Türkiye'de ve dünyanın başka bölgelerinde, siyasal İslamcılar emperyalizmin desteği ile iktidar oldular. Batılı Hristiyan emperyalistle, siyasi İslam’ı hep sömürgeci emelleri için desteklediler ve onları iktidara taşıdılar.
İslam ülkelerinin başındaki siyasi İslamcılar, krallar ve despotlar hep batılı dostlarına hizmet ettiler.
BOP, Arap Baharı, Yeşil Kuşak, Ilımlı İslam batı emperyalistlerin mutfaklarında oluşturuldu ve Müslüman halka dayatıldı. İşbirlikçi İslamcıların iktidarı ile Müslüman halk köleleştirildi.
Okumasına müsaade edilmeyen, araştırmayan, inceleyen sadece İslami ulemanın ağzına bakan, zavallı Müslüman halk uyanmasın diye mezhep savaşları ile birbirine kırdırdılar.
Mümin Müslümanlar bu işin farkında olmadıkları için emperyalistlerin talepleri doğrultusunda birbirlerini öldürmeyi ibadet sandılar.
Emperyalistler geri bıraktırılmış Müslüman halkı birbirine kırdırırken, kendileri de malı götürdüler.
İşbirlikçi siyasal İslamcılar halklarında çaldıkları odalar dolusu paraları da batı bankalarından istiflediler. Halkları yoksullaşırken siyasal İslamcılar çok zengin oldular.
Halklarına dindarlığı önerirken, kendileri batıda göz kamaştırıcı şaşalı bir hayat sürdürdüler.
Emperyalistler, İslamcı örgüt ve tarikatları besleyerek savaşa hazırladılar. Hiç bir Müslüman ülkede huzur ve iç barış bırakmadılar.
Başta Filistin olmak üzere mümin Müslümanların hiç gözyaşları dinmedi. İran, Irak savaşı bir faciaydı. Irak iç savaşı, Suriye iç savaşı, Afganistan’daki son Taliban göçü emperyalizmin Müslümanlara biçtiği çirkin bir elbiseydi.
Gazzede ölen bebekler, Yemen'de acında ölen çocuklar, Lübnan'da mezhep kavgaları emperyalizme bağlı işbirlikçi siyasi İslam'ın eseriydi.
İşbirlikçi siyasi İslam, Müslüman görünmesine rağmen Müslüman değildi. Amacı Müslümanların zenginliklerini batının adına sömürerek emperyalizme bekçilik yapmaktı.
Emperyalist savaş, bugün esas olarak Müslüman coğrafyada yoğunlaşmış bulunuyor. Afganistan'a ortaçağ yaşamı dayatılıyor ve kadınlar devre dışı bırakılıyor. Bundan sonra Afganistan’ı kadınsız bir süreç bekliyor. Yani nüfusun yarısı düşünmeyecek, üretmeyecek sadece tüketecek.
Irak’a, Suriye’den Yemen’e ve oradan Afrika'ya uzanan emperyalist savaşlar Müslümanları göçe zorlayarak açlığa terk ediyor.
Neden hep Müslümanlar köle oluyorlar?
Neden bütün Müslüman coğrafyada iç savaşlar var?
Neden bütün Müslüman ülkelerinde demokrasi yok?
Neden bütün Müslüman ülkeleri ortaçağı yaşıyorlar.
Neden, göç nedeniyle yerlerin yurtlarını terk eden Müslümanlar batıya gitmek istiyor?
Bu soruların cevabını, Müslüman halk, kendilerine sormak zorundadır.
Müslüman ülkelerin kurtuluşu “Bağımsızlık benim karakterimdir. Diyen Mustafa Kemal'in o ışıklı yolundadır. Başka da şansları yoktur.
Her Müslüman, Neden? Niçin? Nasıl? Diyerek kendini sorgulamak zorundadır. Yoksa çağ dışı kalarak ölmeye devam edecektir.
***********
AFGANİSTAN, SİYASİ İSLAM VE BATI EMPERYALİZMİ
Türkiye'de ve dünyanın başka bölgelerinde, siyasal İslamcılar emperyalizmin desteği ile iktidar oldular. Batılı Hristiyan emperyalistle, siyasi İslam’ı hep sömürgeci emelleri için desteklediler ve onları iktidara taşıdılar.
İslam ülkelerinin başındaki siyasi İslamcılar, krallar ve despotlar hep batılı dostlarına hizmet ettiler.
BOP, Arap Baharı, Yeşil Kuşak, Ilımlı İslam batı emperyalistlerin mutfaklarında oluşturuldu ve Müslüman halka dayatıldı. İşbirlikçi İslamcıların iktidarı ile Müslüman halk köleleştirildi.
Okumasına müsaade edilmeyen, araştırmayan, inceleyen sadece İslami ulemanın ağzına bakan, zavallı Müslüman halk uyanmasın diye mezhep savaşları ile birbirine kırdırdılar.
Mümin Müslümanlar bu işin farkında olmadıkları için emperyalistlerin talepleri doğrultusunda birbirlerini öldürmeyi ibadet sandılar.
Emperyalistler geri bıraktırılmış Müslüman halkı birbirine kırdırırken, kendileri de malı götürdüler.
İşbirlikçi siyasal İslamcılar halklarında çaldıkları odalar dolusu paraları da batı bankalarından istiflediler. Halkları yoksullaşırken siyasal İslamcılar çok zengin oldular.
Halklarına dindarlığı önerirken, kendileri batıda göz kamaştırıcı şaşalı bir hayat sürdürdüler.
Emperyalistler, İslamcı örgüt ve tarikatları besleyerek savaşa hazırladılar. Hiç bir Müslüman ülkede huzur ve iç barış bırakmadılar.
Başta Filistin olmak üzere mümin Müslümanların hiç gözyaşları dinmedi. İran, Irak savaşı bir faciaydı. Irak iç savaşı, Suriye iç savaşı, Afganistan’daki son Taliban göçü emperyalizmin Müslümanlara biçtiği çirkin bir elbiseydi.
Gazzede ölen bebekler, Yemen'de acında ölen çocuklar, Lübnan'da mezhep kavgaları emperyalizme bağlı işbirlikçi siyasi İslam'ın eseriydi.
İşbirlikçi siyasi İslam, Müslüman görünmesine rağmen Müslüman değildi. Amacı Müslümanların zenginliklerini batının adına sömürerek emperyalizme bekçilik yapmaktı.
Emperyalist savaş, bugün esas olarak Müslüman coğrafyada yoğunlaşmış bulunuyor. Afganistan'a ortaçağ yaşamı dayatılıyor ve kadınlar devre dışı bırakılıyor. Bundan sonra Afganistan’ı kadınsız bir süreç bekliyor. Yani nüfusun yarısı düşünmeyecek, üretmeyecek sadece tüketecek.
Irak’a, Suriye’den Yemen’e ve oradan Afrika'ya uzanan emperyalist savaşlar Müslümanları göçe zorlayarak açlığa terk ediyor.
Neden hep Müslümanlar köle oluyorlar?
Neden bütün Müslüman coğrafyada iç savaşlar var?
Neden bütün Müslüman ülkelerinde demokrasi yok?
Neden bütün Müslüman ülkeleri ortaçağı yaşıyorlar.
Neden, göç nedeniyle yerlerin yurtlarını terk eden Müslümanlar batıya gitmek istiyor?
Bu soruların cevabını, Müslüman halk, kendilerine sormak zorundadır.
Müslüman ülkelerin kurtuluşu “Bağımsızlık benim karakterimdir. Diyen Mustafa Kemal'in o ışıklı yolundadır. Başka da şansları yoktur.
Her Müslüman, Neden? Niçin? Nasıl? Diyerek kendini sorgulamak zorundadır. Yoksa çağ dışı kalarak ölmeye devam edecektir.