!
Ya ben çok savuruyorum, ya da aptallığımın farkında değilim!
Burada defalarca yazdım “ Ey HDP seni kapatacaklar” diye!
Siz ne dediniz?
“Olur mu canım, o kadar da kolay değil” dediniz!
Yandaş kanallara çıkarılmadığınız için izleme boykotuna girdiniz!
Oysa ben hepsini deliksiz izledim ve şu karara vardım tüm şeylere rağmen sokaktaki insanı takdir etmek lazım!
Yoksa bir günde bu ülkenin kan tarlasına dönmemesi için hiç bir neden yok!
Profesörü, hukukçusu, gazetecisi, sporcusu, aklına hangi meslek erbabı gelirse gelsin öyle hedef gösteriyor ve üstelik isim, isim!
Yani bu halk bunları kulak ardı etmiş!
Şimdi HDP’nin kapatılması artık onlar için şart!
İçeride ki yangını söndürmek için bundan daha iyi bir ilaç yok!
Şimdi alabildiğine malzeme!
Biter mi hayır!
Bir yıl da “ neden kapatıldığını” tartışırız ve bu kaddim halk, gelen zamları ve daha nicelerini tunç siperli göğsüyle karşılar!
Yeter ki “ dış güçlerin” tırnağına zeval gelmesin!