ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

Peker’in son durağı Birleşik Arap Emirlikleriydi!

Yani bizim can düşmanı ilan ettiğimiz bu emirlik; kimdir, ne yer, ne içer ona bakalım!

              Mutlak monarşiyle yönetilen ve kendilerince partisiz bir demokrasileri olduğu söylenir! Partisiz demokrasi ne menem bir işse onu da işin uzmanları söylesin; ömründe demokrasi denilen bu pembe hayalle bir türlü yüz yüze gelmeyen ben ne bilirim demokrasiyi?

          İşte böyle garip bir demokrasi sahibi olan bu ülke, orta Doğunun Sünni İslam bloğunda bulunur ve işi gücü Amerika ve İsrail destekli Selefi örgütleri beslemek ve orayı, burayı karıştırsınlar diye el altında tutmaktır!

       En büyük düşmanları şii İran ve yönetimi Alevi-Nasuri olan Suriye’dir ve bu konuda İsrail ile kankadırlar!

           Bilmiyorum; ben Tayyip beyin yalancısıyım ve fetö darbe girişimine çok miktarda para yardımında bulunduklarını söyledi be hepimiz gün boyu bunlara küfür edip durduk ve devlet olarak ilişkilerimizi de askıya aldık!

Şimdi anlıyoruz ki bu yine FETÖ cülerin bir oyunu ve biz bu mübareklere iftira atmışız!

Bugün gidin Arap yönetimlerine ve halkına sorun, “ kimden nefret ediyorsunuz “ diye!

          Nasıl ki hiç bir kadın ayrıldığı kocasından haz etmezse, bunlarda Osmanlı’dan dolayı Türkleri sevmez, hatta nefret ederler!

Ya biz?

 Olur mu öyle şey? Araplar ve toprağı bizim için kutsaldır ve onlar her zaman bizim baş tacımızdır! Çünkü bizi kılıç zoruyla Müslüman ettiler ve insan da psikolojik travmadır; celladına ölümüne aşk!

Konuyu nereye kaçırdım yahu?

İşte Peker bunlara nasıl gitti, kim götürdü, çok ayrı mesele!

              Gider gitmez, eski dava arkadaşları ile olan bütün masa başı muhabbet ve işleri bir, bir itiraf etti ki; bunları cehennem de söylesen, cehennem yanar kül olurdu!

              Tabi Birleşik Arap istihbaratı, Cia ve Mossad bu adamı iyice sağmıştır ve kim bilir ellerinde daha ne şantaj malzemesi vardır ve şu saatten sonra Sedat Peker’i Türkiye’ye en ucuz bedelle verirlerse hiç şaşmayın; çünkü herkes aldığını almıştır ve bundan sonrası elin insafına kalmış!

Bu nedenle şeyhin dokuz yıl sonra ülkemize ses vermesi manidardır ve adamda para gani!

Bizim de paraya ihtiyacımız varsa dün düşman bildiğimiz şeyh, bu gün pürü pak evliyadır; kahrolsun HDP!

            Bütçe görüşmelerinde “ on bin doları hangi vekil aldı “ diye hesap sorulan Soylu öyle demişti “ gidip her evden HDP’ ye oy istediniz, oy “ diyerek!

Şimdi FETÖ ye destekten aklanan Şeyhin yerine bir şeyler koymak lazım!

Acaba diyorum; canına okumaya çalıştığı HDP mi finans desteği sağladı!

Öyle ya “ dağa para gönderiyorlar “ diye tüm belediyelerine kayım atanmadı mı?

Sonra incelemelerde böyle bir şeyin izine rastlanmadı!

Peki, ne oldu bu paralara?

Fena yakalandın HDP!

Demek paralar FETÖ’ ye gitti!

Sakın Akit gazetesi ve büyük devlet adamlarımızdan Perinçek duymasın!

            Reis, İzmir’de yeniden galeyana gelip faize direkt dalınca, cebimizdekiler anında buhar oldu ve İzmir esnafı hemen vitrine etiket koydu “ yarım gevrek satışlarımız başlamıştır “ diye!

             Dün Malatya gibi bir yerde oturduğumuz mekânda iki sütlü neskafeye arkadaş, “ ısrarla ben ödeyeyim “ diyerek kasaya yirmi lira uzattı!

           Kasadaki tuşa basıp masa numarasından “ beyefendi kırk dokuz lira “ deyince ikimiz de garsonsun hüzünlü bakışlarında eridik gittik!

        İsim vermeyeyim ama merak edenler gidip Fahri Kayhanda ki bu mekânların birinde iki sütlü neskafe içebilir!

            Aynısını dün bizim Balan kültür derneğinde içtik, bu sefer arkadaşın korkudan eli cebine gitmeyince, ben ödedim ve toplam Altı lira!

Sonuçta “ serbest piyasa “ denilen kim, kimi karanlıkta öperse modeliyle idare ediliyorsun!

Yani örüldüğün kesin de, ah bir öpeni bilsek!

Hani bir de gel buradan öpmek adına!

Şimdilik bu kadar; bu kul, hepinize saygı ve hürmetlerini bildiriyor!

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmüyor!

Oldum olası öpmeye alerjim var da!

*************

BUNLARIN HEPSİ OLDU

 

         Bu ülke Başbakanını astı ve ondan sonra olmayan bir demokrasinin köküne kül döküldü

ki hiç bir zaman yeşermesin diye!

            Daha sonraları şapkayı yedi kez alıp, yedi kez geri dönen Süleyman Demirel uzun süreler Başbakanlık yaptı ve onu yetiştiren derin Amerika kulağına “ sağcılar cinayet işlemez “ diye üfledi ve onun zamanında ülke kan gölüyken, kendileri çıkıp seslice “ bana sağcılar cinayet işliyor dedirtemezsiniz “ dedi ve şapkayı sallayıp, sağcılara “ işe devam “ mesajı verdi!

              Şimdi rahmetli oldu ya; neredeyse demokrasi kahramanı ilan edeceğiz! Tabi balık hafızalı bir ülkede bunlar doğaldır, her ölen şaşının ardından badem gözlü ağıtlar yakmak âdetimizdir!

Ha, bu arada Meclis’te sigara içmek serbestken, ona yaklaşan Vural Önsel adındaki saldırgan kafasında kül tablası kırmıştı! İş anında solculara yıkılmışken, saldırganın sağcı olduğu anlaşıldı ve neden saldırdığını hala kimse bilmez!

            Özal, Başbakan olarak Mesut Yılmaz’ı atamıştı ve o da bir yurt dışı geziden bize kırık bir burunla dönmüştü ve çeşitli spekülasyonlar oldu ama o olayın da üstü örtüldü!

            Neydi bir ülke başbakanının burnunun kırılması ve neden küçük bir burun kanaması olarak geçiştirildi yapanlara, yaptıranlara sormak gerekir!

Şimdi nereye geleceğim?

          Yirmi yıldır tepemizde bir iktidar değil, bir tek kişi var ve Tayyip Erdoğan’ı Ak partiden çekin alın, ortada ne parti, ne iktidar kalır!

Çünkü ülke insanı parti değil, kişiye tapmak gibi bir akla sahip!

        Bu ülkede hiç kimse partilerinin programını bilmez! Bilse ne olacak? İki satır yazıyı bile okumayan bir toplumun işi yok da sayfalarca parti programı okuyacak!

           İşte “ her şeyi düzelteceğim “ diyerek gelen Erdoğan, şu an bocalıyor ve işin içinden nasıl çıkacağını bilmiyor!

Böylesi durumlarda siz Allah’ınızla baş başa ve yalnız kalırsınız!

           Erdoğan da Allah’ın ipine sarılmış ve şimdi bize ayetli masallar anlatıyor ve diyorum ki “ kimse beni dindar sağcıların faizle yaşadığına inandıramaz.!”

            Şimdi çıkıp “peki şu an yaşadığımız faizin ve buhranın sorumlusu kim “ gibi abuk, subuk sorular soracaksınız!

Tabi ki solcular!

            Nasıl ki kıblenin yönünü bilmedikleri halde birçoğu fetö tepişmesinde işinden, ekmeğinden edildi; işte öyle bir şey!

              Şimdi oturun ve şükredin ki elinizde fırından taze çıkmış bir ekonomi kitabı var ve siz son sayfaya gelince dönün etrafınıza bir bakın; kimler duruyor, kimler kaçmış diye!

*************

AKLIMIN MANZARASINI SEVEYİM

 

  Ülkeyi bu güne taşıyanlara kimsenin bir şey dediği yok ve çıkıp kırık plak gibi “ devletimin yanındayım” gibi absürtlüklerle gün dolduruyoruz!

    Bunlara devletin bir tüzel kişilik olduğunu ve belirli sınırlar içinde sen, ben olduğunu; yani bizler olduğunu anlatamazsın!

   Zaten bir yerde aşırı söz tekrarı varsa, o korktuğunuz şeydir ve korkularınızın sonucu da şu an ki durumdur!

    Bu ülkeye “ serbest piyasa ekonomisini “ Nakşibendi tarikatının yeminlisi Turgut Özal getirdi!

     Serbest piyasa” demek, adı üzerinde; ne yaparsan yap, yanına kalan kârdır ve bu ekonomik sistemde,  ahlak hak getire!

      Bu hükümet Özal’ın devamı ve kopmayan zincirin halkasıdır! Zinayı suç olmaktan çıkarmıştır ama düşüncenin anasını ağlatmıştır ve şimdi dünyada gazekici, yazarı en çok cezaevinde olan ülkedir!

      Ne kadar muhalif varsa susturmanın bin bir yolu tepelerinde duruyor!

Yazarken bile kılı kırk yarıyorsun ve yıl iki bin yirmi bir!

       Cebinde yüz doları var diye artışa sevinen bir halkın akıl manzarasını hiç bir şekilde gölgeleyemezsin! O görmediği güneşte aydınlığı yaşadığına inanır ve karnından başka bir şey düşünmediği için de bu gibi durumlarda eve un, yağ, bulgur stoklar! Kendisine göre yarını düşünmektir bu!

       Oysa kendi eliyle yok ettiği yarından hiç haberi yoktur!

        Bu günlere öyle birden gelmedik! Bunun temellerini özellikle kırk yıl önce attık ve bu ülkede Kürdün de, Türk’ün’ de ve daha nicelerinin emeğini üç beş kan baronu uğruna dağa, taşa attık ve kırk yıldır o büyük sorun hala ortada duruyor! Hala günü birlik ölüm çetelelerinden başka tuttuğumuz bir şey yok!

         Şimdi aklının manzarasına bakıp keyif çayı içtiğini sananlar, bu soruna bizim cebimizden kırk yılda bir buçuk trilyon dolar gittiğini nereden bilsinler?

         Bildikleri tek şey, ezberlettirilmiş “ vatan, millet; din, iman “ naraları! Bu da gerek yaşadığımız coğrafya, gerek temelimize atılan  harçtan dolayı aklımızda duran en iyi manzaradır! Dokunsan yanarsın ve manzara görkemini kaybeder!

       Sadece son bir ayda ki döviz hareketiyle torbayı iyice dolduranlar, şimdi bize şükretmeyi salık veriyor! Ediyoruz ve ederken de kurtulamıyoruz; bir de bize biat edeceksin diyorlar!

        Etmişiz; amenna ve sadak! Şimdi bir kurtuluş savaşı verdiğimizi söylüyorlar! Kime, niçin diye soran yok!

        Kimsenin savaşı çıkarandan haberi yok!

Bu savaşı ancak HDP’ nin kapatılması kurtarır ve aklımıza yeni bir manzara koyarız ki, döviz mi yükselmiş, çiftçi mazot mu bulmamış, emeklinin nefesi mi kokuyormuş; hiç umurumuzda değildir!

        Önemli olan bekamızdır! Şimdi gidip bulgurumu, makarnamı da aldım mı; yerim aklımın manzarasını!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.