Özellikle yaz aylarında dünyanın her yanında küçük ya da büyük orman yangınları çıkabiliyor. Haftalarca söndürülemeyen orman yangınlarına tanık olduk.
Orman yangınlarının çeşitli nedenleri vardır. Önce yangın söndürülür sonra nedeni tartışılır. Var ise suçlusu, sorumlusu cezalandırılır.
Önemli olan yangın çıkmadan önce gerekli önlemlerin alınması ve yangının zamanında kontrol altına alınması, söndürülmesidir.
Her yıl olduğu gibi, bu yıl daha can yakıcı orman yangını çıktı. Ne yazık ki yangının zamanında ve gerekli araçlarla söndürülmesi sağlanamadı yangının üzerinden bol miktarda siyaset yapıldı.
Dört yanı orman olan ülkemizde yangına karşı kullanılması zorunlu olan "havadan söndürme araç filosu" nun olmadığı ortaya çıktı.
Var olan araçlar da çeşitli siyasi mülahazalar nedeniyle kullandırılmadı, kullanır duruma getirilemedi.
Haftalardır ülkenin ciğerleri yanıyor. Devlet, "devlet gücü"nü gösteremiyor, yangın alanındaki yurttaşlar çok ağır maddi ve manevi zorluklar yaşıyor.
Yurttaşla alay edilir gibi yaklaşımlar, yangın tahribatından da beter. Örneğin; bir yetkilinin " yeni evler yapılacak, keşke benim de evim yansaydı" gibi saçma açıklaması, Keza AKP genel Başkanının konvoylu ziyareti, lüx otobüste yurttaşlara çay paketi atması yaralayıcı olmuştur.
Hele "cüppeli hoca" denilen bir cahilin yüreğimizi yakan yangını "tekbir" ile söndürme açıklaması tam bir akıl tutulmasıdır. Diyanet İşleri Başkanın da yangın yerlerinde "yağmur Duası”na gidilmesini önermesi çağdışı bir talihsizliktir.
"Gâvur" dedikleri Ülkeler, kurulu olan yangın söndürme filoları ile zamanında ve ciddiyetle görevlerini yaparken.
Bizde "cüppeli cahil"ler dua ile yangın söndürme, enflasyonunu durdurma, yabancı paralara karşı paramızı güçlendirme safsataları ile halkı kandırmaktadır.
Bir el âleme, bir de kendimize bakalım.