Yarın çok ama çok acı bir gün. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas 'ta Madımak Otelinde gerçekleştirilen ahlak, vicdan ve insanlık dışı katliamın 28. Yılı. Madımakta sadece 35 insan yakılmadı. O insanlarla birlikte akıl, bilim, felsefe, inanç, sanat, kültür, özgürlük, insanlık, çağdaş düşünce, sevgi, barış, kardeşlik ve halkların birlikte yaşama umutları da ateşe atıldı.
Bu katliam ve vahşetle, çağdaş ve bilimsel değerler üzerine bina edilen, "Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti" ve tüm yurttaşların eşitliği esasına göre yeniden yapılanan Türkiye Cumhuriyeti'nin, yani Atatürk Devrimlerinin temelleri dinamitlemek istendi.
Ana hedef çağdaş Türkiye Cumhuriyeti ve bu Cumhuriyetin yurttaşlarını birbirine düşürmekti. Alevi- Sünni ekseninde, Cumhuriyetin kardeşlik ve barış içinde yaşayan yurttaşlarını feodal teokratik, Orta Çağın din ve mezhep savaşlarına geri döndürmekti. Bu konuda iç ve dış şer güçler hep işbirliği içinde olagelmişlerdir.
Peki neden Aleviler hedef seçildi. Durum çok açık ve net. Çünkü Aleviler Kurtuluş Savaşında Atatütk’ü içtenlikle desteklediler. Cumhuriyet kurulduktan sonra da, hem Cumhuriyet değerlerinin ve hem de Atatürk ilke ve devrimlerinin yanında yer aldılar. Durum günümüzde de büyük oranda böyledir.
İnsanlar kendi tarihlerini iyi bilmek ve tarihten doğru dersler çıkarmak zorundadır. Kerbe la'dan Madımak vahşetine kadar olan süreçte, küçük istisnalar hariç, Aleviler asırlar boyunca horlandılar, dışlandılar, ayrımcılığın, düşmanlaştırmanın, sürgünlerin, kıyımlar ve katliamların muhatabı oldular. Yürek paralayan bitmez acıların sürekli taşıyıcıları ve kiracıları olmak zorunda kaldılar...
Büyük Önder M.K. Atatürk, kurduğu demokratik ve laik cumhuriyet ve bu cumhuriyetin bedenleşmesine yarayan çağdaş hukuk, yurttaşların eşitliğini esas alan devrim ve ilkelerle Alevi- Sünni farklılığını kökten çözmek, feodal, teokratik, şeriat temeline dayalı devlet düzenine yok etmek istedi.
Bu anlamda, Türkiye 'deki bağnaz ve din istismarcılığına dayalı tüm kalkışmaların ana ya da gizli hedefleri daima Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti ile beraber Atatürk Devrimleri ve İlkeleridir. Yani çağdaşlaşmadır.
Aleviliğe saldırı, özünde cumhuriyet değerlerine saldırı demektir.
Madımak Vahşeti konusunda bir çok şiir yazıldı, besteler yapıldı, onlarca kitap kaleme alındı, yüzlerce konferans ve panel düzenlendi. Tiyatro oyunları sergilendi... Tüm bu eserlerin ana temalarına göre Madımak Vahşeti ile laik ve demokratik Cumhuriyetin hedef alındığı fikrinde birleş ilmektedir.
Yabancı ve yerli işbirlikçi ve uzaktan kumandanlı siyasi şer güçlerin maşa olarak kullandıkları din baronları ve dini özünden saptırarak para, makam ve siyasi güç aracı yapmak isteyen din tüccarları bu gün bile devletimizin ve milletimizin yakasından düşmüş değillerdir...
Son söz:
Ancak akla, bilime, hukukun üstünlüğüne ve insanların eşitliğine dayalı Demokratik ve Laik Cumhuriyetimiz bizlerin yani tüm çağdaş insanların eğer olmazsa olmazı ve kırmızıçizgisidir.
Hep öyle kalmalıdır.
Çözüm düşmanlaştırmada değil, dostluk ve se sevgidedir. Ayrıştırmada değil bütünleştirmededir. Geriye dönük yaşama reçetelerinde değil halkın birliğini ve refahını önceleyen sürekli ileriye ve çağdaşlaşmaya dönük plan ve projelerdedir.
Madımak ve benzeri kıyım ve vahşet olaylarında yaşamını yitiren inanç bilim ve kültür şehitlerine Tanrıdan rahmet, hepsinin ailelerine ve milletimize başsağlığı dilerim. Halil Çivi.