7 Haziran seçimlerine az bir zaman kalırken, toplumun sadece seçim sonuçlarına angaje olması belki de egemen iktidar bloğunun en çok memnun kaldığı bir durumdur. Oysa seçim sonuçları yerine seçime giren siyasal partilerin seçim programı seçim sonuçları kadar önemlidir.
Seçmenin, seçime giren siyasal partilerin seçim beyannamelerini incelemeden, ön kabullerle tercih ettikleri siyasal parti ya da iktidarın kendi sınıfsal çıkarlarını temsil edip etmediğini, kendisinden neyi alıp, kendisine neyi verdiğini anlamadan sandık başına gidip oyunu kullanması sağlıklı ve iradi bir tercih yaptığı anlamına gelmez. Bu durumdan en fazla hoşnut kalacak olanlar da elbette iktidarı elinde bulunduranlar olacaktır. Bunlar; toplumun ortak çıkarları yerine, toplumun bilinçsiz tercihi üzerinden elde ettikleri güçle kendileri ve yakın çevreleri için rant makinesine dönüştürdükleri iktidarın sürekliliğini daha öncelikli görmekteler.
Dolayısıyla sağlıklı ve objektif bir siyasal tercih için seçmenin mutlaka tercihte bulunacağı siyasal partinin programına göz atması yapacağı tercihle ilgili dışarıdan yapılan yönlendirme ve dayatmaların dışında insan olmanın gereği olarak kendi entelektüel zekâsını kullanması en doğru tercihin oluşmasını sağlayacaktır.
Toplumumuzun yarısını oluşturan kadınlar kendileriyle ilgili bir siyasal tercih yapmadan önce toplum içindeki konumlarını, haklarını her türlü insani gelişmişlik standart ve olanaklarını gözden geçirmeleri belki de daha sağlıklı bir siyasal tercih yapmalarını sağlayacaktır. Türkiye Dünya da kadın erkek eşitsizliğinin en ağır yaşandığı ülkelerden birisidir. “Dünya Ekonomik Forumunu’ nun 142 ülke üzerinden yaptığı araştırmaya göre Türkiye kadın erkek eşitliğinde 125. Sırada bulunmaktadır” bu veriler doğrultusunda kadın seçmenler tercihlerini bu gerçeklikten yoksun yaparlarsa insani gelişmişlik endeksindeki sıralamalarını asla değiştiremeyeceklerdir.
Seçime giren dört siyasi partinin programına baktığımızda çağdaş anlamda kadına hem program hem pratik anlamda hak ettiği yeri veren HDP dir. HDP siyasal alanda da kadına en fazla yer veren parti olarak görülmektedir. Seçim yasasında önerdikleri değişiklikle yüzde 50 seçim kotasının genel ve yerel seçimlerin tüm aşamalarında konulması kadın açısından önemli kazanımlar olacaktır.
Emekçiler açısından da 7 Haziran seçimleri yaşamsal önemdedir. Tamamıyla kapitalist ekonomik modele eklemlenmiş bir siyasal iktidarın emekçiler açısından tercih konusu olması en büyük sınıfsal çelişkidir. Çünkü kendi varlıkları emekçilerin yoksulluğu üzerinden yaşam bulmaktadır. Sadece son on yılda emekçilerin uğradığı hak kayıplarını burada ifade etme imkânı yoktur.
Gelir dağılımındaki adaletsiz bölüşüm, kamu kaynaklarıyla yaratılan yeni zengin sınıfın şımarıklığı, Ayyuka çıkmıştır. Yolsuzluk, yoksulluk ve soykırıma dönüşen iş kazalarının tüm yükünü yoksulluk, işsizlik ve kaybettikleri yaşamlarıyla emekçi halk ödemektedirler. Bu nedenle parti programlarına baktığımızda çalışma hayatı ile ilgili yaptığı rasyonel öneriler emeğe en yakın duran parti pozisyonuyla HDP olmaktadır.. Ayrıca modern kapitalist sistemin ve emrindeki iktidarların yaşanmaz hale getirdikleri çevre, ve ekolojik denge konusunda tek tutarlı çizgi ve program HDP ye ait. Farklı kimlik, inanç, tercih ve yaşam tarzına sahip olan toplumsal kesimlerin kendilerini en rahat ifade ettikleri yer HDP olmaktadır. Dolayısıyla seçmen kitlelerinin yapacağı bilinçli ve objektif tercih % 10 gibi haksız barajı yerle bir edecektir.