Videolarla anlatılanlar üç haftadır Türkiye’nin gündemi oldu.
Anlatılanların hedefindeki İç İşlerine Bakan SS gazetecilerin sorularını yanıtlayacak denince doğal olarak merakla beklendi.
Adı “açık ve net” olan “sorulara kapalı konusu belirsiz” 3 saatlik programın sonrasında,
Ne yazık ki SS ve iddialar yerine gazeteciler konuşuldu, tartışıldı.
*****
Olanlar ve konuşulanlar gösteriyor ki,
Sorun, artık sadece RTE-AKP’nin iç sorunu ya da iktidar sorunu değildir.
Kimin iktidar olup olmayacağı sorununun da çok ötesindedir.
Sorun, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin geleceği sorunudur.
Devlet, kimliğini ve niteliğini yitirmektedir.
*****
Uluslararası ilişkilerde,
Ülkenin yönetiminde,
Yapılan ve yapılacak tüm işlerde,
Salgınla mücadeleden patates dağıtımına,
Ekonomiden yargıya, güvenlikten eğitime kadar…
Konu ne olursa olsun,
Bakan, başkan, genel müdür amir, memur yok hükmünde.
Varsa yoksa RTE var, şahsım hükümeti var.
Verdiği mesaj net; Devlet benim.
Beni eleştirmek, bana karşı çıkmak Devleti eleştirmek, Devlete karşı çıkmak demektir.
Susun!
*****
Prof. Dr. Daron Acemoğlu Türkiye’nin geldiği bu durumun dışardan nasıl göründüğünü söylüyor. “Dünyada Koronavirüs’ten en çok insanın öldüğü ülkelerin Brezilya, Türkiye, Hindistan, Rusya ve Trump yönetimi döneminde Amerika gibi popülist otoriter rejimler… Popülist otoriterler ise devlet kapasitesini de devlet gücünü de çökertiyor. Aynı ülkelerde çok büyük, derin ekonomik krizler de var” (T24, 26.05.21)
*****
İç İşlerine Bakan SS de aynı söylem içinde…
Sorulan her olay; Devlet yaptı, karşı çıkılamaz.
Sorulan her kişi; Devlet görevi yaptı sorgulamak olmaz
Sorulan her iddia; Rivayet, art niyet, dezenformasyon, iftira, yalan…
İddia eden ve soranlar; terörist, hain, düşman ve tabi ki CeHaPe…
Hatta dış güçler, yabancı basın…
İddiaların hedefi; Güçlü Türkiye ve Devlet, Devletin bekası…!
Olaylar karışık, ilişkiler karanlık, sorular yanıtsız…
Türkiye’nin gündemi değişmiyor, suç örgütü liderinin açıklamaları sürüyor…
Bu duruma Daron Acemoğlu diyor ki,
“Çok acı verici. Normal medyanın olduğu bir ülkede muhalefetin söyledikleri, bilim adamlarının, bu konuda bilgili olan insanların söyledikleri şeyler gündemi belirler ama Türkiye’de ne yazık ki mafya babalarına kaldı.” (T24, 26.05.21)
*****
Türkiye Cumhuriyeti için ne acı bir durum.
Devleti bir kişiyle özdeşleştirirseniz,
Devleti bir kişinin kararlarıyla yönetirseniz,
Demokrasiyi iktidarınız için araç olarak kullanırsanız,
Hukuk devletini yok ederseniz,
Hak ve özgürlükleri yasaklarsanız,
Denetimi, şeffaflığı kaldırırsanız,
Suç örgütlerini muhatap alırsanız,
Hatta bazılarına sahip çıkarsanız,
Siyaseten destek vermelerine sessiz kalırsanız,
Ülkede ne adalet kalır, ne de ekonomi…
Sonunda olacağı da bu.
*****
Suç örgütünün yatırımıyla siyasetçi olursanız,
Seçimlerde siyasetçi için oy isterken susarsanız,
Bilim insanlarını tehdit ederken sevinirseniz,
Muhalefete tehditler savururken mutluluktan uçarsanız,
Sahiplenilen suç örgütleri paylaşım kavgasına düşünce
Ortada ne devlet kalır ne de iktidar.
Sonunda olacağı da budur.
*****
Bu karanlık düzeni;
Kuranlar,
Sürdürenler ve kendi çıkarına kullananlar,
Düzenin bir parçası olanlar,
Karanlık işlerine alet olanlar,
İşlemesine göz yumanlar ve seyirci kalanlar,
Hepiniz sorumlusunuz, suçlusunuz….
*****
Bu karanlık düzende;
İşlenen “faili belli” meçhul cinayetlerden,
Halkın olan ülke kaynaklarının yağmalanmasından,
Doğamızın talan edilmesinden,
Devlet içinde yasadışı ilişkilerden ve kazançlardan,
Halkın yokluğundan, yoksulluğundan,
Hepiniz sorumlusunuz, suçlusunuz…
*****
Devlet yaptı diyerek;
Karanlık ilişkilerin ve işlerin,
Yasadışı işlerden elde edilen kazançların,
Karanlıkları aydınlattıkları için öldürülen yurtseverlerin,
Üstünü örtemezsiniz.
Yaptıklarınızı Devlete yükleyerek,
Sütten çıkmış ak kaşık olamazsınız.
İlişkilerin yansıması mı nedir,
Siyasetin dili hiç bu kadar kirlenmedi.
Bağırıp çağırmakla, hakaret ve tehditle,
Haklı olamazsınız, ülkeyi yönetemezsiniz.
*****
Devletin gücüyle yasadışı iş yapanları,
İşledikleri suçları devlete yükleyenleri,
Devletin kimliğini kullananları,
Kısaca, kişilerin yaptıklarını ve işledikleri suçları,
Katil devlet, hırsız devlet… diye adlandırmak...
“Derin devlet” diyerek de gizemli ve dokunulmaz hale getirmek,
Olayları meşrulaştırmak,
Bir anlamda suç işleyenleri aklamak,
İşlenen suçların da zamanın derinliklerinde kaybolmasına yardımcı olmak demektir.
******
Devlet nedir, kimdir?
1931’de okullarda öğretilen Devlet’in ne olduğunu Mustafa Kemal Atatürk’ün kaleminden okuyalım.
“Türk milleti, halk idaresi olan Cumhuriyetle idare edilen bir devlettir
Devlet dediğimiz zaman, her şeyden önce bir insan topluluğu, bir millet varlığı anlaşılır.
Bundan sonra, bu insan topluluğunun coğrafi sınırlarla çevrilen bir bölgede yerleşmiş olduğu görülür.
Türk milleti, Asya’nın batısında ve Avrupa’nın doğusunda olmak üzere kara ve deniz sınırlarıyla ayılmış, dünyaca tanınmış büyük bir yurtta yaşar. Onun adına Türkeli derler.
Milliyet meselesinin bireysel ve ortak hürriyet meselesi olduğunu biliyoruz. Yani; Bir milleti oluşturan bireylerin o millet içinde, her tür hürriyeti; yaşamak hürriyeti, çalışmak hürriyeti, düşünce ve vicdan hürriyetinin güven altında bulunması gerekir.
Keza bir milletin tamamının her çeşit hürriyeti, yani kendi topraklarında, yabancının hiçbir karışması ve sınırlaması olmaksızın hür ve bağımsız yaşaması ve çalışması gereklidir.
İşte, devlet, gerek bireylerin hürriyetini sağlamak için millet üzerinde bir güce ve gerek millet ve memleketin bağımsızlığını koruyabilmek için kendine özgü bir güç ve kuvvete sahip olmalıdır.
O halde devlet: "Belirli bölgede yerleşmiş ve kendine özgü bir kuvvete sahip olan bireylerin bir araya toplanmış topluluğundan oluşan bir varlıktır”. (Medeni Bilgiler, s.26, 1931)
*****
Kısacası,
Halkı, Milleti yönetmek için seçilen siyasetçiler,
Halkın, Milletin işlerini yapan (bürokrat, teknokrat, memur, işçi…) görevliler,
İçinde çalıştıkları binalar,
Devlet değildir.
Doğduğumuz toprak, yurt,
Üstünde yaşayan Halk, Millet Devletin asli unsurlarıdır.
Devlet, Biziz.
Devlete sahip çıkması gereken de Biziz.
Çözüm, Devleti “temiz ellere” teslim etmek.
Çare; #HemenSeçim.