ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

                Sıradanlaşmış ruhsuz tepkilerle, kınama mesaj ve açıklamalarıyla bu katliamı geçiştirmek yaraya merhem olmaktan uzaktır.

Deniz’in acı hikâyesi karşısında sarf edeceğimiz birkaç söz, hatta deniz için dökeceğimiz gözyaşları da vicdanlarımızı rahatlatmaya yetmez yetmemeli.

             Başka denizlerin olmaması için yeni bir şeyler söylemeli ve yapmalı insanlık vicdanı ve ahlakı bunu gerektiriyor.

                 Deniz Poyraz’ın hunharca katledilmesi olayı ne sıradan bir cinayet, ne de anlık tepki öfke ve lanetlemekle geçiştirilebilecek bir saldırıdır. Katliamı gerçekleştiren zebaninin ortaya çıkan ilk kimlik bilgileri, ilişkileri,  gerçekleştirilen katliamın gerisindeki derinliği, kapsamı ve amacı konusunda sanırım yeterince fikir vermektedir.

               Katilin geçmişte sosyal medyada yayınladığı silahlı pozları, tehditleri, Suriye iç savaşındaki insan avcılığı sadat denilen paramiliter örgüt tarafından eğitildiğine dair iddialar bu saldırının bireysel spontane bir saldırı olmadığını göstermeye yetiyor.

                Türkiye toplumu ve özellikle Kürtler bu saldırı biçimine hiç te yabancı değildir.  Bu saldırılar 2015 yılı 7 Haziran seçimlerinden itibaren aralıksız olarak devam etmektedir. 7 Haziran 2015 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşatılan saldırı yöntemi yeniden yaşama geçirilmiş olmasıdır.

             Mevcut siyasal iktidarın nefret söylemleriyle başlayan ve devam eden bu saldırılar asla HDP ve örgütleriyle sınırlı kalmayacaktır.

                Bu saldırı Suruç ta gençlerin param parça edilmesi, Gar katliamıyla yüzden fazla barış aktivistinin canlı bombalarla katledilmesi, HDP ye yönelik yüzlerce saldırı gibi yeni ve daha şiddetli bir korku ikliminin yeniden yaratılma girişimidir.

                Mafya lideri Sedat Peker’in geçmişe dair ifşaatları, geleceğe dair uyarıları, muhalefete yönelik yapılan tüm saldırıların cezasızlıkla sonuçlanması, bunlar daha iyi gününüz tehditleri arasında yaşanan dehşet tablosuyla birebir örtüşmesi yaşanabilecekler kaosunda ön haber olmaya yetiyor.

           Çünkü iktidar sözcülerinin hedef ve şeytanlaştırma politikaları sadece şiddet örgütleriyle sınırlı olmadığı açıkça görülmektedir. Siyasal ve demokratik muhalefetin her türlü sivil ve demokratik eylem ve etkinliği de “terör “kavramı içerisine alınarak şiddetle bastırılması amaçlanmaktadır.

                 Sadece HDP ile sınırlı olmayacağı açıkça görülen bu saldırıların Muhalefet tarafından hala yeterince kavranmamış olması basiretsizliğin ötesine geçmektedir.

Çünkü yedi gün yirmi dört saat iktidarın tüm tv kanalarında, iktidar temsilcilerinin ağzından akıtılan kin ve nefret söylemiyle kriminalize edilerek şeytanlaştırılan HDP için vicdani bir ifade kullanmaktan aciz ana muhalefet ve iyi partinin kendi ön yargı ve öngörüsüzlükleri ni aşamamaları tehlikenin boyutlarını büyütürken, kaos politikasının gerisindeki güçleri de cesaretlendirmektedir.

               Tüm ülkeyi kanlı bir girdaba sokmayı amaçlayan bu provakatif saldırı karşısında ortak etkili ve önleyici bir tutum alınmaması halinde daha büyük felaketlerin bizi beklediğini söylemeye gerek var mı?

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.