Davetlerini ikilemeden kabul etmiştim. Cemal, cemale karşılaşmamıştık ama birbirimizi o kadar iyi tanıyorduk ki sanki kırk yıllık bir tanışıklığın samimiyetiydi beni karşılamaları!
Sevgili Abuzer Kiraz, Aziz Durdu ve şiirlerimi o güzel sesi ile okuyan Mehmet Ali Temel!
Abuzer Kiraz son derece naif bir kişilik ve belli ki her işinde titiz, prensipleri olan güzel bir değer...
Köylüm ve güzel insan Ali Budak; baştan sona benimle beraberdi ve kendisine bir Teşekkür borçluyum.
Abuzer Kiraz: Akşamki söyleşi ve imza organizasyonunu tam bir profesyonel gibi yönetti ve moderatörlüğü profesyonelceydi; sıkmayan ve ön açıcı bir moderatörlük!
Beni duygulandıran sürpriz buluşmalar da oldu; kadim dostum profesör Ahmet Özer’le karşılaşmamız bana göre günün sürpriziydi!
Alanında iyi bir sosyolog ve kitaplarını zevkle okuduğum bir dost. Ayrıca beni “ balcı “ bildiğini ve “ bu kadar kitabı ne ara yazdın “ diyerek takılmadan da etmedi!
Zahmet ederek gelen yeni güzel yüz ve dostlar edinmek tabi ki gurur vericiydi! Bu organizasyona emek veren “ Haçovalılar “ derneği yönetimine ve saygıdeğer başkanına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum!
Kırk yıl önce bu şehirde, Mersin’de eğitim Enstitüsünde öğrenciydim!
Kendi halinde bir kent ve tüm sokaklarında sloganlarımızın çınladığı bir yerdi!
Şimdi bakıyorum da o kentten eser yok ve beni üzen tek şey!
Bir sahili vardı ve dalgalar gelip ayağınızın dibinde kendine has hışırtısıyla size “ merhaba “ der, öyle çekilirdi!
Şimdi o sahille, yani denizle gözlerinizin arasına beton bir set çekilmiş ve yüksek binalardan gökyüzünü bağrı aykırı yönlere bölünmüş gibi görüyorsunuz!
Üzülüyorum; sanki biz bu ülkeyi öldürmeye yeminliyiz gibi!
Sahilleri yağmalanmış ve kentlerin varoş kültürüne boyun eğdiği bir çaresizlik!
Neyse;
İyi ki varsınız güzel dostlar; bel ki de ömrünüzde “ iyi dostlar biriktirin“ sözü en çok bana uyuyor ve hep o güzel dostların gül cemali ile çıktığım yolda yürüdüm ve yürümeye devam edeceğim...
Hepinize saygı ve sevgiyle iyi pazarlar.
******************
BENİ TANIDI
Cennet, cehennem dağıtan Nihat Hatipoğlu, “ cehenneme gidecek yirmi beş kişiyi “ açıkladı!
Vala o kadar kaçmama rağmen beni yakaladı!
Saydığı tüm kusurları eksiksiz taşıyorum!
Her şey iyi de; yanıma kimler gelecek diye merak ediyorum!
Az bir huri umudumuz vardı; belliki onu da Cübbeli Ahmet kaptı!
Şimdi Nuri’lere kaldık iyi mi?
Zaten hiç bir mevsim bize uğramaz; direkt başımıza kış yağar!
Geriye kalan yirmi dört kişiyi tanımak istiyorum; şüphelendiklerim var ama kendilerinden duymak daha güzel olacak!
******************
ÖFKE
Konuşurken yüz ifadesinden ürktüm doğrusu!
Aslında ellerindeki son ekmeğin kırıntılarını tüketiyorlardı ve biteceğini bildikleri bir ekmeğin öfkesini yaşıyorlardı!
İki hükümet ortağı dün öfke patlaması yaşadı!
Biri terörist öğrencilere kızgın ateş gibi dalarken, diğeri artık tamı tamına karıştırmış ve sadece konuşsun da ne olursa olsun madundaydı!
Bugüne kadar memleketin anasını ağlatan kebapçıları yeni fark etmiş!
Zaten özellikle Adana kebabı konusunda hep şüpheliydim; acısı iyi ayarlanmazsa her ağza gelmiyordu ve hele basurunuz varsa; yandım çavuş ayran getir!
Sonra bu ortaklıkta küçük, hükümde büyük beyefendi kırk yıldır bu ülkenin en derin sorunundan dolayı kaybettiklerini sıraladı durdu!
Doğruydu, aynen öyleydi ve bu sorun olmasaydı bir emekli olarak ben şimdi on beş bin gayme alacak, kısa donla sahil, sahil gezecektim!
Ama ey bunu söyleyen zat!
Kendimi bildim bileli senin elinde benzin, ağzında ateş püskürüyor!
Bu ülkenin hiç bir iktidarı seni geçip bu sorunu çözmeye cesaret edemiyor!
Şimdi bunları söylüyorsun da aklın başına mı gelmiş; hiç sanmıyorum!
Bundan ders mi çıkarmışsın asla!
Bu ülkenin gariban insanına din, iman, vatan-millet satıp keyfinize bakıyorsunuz!
Harcama yok ve her şey bizim kesemizden!
Sizler geldiğiniz bu dünyanın sefasını çekerken biz hep cefasıyla tebelleş olduk!
Ama buna rağmen bizler hep “ terörist “ sizler vatanseverdiniz!
Haklısınız!
Sizin masallarınıza inandığımız sürece de hep öyle olacak!
Şimdi dört gözle bekliyorum; çay ve makarnayı ne zaman terör listesine alacaksınız diye!
İşte o zaman kıyamet kopar ve kimin midesine makarna, kafasına çay düşmüşse sizin gerçek yüzünüze döndüklerinde anlarsınız elinizde tüketeceğiniz bir kırtik ekmeğin kalmadığını!
Yine de pek emin değilim, umarım öyle olur!