Hiç düşündünüz mü,?
Sabahtan akşama yaşadıklarından ve ülkemizde yaşanılanlardan kaç kişi mutluluk duyuyordur?
Çevrenizde kaç kişinin yüzünde gülümseme var?
Yolda yürürken birbirimize gülümseyerek merhaba diyor muyuz?
Halkın bütününe baktığımızda mutlu bir toplum görebiliyor muyuz?
Gün boyu gittikçe ağırlaşan sorunlarla boğuşan insanlar nasıl mutlu olabilsinler ki…
Her gün çevremizde gördüğümüz, haberlerde izlediğimiz,
Mutluluğu unutan, unutturulan mutsuz ve umutsuz bir toplum ve Halk…
Sokakta iş arayan,
Dükkânını siftahsız kapatan,
Atölyede makineleri sessizleşen,
Pazar yerinde boş file ile gezen,
Kredi kartı ile geleceğine borçlanan emekçi,
Maaşı iki günde biten emekli,
Hastanede bunalan doktor, sağlık çalışanı,
Polis copu, gazı ya da gözaltı baskısı altında
Okuluna sahip çıkan, geleceğinden umutsuz öğrenci,
Can güvenliğini, yaşama hakkını arayan kadın,
Kadına şiddete hayır diyen insan…
Mutlu olabilir mi?
*
Üstüne üstlük,
Bu sorunları çözmekle görevli, sorumlu ve de yetkili olan
En baştaki RTE nin gergin, öfkeli, bağıran halleri,
İktidar hırsı ile karşısındaki herkesi suçlayan, karalayan sözleri,
Aklın alamadığı, gözün göremediği “büyük Türkiye” söylemleri…
Varlıkları RTE’ye bağlı olanların,
Halkın gözünün içine bakarak söyledikleri yalanlar karşısında
Mutlu olabilmek mümkün mü?
Halkın büyük çoğunluğu, çevrenizdeki insanlar mutsuzken mutlu olabilir misiniz?
Kendi adıma mutsuz çoğunluğun bir parçası olduğumu da söylemeliyim.
Bu koşullarda Nazım Hikmet’in dizeleriyle de soralım,
“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin”
*
Hâlbuki mutlu olmak,
İnsanda yaşama sevinci ve heyecanı yaratan bir duygudur.
Bir anlamda insanın yaşam isteği ve direnci kazanmak için sığındığı bir liman.
Ve mutlu olmak, doğumla ölüm arasındaki yaşam yolculuğunda her insanın en doğal hakkıdır.
Mutlu insan “her türlü isteği eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmiş kişi” olarak tanımlanıyor.
İsteklerin karşılanması insanın sadece kendi elinde de değildir.
Birlikte yaşadığı ailesi, çalışma koşulları, arkadaşları,
İçinde bulunduğu toplumda ve ülkede yaşanılanlar,
Toplumu ve Halkı yönetenlerin kararları ve uygulamaları,
İnsanın yaşamını ve mutluluğunu etkiliyor.
*
Aristoteles mutluluğu “iyi yaşamak'” ilkesi üzerinden tanımlamış ve mutluluk ile erdemin aynı anlama gelen iki kavram olduğunu, kişinin ancak erdemli bir yaşam sürerse tam anlamıyla mutlu olabileceğini söylemiş...
Yüzyıllar öncesinde dile getirilen bu gerçeği biz bugün yaşayarak görüyoruz.
Şiddet, kavga, sürekli kin ve nefret söylemleriyle konuşan kişiler, özellikle de yöneticiler,
Çevresine öfke saçarken kendisi mutlu olanlar ve şiddetten beslenenler,
Saçtığı öfkenin ve şiddetin yarattığı etkiyle güçlü olduğunu sanarak mutlu olanlar,
Var olan ve büyük ölçüde kendi yarattığı sorunlarla ve çözüm isteyenlerle kavga edenler,
Sorunların üstünü öfke, baskı ve şiddetle örterek,
Sahip oldukları iktidar gücünü sürdürmekten ve kişisel kazançlarından başka bir amacı ve isteği olmayanlar…
Erdem sahibi olmayan bencil insanlardır ve insanlığa, insanlara, topluma, Halka mutluluk veremezler.
*
Var olan sorunlar karşısında sorunlar duvarına çarpıp çaresiz kalmak yerine,
Sorunları aşmak için düşünen, çözüm arayan ve üreten insanlar mutlu insanlardır.
Özgürlüğünden yoksun bırakıldıkları parmaklıklar arkasında bile…
İnsanlığın ve Halkın mutluluğu için düşünen, üreten, yazan Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Ahmet Arif, Can Yücel, İlhan Selçuk ve daha On’lar cası aydınlarımız…
Cehaletin karanlığında çaresiz, umutsuz ve mutsuz Halkımızı bilginin aydınlığına taşımaya çalışan eğitimciler Mustafa Necati, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç’lar…
Konuşurken, anlatırken, yazarken düşünceleriyle gülümseyen aydınlar Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Türkan Saylan, Uğur Mumcu’lar…
Halkın “iyi yaşaması” ve mutlu olması için yaşamları boyunca mücadele eden erdemli ve mutlu insanlar…
*
Kurduğu Cumhuriyetin 10 yılında,
İşgalin, cehaletin ve sefaletin karanlığından kurtardığı insanlara,
“Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım” diyebilen Mustafa Kemal Atatürk mutlu bir insandı.
Yokluğunun 83 yıl sonrasında da Halk tarafından seviliyor, sahipleniliyor, düşünceleri ve eserleriyle yaşıyor, yaşatılıyor…
*
Mutlu bir şekilde yaşamak istiyorsak bilmeliyiz ki,
Mutlu olmak elimizde, bizlerin elindedir.
Tarlasındaki çiftçi, dükkânındaki esnaf,
Fabrikadaki, atölyedeki, ofisteki işçi, memur,
Evindeki anne, baba, çocuklar,
Yaşamının yorgunluğunu gidermeye çalışan emekli,
Geleceğe hazırlanan öğrenciler, gençler…
Mutlu bir yaşama sahip olmak istiyorsak,
Bizleri, kentlerimizi ve ülkemizi bizler adına yönetecek olanları seçerken,
Kendisinden önce insanın, Halkın, bizlerin yaşamını ve mutluluğunu düşünen,
Halka ve yaşama gülümseyen erdemli temsilciler, yöneticiler seçmek,
Çağdaş bir yaşam biçimimiz olan Demokratik Laik Cumhuriyetimize sahip çıkmak zorundayız.
Mutlu Olmak İnsanın Doğal Hakkıdır ama emek vermek gerekiyor.
Hakkımıza sahip çıkalım ve bu güzel ülkede hep birlikte mutlu yaşayalım.