Mezopotamya’nın bu kaddim halkı tarihi boyunca gelen giden uygarlıklara “ buyur “ diyerek yer gösterdi ve kendisine değil, hep gelenlerin hizmetine durdu!
Alparslan Anadolu’ya onların sayesinde ayakbastı. Selahaddin’i Eyyübi, Haçlı ordularına karşı koyarken Kürt’ler adına değil, Mezopotamya’nın egemen devletleri adına savaştı ve bu yakın tarihe kadar devam etti!
Yavuz Sultan Selim’in İran şahına karşı zaferinin temelinde yine Kürt’lerin iş birliği yatar!
Çanakkale savaşları ve daha nicelerinde Kürt’leri görürsünüz!
İşte o Kürt’ler şu gün olmuş egemen dört devletin sınırlarında pay edilerek fazla ses çıkarmamak kaydıyla ancak kabul görüyorlar!
Bu dört parçanın en büyük Kürt nüfusu Türkiye’dedir!
Özellikle son kırk yılda Kürt merkezli korkunç travmalar yaşandı!
Bunun içinde on yedi bin faili meçhul var ki hiç bir insani değerle örtüştüremezsiniz!
Bunu kimin, kimlerin yaptığını hepimiz biliriz de biz söyleyince hiç bir karşılığı yoktur!
Ancak o dönemin görevli komutanlarından biri emekli Korgeneral Atilla Kıyat deyince ortaya net bir itiraf çıkar; ne diyor Kıyat: “ o baskı ve cinayetler bir devlet politikasıydı “ diyor!
Bunu duymak bile kan donduruyor! Üstelik bu işte özellikle Kürt’leri kullanmışlardır!
Pkk itirafçıları bunda başrol oynamışlardır!
“ Yeşil “ kod adlı Mahmut Yıldırım’dan tutun, Musa Anter cinayetine kadar, tüm kirli işlerde Kürt’ler kullanılmıştır!
İşte bu kısa özet tablo da bir ülkenin nasıl karanlığa yuvarlandığını anlamamak için tüm akli melekelerini yitirmek lazım!
Tüm bunlara rağmen Kürdün annesi, kayıp olan çocuğu için “ bana sadece çocuğumun katilini gösterin, ben sizi affetmeye hazırım” diyor!
Dahası Kürt’ler “ ayrılalım “ demiyor; “ beraber yaşayalım “ diyor ve bu yaşamı güzelleştirecek adımlar atın diyor!
Bakın, eğer iyi okuyup ve akıllıca değerlendirirseniz HDP’nin son bildirgesinin özü budur ve diyor ki demokratikleşirseniz sorun yoktur!
Biliyorum bu ülkede buna yanaşmak zordur; çünkü Kürt postu üzerinde nemalanandan tutun, kendisine siyasi yaşam alanı bulanlar var ki bunları aşmak öyle kolay değildir. Bu bir örümcek ağıdır ve devletin temelinden, tepesine örülmüştür!
Tayyip Erdoğan “ bu sorunu çözerim “ diye iktidar oldu ve koltuğu sağlama aldıktan sonra bu iş üzerinden bir çeyrek asırı devirdi!
Şimdi de çıkmış “ böyle bir sorun yok ve biz çözdük” diyor!
Sanırım adres olarak TRT şeşi gösteriyor!
Seçimler geldi geliyor!
Bu aralar Kürt Memet yeniden kıymete bindi!
Yine üç-beş nöbetine gönderecekler ve tüm karargâhlar Kürt mahallesine taşınmış durumda! Kimi pamuk, kimi elma şekeri dağıtıyor!
Kendi sorunlarını hep aldatmacayla bir kenara atanlara birileri dışarıdan ağız şapırdatarak bakıyor ve biz birbirimize sarılmayı bir türlü beceremedik!
Kürt aşiret sosyolojisinde barış silahsız sağlanır ve barışa gelen herkes silahını bırakır öyle gelir!
Silah bırakılmamışsa samimiyet yoktur ve bir sonraki cinayet daha beterdir!
*************
DÜNYA BUNLARI YEMİYOR
NATO üyesi olmak, Amerika’ya teslim ve bağımlı olmaktır; eğer mızıkçılık yaparsan şakaya gelmediklerini geçmişteki tecrübelerden bilmeniz lazım!
Menderes iktidara gelirken “ bu ülkeyi küçük Amerika yapacağım” diyerek Patrona mesaj verdi ancak güç zehirlenmesi onu zıvanadan çıkardı ve Amerika bir darbeyle hem ülkenin canına, hem de Menderes’in canına okudu!
Daha sonraları “ komünizm bahanesiyle bu ülkede darbeleri seriye bağladı ve her on yılda bir faşist cuntaların eliyle bu ülkenin genç ve dinamik beyinlerini ezdi geçti!
Şimdi tek adamla yönetiliyoruz ve belli ki devletin hiç bir organı cesaret edip gerçekleri yüzüne söylemiyor!
Kimse çıkıp Amerika’nın blöfe gelmeyeceğini de söylemiyor!
Hem NATO üyesi olacaksın, hem gidip Rusya ile dansa duracaksın!
Söz konusu Rusya ise Amerika kırmızı görmüş boğa gibidir ama dedim ya birileri bizimkine söylemiyor!
Hal böyle olunca Amerika bizim demokrasiden uzaklaştığımızla başlayıp işe girdi bile!
Türkiye’de ulu orta insan döven, kurşun sıkan ve daha nice kanunsuzluktan dolayı hiç ceza almayan Ülkü Ocak’ları teşkilatını “ terör “ yapılanması diye radara aldı!
Bir şey çıkacağından değil ama verilen mesajı iyi okumak lazım!
Gerçi Bahçeli anında okudu ve Amerika’ya demediğini bırakmadı. Bir zamanlar Amerika’ya karşı yürüyen solculara da demediklerini bırakmıyorlardı! Üstelik birde onlara Moskova’nın yolunu göstererek!
Dünya işte!
Değişiyor ve değişirken beraberinde algıları da sürüklüyor ve kimi algılar sabittir; değişmez!
Değişmeyince de Amerika’yı anlamaz, tahlil edemezsiniz!
Çünkü siz oraya bağlı olarak büyüdünüz! Onların emri ile bu ülkede darbeler yapıldı!
Onların emri ile kendi insanınızı kıyıma uğrattınız ve dahası her seferinde bu ülkenin sizin gibi düşünmeyenlerinin tepesine hep balyoz gibi indiniz; insanlara kan kusturdunuz kan!
Şimdi iş değişmiş, sızlanıyorsunuz!
Yok, öyle mızıkçılık yapmak! İmza koyduğunuz her belgenin hesabını sorarlar!
Aynısını AiHM ve diğer belgelere attığınız imzalardan da biliyoruz!
Sonra imzanıza sahip çıkmamak gibi bir huy edinmişsiniz!
İşte artık dünya bunları yutmuyor ve sahip çıkmadığın imzaya anında kalın çizgi çekiyor ve sana “ ya bizimle yaşarsın, ya da bildiğinle, bildiğin gibi” diyerek sana mesaj veriyor ama anlayan kim?
**************
DIŞ GÜÇLER
Okula ilk başladığımızda bize kaddim düşmanlarımızı öğrettiler ve ben o çocuk yaşta her gece rüyamda Rus ve Yunanlı eti çiğniyordum!
Biraz büyüyünce ortaya birde İsrail çıktı ve o yüce dinimizin düşmanıydı; şeytana bir taş atıyorken ona elimize ne gelirse atıyorduk!
Tüm bunların yanında tabi ki bizi seven bir dostumuz vardı; Amerika!
Köy yerinde koyunlarımız, keçilerimiz varken ve süt ganiyken biz Amerikan süt tozu içiyorduk ve tüm dualarımızın sonu Amerika ile bitiyordu!
Hiç unutmam, bizim köyün dibinde geçen petrol boru hattını Amerikalı mühendisler döşüyordu ve ilk kez gördüğüm gres yağını çok kıymetli bir yağmış gibi annemin torbama koyduğu tereyağını atarak yerine bunu almış sac ekmeğine sarmış yemiştim!
Gerisini anlatmaya gerek yok; vücudumda tüy namına bir şey kalmamış hepsi dökülmüştü!
Bu sabah çok değerli dostum Necdet Ankara dan yola çıkmış Vana gidecekken bize uğradı, hem kahvaltı, hem sohbet ediyoruz!
Yengeyi sordum; “ çok iyiyiz ama dış güçler olmazsa” dedi!
Evdeki tüm kavgaların bu dış güçleri yüzünden çıktığını söyledi ve bu dış güçler olmazsa evdeki huzurun tadına varılamayacağını söyledi!
Biliyorum; Necdet çalışkan bir iş insanıdır ve ekmeğini taştan çıkarır!
Dış güçler işte!
Ha bire yengenin kafasına nifak sokuyorlar!
Yan mahalleye gitse bile onun Kanarya adalarına gittiğini ihbar ediyorlar!
Yenge ne bilsin oraya günü birlik gidilip gelinmediğini?
Tabi anında kıyamet kopuyor!
Şimdi yengeye coğrafya dersleri mi versin, okey oynadığı arkadaşları mı şahit göstersin?
Ne yapsa olmaz, olmuyor ve hep dış güçler kazanıyor!