Devletin en üst erkânı ile samimi pozları var!
Bırakın onları, bir Vali ile görüşmek ve böyle pozlar vermek o kadar kolay değildir! Kim olduğunuz ve niçin görüşmek istediğiniz netleşir ve onay çıkarsa gider kısa bir görüşme yapar çıkarsınız!
Eğer önemli bir şahsiyetseniz Vali bey ile bir de fotoğraf karesi çekersiniz ve bu albümlere girer!
HDP il binasını basarak bir kadını öldürecek kadar gözü dönmüş cani, bir çok resimde devletin en üst düzeyi ile samimi pozlarda!
Elinde ağır silahlar ve Bozkurt işaretli parmaklar ortaya bir netlik çıkarıyor ve bu netlik nedense bir çok iğrenç olayda hep karşımıza çıktı!
Özgecan’ın katilinden tutun, daha nicelerine hepsi Bozkurt işaretliydi!
Onlara kızıyor muyum, hayır!
Çünkü faşizmin ve maşalarının ne olduğunu az çok bilen bir insanım!
Bu katiller, faşizmin doğal yansımalarıdır ve bir zihniyet tezahürüdür!
Bunlar hep elde hazır kıta bekletilirler ve bunlar üzerinden korku salınarak toplum dizayn edilir!
Bizim ülkede artık esamesi olmayan bir demokrasi ve çetelerin kirli ilişkileri ile su yüzüne çıkmış kokuşmuşluğunda bu ve benzeri olaylar öyle çokta abartılacak şeyler değildir!
Böylesi durumlarda eşyanın tabiatı budur ve hep karşılaşacağınız doğal sonuçtur!
Polis ablukasından elini kolunu sallayarak gidip cinayetten çok, verilen görevi yerine getiren bu katil, yine alınıp götürülüyor! Katilin tek üzüntüsü, orada fazla insanın olmadığı ve daha çok öldürmek istediğini söylemesi!
İşin ağır tarafı ve insanlığımızı yitirdiğimiz noktası nedir biliyor musunuz?
Kimi sosyal medya yazılarında ve televizyon yorumlarında “ zaten aile boyu pkk’lılarmış” gibi, açık ve net katilin yaptığına prim verenler,bu ülkeye ne kadar zarar verdiklerinin gerçekten de farkındalar ve bunu bilerek yapıyorlar ki bu ülke gün yüzü görmesin!
Bunların hiç birinin kendilerine ve çocuklarının geleceğine dair kaygıları yok!
Sadece bindirilmiş faşist söylem ve eylemler üzerinden yaşamlarını sürdürüyorlar!
Çünkü bu ülke buna müsait ve bu ülkenin genleri demokrasi ile örtüşmüyor!
****************
DİYOR Kİ
“ Eskiden yurt dışına gider, neden bizim ülkemiz böyle değil diye üzülürdük; şimdi o ülkeler gelip bize bakıyor ve neden biz Türkiye gibi değiliz diye üzülüp gidiyorlar”
Bunu iki gün önceki bir toplantıda Başkan Erdoğan söyledi!
Bunları söyleyip beş dakika sonra da “ bizi neden Avrupa birliğine almıyorsunuz” diyerek veryansın ediyorsunuz!
Sonra düşündüm, belki de bizi kıskanan ülkeler vardır diyerek dünya haritasını şöyle açıp tek tek baktım!
Doğrusu hiç bulamadım!
Bir ara Afganistan’a gözüm takıldı ve acaba bizi kıskananlar bunlar mı diye?
Biraz eşeleyince baktım ki onlar bile bizden nefret ediyor ve bizi İslami iyi okumamakla itham ediyorlar!
Öyle Müslüman ım diye gelmişsin zinayı suç olmaktan çıkarmışsın, üstelik en büyük haramlardan faizi de serbest bırakmış, şu an dünyanın en büyük faiz oranlarıyla ha bire tefecilere para yetiştirmeye çalışıyorsun!
Bunların ikisi bile şeytanla iş tutmaktır ve adı zinaya karışan, ya da olmasa bile dedikodusu yapılan kadının hükmü bellidir; recm etmek, yani taşlayarak öldürmek!
Gerçi bizde de taşlama hevesi kursağında olanlar var ama onlar işi bıçak ve kurşunla hal ederek dünyada kadın cinayeti işleme noktasında ülke puanını bir hayli üste çıkardılar bile!
İnanıyorum ki en çok dünya kadınları “ neden bizim ülkemiz Türkiye gibi değil diye hayıflanıyorlardır!”
Otel odalarında, sokak ortasında öldürülen yabancı kadınlardan hiç haberleri yoktur!
Yani kısacası Afganistan bile beni hayal kırıklığına uğrattı!
Ama hakkını verelim, gerçekten bizim gibi olmak isteyenler var!
Mesela futbolcular! Kendi ülkelerinde öyle milyon dolarları götürüp yastık altı edemezsin!
Çatır, çatır vergisini alırlar! Bize gelenler torbayla götürür ve bu ülkeye zırnık da koklatmazlar!
İtalya “ temiz eller operasyonu” ile elindeki ne kadar kir varsa silip bizim tarafa attı ve bizim ülke bir mafya cennetine döndü! Hesap ve kurşunlama işleri bizim sokaklarda görüldü!
Sonra kirli paraların aklanma yeri biz olduk ve Amerika, kendilerine zarar diye ha bire bunları bizden toplayıp götürüyor ve bunlar nezaretin kapısında bülbül gibi ötüyor! Kime ne kadar rüşvet ve hediye verdiklerini tek tek sayıyorlar ve bunu duyan yabancıların ağzı açık kalıyor!
Ömründe bir simit parası kadar emek sarf edip para sahibi olmayanlar, ülkenin ırk ve inanç ayrıcalığından dolayı dünyanın mal, mülküne sahip olmuşlar ve bunu gören şeytan bile “ bu kadarı da olmaz” diyerek ardına bakmadan ülkeden kaçıyor!
Evet!
Reis diyor ki biz yeni bir ülke yarattık ve ben şahsım olarak buna canı gönülden inanıyorum!
Eh, parmak arası terlikle sahillerde gezip Atatürk’e ağıt yakanlar, şunun şurasında iki bin yirmi üçe ne kaldı?
Umarım haşema almak için kuyruğa girmezsiniz!
***************
GÖRÜNEN KÖY
Haziran seçimlerinden sonra bir algı ve intikam taarruzu başlatıldı ve HDP’ nin Eş Genel Başkanları başta olmak üzere tutuklanmayan yöneticisi, üyesi hemen, hemen kalmadı. Seçimle gelen bütün Belediyelerine kayım atandı ve bir çok Başkan tutuklandı! Net sayıda yanılabilirim ama beş yüze yakın il ve ilçe binası saldırıya uğradı, kimileri de kundaklanarak!
Merak ediyorum bu saldırılardan dolayı tutuklanan, ya da gözaltına alınan biri var mı?
Olmaz!
Neden olsun ki?
İktidarı, muhalefeti ve aldığı üç kuruş karşılığında kendisini gazeteci sananı ve dahası “ ben de Kürdüm, ya da benim anam da Kürt” diyerek tetikçilik yapandan tutun, isminin önüne Prof ekleyenine kadar kim varsa tek hedef saldırıp durdu! Her zaman yazdım, bu ülke insanı sağduyuludur, yoksa bunların kışkırtmalarına kalsa her gün onlarca İzmir benzeri olay yaşanır!
Siyaseti kirlenmiş ve paçalarından vıcık, vıcık pislik akan bir yerde, yeni provokasyonlar yaratmak hiç de zor değildir ve cumhuriyet tarihi bunun sayısız örnekleri ile doludur!
Mafya babaları için “ benim dava arkadaşımdır” diyen bir anlayışın olduğu yerde hiç kimsenin, hiç birimizin can güvenliği yoktur!
Her çıkmazlarını dış güçlere yıkan bu aciz anlayış, iç güçlerin bu ülkenin kaderi ile nasıl oynadığını çok iyi bilirler de görmezden gelirler!
Bunca kışkırtma, bunca küfür ve bunca tutuklamadan sonra olacağı buydu!
Karanlık eller, bir kadını öldürecek kadar ar ve namuslarında feragat etmişse, fazla da söylenecek bir şey yok ve bizim söylememizin bir karşılığı da yok!
Tüm bunlara rağmen HDP ve seçmeni aklı başındadır ve bu provokasyonlara gelmez, gelmemelidir!
Ben inanıyorum ki bu ülkeyi bizden daha çok seven yok!
Sevmeyen çürümüşlere fırsat vermeyelim!
İzmir de yaşananları kınıyor, yaşamını yitiren Deniz Poyrazın ailesine baş sağlığı diliyorum!
Üzgünüm!
*******************
NEFRET TOHUMLARI
İlkokula başladığımda henüz beş yaşındaydım.
Aslında o yaşta kayıt yapılmıyordu, bir okuma heveslisi olan babam, elimden tutmuş, beni köyümüze on beş kilometre uzaklıktaki mezradan getirip okula kaydettiğinde nüfus cüzdanımı unutmuştu! Başımı okşayan öğretmen, babama yaşımı sormadan beni kayıt etmiş “ bir ara nüfus cüzdanını getirisin” demişti!
Kısa sürede Türkçeyi ve okuma yazmayı öğrendim. Bir gazete okuma tiryakisi olan babama bir rakip doğmuştu ve onun eski, yeni ne kadar gazetesi varsa alır, reklamına kadar okurdum!
Okulda Kürtçe konuşmak yasaktı ve bunun için “ muaşeret” diye bir kol kurulmuştu ve bu kolun tek görevi ispiyonculuktu! Geceleri evlerin bacalarından içeriyi dinler, Kürtçe konuşan biri varsa ismi not edilir, sabah “ andımız” okunduktan sonra Kürtçe konuşanların isminin yazıldığı bir kâğıt öğretmene uzatılır ve dayak faslı başlardı!
Hepimiz Türk’tük ve etrafımız düşmanlarla doluydu! Yunan’ı denize dökmüş, Rusları perişan etmiştik! Üzerimize gelen yedi düveli haddini bildirerek kovmuştuk! Ermenizi, Yahudi’si, Hıristiyanı ne varsa dinimize düşmandı ve en ağır küfür bunlardan birinin “ dölü” demekti ki söyleyeni öldürsen üstüne bir de alkış alırdın!
Her türlü nefret söylemi künyemize vatanseverlik olarak kazınmıştı! Vatan kutsaldı ve bizim köyde en büyük devlet İsmet Baş çavuştu!
Suçu olsun, olmasın şikayet edileni gelir köy meydanında bir güzel sopaya çeker, işi savcılara bırakmazdı! Sonra tavuğunu yer, rakısını da içer, tek sıra nizamla uğurlanırdı!
Nefret ve korku iklimi ile dizayn edilen bir toplumun bireylerinden fazla bir şey beklemeye gerek yok! Onlar büyüdüler ve kimi şimdi devleti yönetiyor ve yönettikleri yerde o dil ve nefret söylemi katmerleşerek devam ediyor!
Bilmiyordum, bu sabah tesadüfen dini program yapan genç bir hoca efendiye gözüm takıldı! Tesadüf bu ya, tam da o cümleyi söylerken denk geldim. Ne diyordu biliyor musunuz?
Tabi ki İsraile, Yahudiye ve bilmem kimlere nefret duyacağız; imanı güçlendirmek için nefret etmek lazım” diyordu!
Ben de hep merak ediyordum “ neden imanımız bu kadar güçlü” diye?
Bu dili kullananlar, çıkmış dün İzmir’de yaşanan siyasi cinayeti kınıyorlar?
Yapmayın, etmeyin, sizin söylemlerinizle bundan hiç mi payınız yok?
Siz bunları söylediğinizde bu ülke insanının algı ortalamasını bilmiyor musunuz?
Aklı ile hareket etmeyen ve giderek biat ve hurafe iklimine savrulan bir toplumun bireylerinden ne bekliyordunuz?
Sonra çıkmış “ bu olayın önünü, arkasını açığa çıkaracağız” diyorsunuz!
Geçin bunları!
Bu olayın arkası ve önü yoktur! Bu olay tüm yönleri ile uzun süredir pişirilen nefret söylemlerinin sonuca erdirilmiş halidir!
” HDP terörün odağıdır!” diyerek gün yirmi dört saat Meclis’te ve medya da üstüne bir de küfür ederek hedef haline gelirse, olacağı budur!
Ne kadar doğru bilmiyorum, olayı gerçekleştiren polis ifadesinde bunları söylüyor “ ben oraya teröristlerin gittiğini biliyordum ve kim varsa öldürecektim” diye!
Yani düşünün o gün orada bir toplantı olsaydı, nelerin yaşanacağını ve kaç kişiyi gözünü kırpmadan öldüreceğini!
Gelin!
Zarardan dönün!
Bu nefret dilini terk edin ve bu ülke insanına güzel şeyler yaşatmanın yolunu arayın!
İnanın çok zor değil ve herkes acısını yüreğine gömerek artık rahat yaşamak istiyor!
Bunu göremeyecek kadar tüm insanlığını yitirmişlerin elinde yaşamımız bir zehir tarlası gibi!
Ekilen de biçilen de zehir ve biz an be an ölüyoruz da gören kim?