ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

               Bu gün özellikle ülkemizde adına işçi sınıfı dediğimiz emeğinden başka hiçbir geçim kaynağı bulunmayan ve çalışmadığı gün açlık sorunuyla karşıya kalan milyonlarca insan,  Vahşi kapitalizmin ilk evresinden bu güne kadar işçi sınıfının yaşadığı sefalet ortalaması üzerinde bir sefaleti yaşadığını söylemek abartılı olmadığını ifade etmek istiyorum.

                Yaşadığı bu sefaletin nedeni olarak sadece sermaye veya sermaye güdümündeki iktidarların sınıfsal, politik tercih ve iktidar anlayışlarına bağlama kolaycılığına asla kaçmayacağım. Çünkü sermaye ve güdümündeki iktidarlar kendi sınıfsal siyasal, ekonomik tercihlerini esas almakta ve gereğini yapmaktalar.

               30 yılı aşkın emek ve sendikal mücadelemdeki deneyim bana bu gerçekliği yeterince kavrattığını söyleyebilirim.

               Halk arasında bir deyim var  “Çuvaldızı başkasına batırırken, iğneyi de kendimize batıralım”   iktidarlar ve sermaye sınıfı bizi top yekûn sömürü ve sefalet çarkından geçirirken biz ne kadar işçiyiz, emekçiyiz, sınıfız diye bir sorgulama yapıyor muyuz? Kendi sınıfsal, siyasal, ekonomik, demokratik, bilinç, kimlik ve tercihlerimize ne kadar sahip çıktık veya çıkıyoruz.

             İnançsal ve kimliksel önceliklerimizden ne kadar sıyrılıp, sınıfsal kimlik ve örgütlenme hakkımıza sahip çıktık, çıkıyoruz.

              Siyasal tercihlerimizle sermaye sınıfının iktidarını destekleyip, kendi sınıfsal, demokratik, ekonomik ve politik ihtiyaçlarımızın karşılanmasını talep etmek amiyane, deyimle aymazlılıktan başka bir şey olmadığını bir türlü öğrenemedik.

                Çünkü sürekli olarak bu aymazlığı tekrarlayarak, aymazlığımızdan vaz geçmediğimizi gösteriyoruz.  Yirmi yıl boyunca kamusal bütün istihdam alanlarını kendi sınıfsal sermaye aksına transfer ederek bir insan hakkı olan çalışma hakkını ortadan kaldıran, asgari ücret altındaki bir ücrete mahkum eden, iş güvencesini ortadan kaldıran, kuralsız çalışmayı kural haline getiren, örgütlenme hakkını yok eden, anayasal bir hak olan örgütlenme hakkını kullanmaya kalkışan emekçileri Kovit salgınının yol açtığı azami sefalet koşullarında Kod 29 denilen ucube ve ahlaksız bir gerekçeyle kapının önüne koyan, işçi sağlığı ve iş güvenliğini ortadan kaldırarak günlük ortalama beş işçinin feci şekilde ölümünü kader haline getiren, her gün ülkede yüzlerce insanın ölümüne yol açan  Kovit  felaketinin ortasında desteksiz, umutsuz bir biçimde insanları 18 gün eve kapatan   bir iktidar anlayışını yüzde 40-50 oy tercihi ile yirmi yıl boyunca iktidara taşıyıp orada tutan  ve sonrasında  yalvarıp yakaran bir işçi sınıfından söz etmemiz mümkün müdür.

            Bir ülkenin bütün ekonomik ve doğal kaynaklarını belli başlı rant odaklarına peşkeş çekerek, çalışan yoksul kesimin eğitim, istihdam, sağlık, beslenme, barınma gibi insani haklarını sınırlayan bir iktidarı siyasal tercihiyle yıllarca desteklemek, bırakın işçi sınıfı ortalama yurttaşlık bilincine sahip kitlelerin yapabileceği bir iş mi dir?.

Dolayısıyla 1 mayısa anlam ve değer yüklemenin yolu 1 mayıs ruhuna sahip çıkmakla mümkündür.1 Mayıs’a sahip çıkmak 1886 yılında eli kanlı Amerika sermayesi ve onun işbirlikçi katillerine karşı,  8 saatlik iş talebiyle ölümüne yarım milyon emekçi ile iş bırakan Şikago emekçilerinin direniş ruhu ile verilen mücadeledir.

             1 Mayıs Ruhu1977 yılında İstanbul Taksim Meydanında 500 bin kişiyle katılım sağlanan ve 34 kişinin yaşamını yitirdiği tarihi kanlı 1 Mayısın anısına sahip çıkıp onu yaşatmaktır.

              Bu gün kotarılmaya çalışılan sembolik 1 Mayıs kutlamaları yanı sıra sermaye iktidarlarını desteklemekle işçilerin ve yoksulların kazanabileceği bir hak yoktur.

 

YAŞASIN 1 MAYIS BIJİ YEK GULAN

 

 NOT;  Yakalandığım ağır  Kovit 19 belasına karşı yaklaşık 40 gün verdiğim mücadele sonrasında  tekrar sağlığıma kavuşmanın sevincini bütün dost,,akraba ve arkadaşlarla paylaşıyorum.

 

Tüm arayan soran dostlara tüm halkımıza akrabalarıma teşekkür ederim.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.