Öyle bir noktaya geldik ki her şey toz duman.
Eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, açıklamasından 27 saat sonra kabul edilen istifa dilekçesini; “At izinin it izine karıştığı, Hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle çetin bir zamanda…” tümceleriyle bitirmişti...
Arkasından; atanmasından 4 ay sonra Merkez Bankası Başkanlığı görevinden alınan Naci Ağbal, alınışının Resmî Gazetede ilanı sonrasında sabaha karşı 04.20’de twitter hesabından “Rabbim hepimizin hakkında hayırlısını nasip eylesin” cümlesiyle biten bir açıklama yapmıştı!
Her ikisi de duayla bitirdi.
Oysa bu görevleri onlara Erdoğan vermişti!
***
Çünkü
Her iki isim de AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın en yakınlarıydı!
Her ikisi de ülkenin ekonomisinden sorumlu en yetkili kişilerdi.
Her ikisi de ayrılırken ilginç ve düşündürücü mesajlar verdiler.
Ve her ikisi de bu mesajları 5 ay arayla verdiler…
Yani ekonomik çöküşün en hızlı anında görevlerinden ayrıldılar!
Neden acaba!
128 Milyar doların akıbetini bildikleri için mi?
***
Toplum tam bunları düşünürken, 2 Mayıs’tan itibaren Sedat Peker’in yayımladığı kasetlerle pandoranın kapağı açıldı…
Tek adam iktidarında ülkenin ne denli kirlendiği gözler önüne serildi…
Bir suçlu, daha büyük suç işleyen yöneticilerin suçlarını ifşaa etmeye başladı!
***
Yıllardır süren ve devletin içine sızmış; hukuk tanımaz sivil/asker bürokrat, siyaset ve mafyanın oluştuğu çeteleşmenin, ülkenin kaynaklarını nasıl soyduğu, devletin kurumlarını nasıl kullandığı, yapılan suikastları, adam öldürmeleri ve devleti hukuk dışına çıkaran eylemleri ifşa etti. Faillerini açıkladı!
Bu arada özellikle uyuşturucudan elde edilen kara paranın kimlerin elinde olduğunu da ayan beyan ortaya koydu!
Derin ilişkilerin kirli ve kanlı yüzünü tek tek kamuyla paylaştı!
***
7. Kasetten itibaren AKP İktidarını temelden sarsacak iddialar sıraladı…
Kasette Erdoğan’ın 40 yıllık arkadaşı, Meclis Başkanı, Başbakan ve AKP genel Başkanlığını yapmış sırdaşı, Binali Yıldırım’ın oğlunu doğrudan uyuşturucu ticaretine bağladı...
Erdoğan’ın yakınında olan Mehmet Ağar’ı da Uğur Mumcu’nun öldürülmesiyle ilişkilendirdi…
Kuzey Kıbrıslı Gazeteci Kutlu Adalı'yı öldürenleri Korkut Eken, Orgeneral Galip Mendi gibi TSK’nin önemli isimlerinin bildiğini iddia etti!
Bunlar vahim açıklamalardı!
Doğrudan olmasa da Erdoğan’a göndermeler olarak değerlendirilmeliydi…
Peker’in geri dönüşüyle ilgili güvenebileceği son dalı olarak Erdoğan’ı görüyor ve başına gelenleri anlayışla karşılayıp gereğini yapacağını umuyordu.
***
7.kasetteki mesaj sonrasında Erdoğan’dan beklenen, tıpkı 17/25 Aralık’ta olduğu gibi, bir taraftan FETÖ’ye saldırırken, diğer taraftan “ne istediniz de vermedik!” diyerek, geçmişi hatırlatıp kendince en muteber insanları gönderip uzlaşma yolları aramasıydı. Ama bu yolu açıktan denemedi!
Görülen o ki; Erdoğan Peker’in mesajlarını görmezden geldi.
Peker’le eski dostluğu ve birlikte yaptıklarını şimdilik bir kenara koyarak, bir nevi tribünlere oynamayı tercih eden bir politika izledi!
Ancak AKP'nin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Peker’i ajan” olarak değerlendirmesi, "Sözde babaların racon kestiği Türkiye'yi hukuktan başka sistemin geçerli olmadığı seviyeye getirdik" iddiası, "Türkiye'nin suç örgütleriyle tavizsiz mücadelesine devam edeceği" kararlılığı, Sedat Peker’i kızdırmış görünüyor!
***
Bu nedenle Peker, 8. Kasetinde doğrudan AKP Genel Başkanı Erdoğan’a ağır mesajlar verdi! Saray’da Suriye ile yapılan ticaret ve elde edilen gelirin akıbetiyle ilgili bir dizi iddialar sıraladı!
SADAT’ın varlığı ve Suriye’de terör örgütlerine silah gönderdiği iddiası, başlı başına ülke için vahim bir açıklamadır…
Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı olarak “Mehdinin gelişine hazırlanmamız lazım” diyen, başkenti İstanbul/Türkiye olarak belirlenen, İslâm Şeriat ve Akidesini hâkim kılan ve adı ASRİKA olan(Asya/AFRİKA) İslam Devletler Birliği’nin anayasasını açıklayan Adnan Tanrıverdi’nin başkanı olduğu SADAT’ın , El Kaide türevi olan el Nusra’ya silah gönderdiği iddiası, Erdoğan’ı hedef alan son ve en vahim mesaj olmalıdır!
Gelecek hafta karşılıklı sohbet ederek “helalleşeceğiz” sözü, gemileri yakma noktasına geldiğini gösteriyor!
***
Anlaşılan Sedat Peker, elinde hayli fazla olan diğer kozlarını ya bu hafta sonu açıklamaya devam edecek ya da AKP iktidarı ve Erdoğan’la anlaşıp köşesine çekilecek!
Aslında Peker, kendini arafta bıraktı.
İhanete uğrayan biri, susarsa ne konuma düşer? Susmazsa ne kazanır?
Kısaca “bu pilav daha çok su kaldırır!”