ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

 

19 Mayıs 1919,

 

Albay Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı gün.

19 Mayıs 1926, ilk defa Samsun'da “Gazi Günü” olarak kutlandı,

Mayıs 1935, Fenerbahçe ve Galatasaray’la yapılan toplantıda Beşiktaş’ın önerisi ile “Atatürk Spor Günü” olarak kutlanmasına karar verildi.

24 Mayıs 1935, Fenerbahçe Stadında üç kulübün sporcularının katılımıyla “Atatürk Spor Günü” adıyla 20 bini aşkın seyircinin katılımıyla kutlandı.

22 Temmuz 1935, Spor Kongresinde Beşiktaş Kurucu Üyesi Ahmet Fetgari Bey’in “Atatürk Günü’nün tüm gençliğe mal edilebilmesi için ‘19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’ adı altında her yıl yapılması” teklifi oylanarak kabul edildi.

20 Haziran 1938, “Gençlik ve Spor Bayramı” adı yasalaştı.

12 Eylül’den sonra “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” adını aldı.

*****

                19 Mayıs 2003, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i ziyaret eden önceden belirlenmiş öğrenciler, “19 Mayıs stadyumlardan kurtarılmalı” diyerek dilekçe verdi. Dilekçeye destek veren öğrenciler arasında Abdullah Gül’ün oğlu da yer alıyordu. Bakan Çelik de öğrencilerin bu talebini olumlu karşılayarak benzer ifadeler kullandı.

               2012, Mayıs ayında havanın soğuk olacağı gerekçesiyle Başkent Ankara dışındaki illerde stadyumlarda kutlanması MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğünce okullara gönderilen bir yazıyla engellendi.

             19 Mayıs 2012, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı” bir yönetmelikle stadyumlarda kutlanması yasaklandı ve devlet protokolü ilk defa Anıtkabir’e çıkmadı.

Bu yıldan sonra 19 Mayıs törenlerinde devleti sadece Gençlik ve Spor Bakanları temsil etmeye başladı.

                 İllerde de valilikler Atatürk anıtlarına partiler ile sivil toplum örgütlerinin çelenk koymasına yasak getirdi.

               O tarihten bu yana RTE-AKP iktidarının gösterdiği “gerekçe” ile törenler özellikle stadyumlarda gençliğin gösterileri iptal edildi.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün “doğum günüm” olarak nitelendirdiği

19 Mayıs’ı ve Ulusal Bayramlarımızı

Neden kabul etmezler, kutlamazlar?

*****

19 Mayıs’ın gerekçesi,

İlk Adımı atan Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutkunda ortaya koyduğu

Ülkemizin 102 yıl önce düşürüldüğü koşullardır.

“1919 yılı Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım.

Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:

 

               Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, 1. Dünya Savaşı'nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaş’ın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda.

              Milleti ve memleketi 1. Dünya Savaşı'na sürükleyenler, kendi hayatlarını kurtarma kaygısına düşerek memleketten kaçmışlar. Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta.

               Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükûmet âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.

Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta...

                 İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da. Adana Fransızlar; Urfa, Maraş, Gaziantep İngilizler tarafından işgal edilmiş.

                Antalya ve Konya’da İtalyan askerî birlikleri, Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette.

…15 Mayıs 1919 da İtilâf Devletleri’nin uygun bulması ile Yunan Ordusu da İzmir’e çıkartılıyor.

…Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı.

O da milli egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak!

İşte, daha İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulanmasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.

 

YA İSTİKLAL YA ÖLÜM”

 

19 Mayıs’ı bayram olarak kabul etmeyenler,

 

            Ülkemizin 102 yıl önce içine düşürüldüğü bu koşulları ve bu koşulları yaratan yönetim anlayışını mı kabul ediyorlar?

             İlk Adımla başlayan Özgürlük ve Bağımsızlık mücadelesinin sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni mi kabul etmiyorlar?

*****

 

Mustafa Kemal Atatürk Nutkunun sonunda

Bugünleri görürcesine sesleniyor.

             “Bu beyanatınla milli hayatı son bulmuş farz edilen büyük bir milletin; istiklalini nasıl kazandığını ve ilim ve fennin en son esaslarına dayanan, milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım.

               Bugün vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen milli musibetlerin intibahı ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.

 

Bu neticeyi Türk gençliğine emanet ediyorum.

Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.

            Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır.

            Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin.

Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.

               İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

               Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

              Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.

 

Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.

Millet, fakru zaruret (yoksul ve çaresiz) içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

 

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte, bu ahval (durum) ve şerait (koşul) içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır.

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”

*****

               Tam Bağımsız Demokratik Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun İlk Adımının “Neden Bayram olarak kutlanmaz” sorusunun yanıtı,

 

19 Mayıs’ın Gerekçesinde ve Gençliğe Hitabede görülmektedir.

Açık olan esas gerçek ise,

Mustafa Kemal Atatürk’ün bu neticeyi emanet ettiği her kuşaktan gençliğin

Bugünün ahval ve şeraiti içinde dahi Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkma görevidir.

              100 yıl öncesinin koşullarını, bugünlere yönelik uyarıları ve bugün yaşanılan gerçekleri görmemek ihanettir.

 

 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.