Bireylerin sağlık alanında kaliteli yaşayabilmesi temel koşuldur. Bu koşulu "Devlet" denilen örgüt sağlar. Sosyal, siyasal, ekonomik, idari, adli ve güvenlik konularında "devlet" yurttaşlarını korur, kollar, alınması gereken önlemleri alır.
Toplumun sağlıklı ve barış içinde birlikte yaşayabilmesi için bir yönetim biçimine gereksinim vardır.
Çağımızda toplumların iyi ve hakça yönetilmesi demokrasi ile olanaklıdır.
Fakat çoğu zaman ve çoğu toplumlarda "yönetim demokratiktir" denilse de demokrasinin işletilmediğini görmekteyiz.
Demokrasinin öğeleri olsa da zaman zaman ya da tamamen işletilmediğine sık sık tanıklık ediyoruz."Siyasi Partiler demokrasinin vazgeçilmez unsurları" olsa da çoğu zaman demokrasiye uygun olmayan fikir ve görüş barındırdıklarını biliyoruz.
Siyasal parti üye, yönetici ve temsilcilerinin, topluma daha çok özgürlük, daha çok huzur, daha çok eşitlik, daha çok barış, daha çok mutluluk sağlayacak siyasetler üretmek yerine, toplumu daha çok ayrıştıran, daha çok yoksul bırakan, daha çok baskı altında tutan sahte siyasetler üretmektedirler.
İktidar olan bir siyasi parti, doğru sosyal, siyasal ve ekonomik politikalar uygulayamadığı veya sistemden rahatsız olduğu için yurttaşların sevgisinden uzak kaldığı zaman, diğer siyasi partiler kalıcı ve inandırıcı politikalar üretmek yerine, istismara müsait halkın zaafından yararlanırlar.
Tıpkı yaşlılıktan dolayı herkesin yaşadığı hastalıklar için "merdiven altı"ndan üretilen ilaçlar gibi.
Prostat, 45- 50 yaş üstü erkeklerin belalısıdır. Bunu istismar eden bir takım açıkgözler, yığınla "merdiven altı " ilaç üretmektedirler. Hastalıktan "gına gelen" , ameliyatı göze alamayan vatandaş hiç işe yaramayan ilaca para vermektedir.
Bel, diz ve bacak ağrıları gibi yaşlanmaktan ötürü olan hastalıklar için de aynı yöntem geçerlidir.
Siyasi Partiler de iktidarların kötü yönetimlerinden dolayı nefret noktasına gelen halk için doğru siyaset üretmek yerine, sadece oy için, oy almak için "merdiven altı" ilaç üretenler gibi, hiç bir işe yaramayan "merdiven altı siyaset" üretiyorlar.
Üretilen bu tür siyasetler, topluma özgürlük, barış ve bolluk sağlamaz esenliğe de çıkartamaz.
Bir süre önce Milliyet Gazetesi Ankara temsilcisi Didem Özel Tümer'e bir röportaj veren Duayen siyasetçi, Murat Karayalçın her zaman olduğu gibi bilgeliğini yine yansıtmıştı.
Konu son günlerde tartışılan "helallik" ve tadı kaçırılan ittifak.
Karayalçın, her iki konuya da farklı boyut kazandırmaktadır. Helallik için Karayalçın şunları söylüyor. ."Helalleşmenin bizim kültürümüzde çok önemli yeri vardır. Bir ayrılıkta veya ebedi ayrılıkta kullandığımız bir sözcüktür.. Helalleşmeyi severiz. Ama ben solcuyum. Sosyal demokratım. Biz özeleştiri yaparız."
Gerçekten çok doğru bir yaklaşım.
Demokratlar, devrimciler, çağdaş olanlar yaptıkları hatadan dolayı özeleştiri verirler, özür dilerler.
Helallik istemek Suni İslam'ın jargonudur.
Karayalçın, kolektif karar süreçlerinin işletilmesinden yanı olduğunu vurgulamaktadır.
"Doğru yöntem, karar süreçlerinin işletilmesi açısından konuların önceden tartışılmasını sağlamak iyi olur diye düşünüyorum" diyor Karayalçın.
İttifaklar konusuna da Karayalçın çok filozofça yaklaşmaktadır. tek Adam "Siyasal Sistemi"ne karşı sadece demokrasiyi özümsemiş siyasi partiler değil, geniş toplum kesimlerinin de katılımını önermektedir. "Tıpkı 2006 yılında İtalyanların yaptığı gibi" diyor.
İtalya'da, Romano Prodi öncülünde 18 siyasal parti bir araya gelerek seçim kazanmışlardı.
Bir metin üzerinde anlaşarak bir ittifak kurulmalıdır. Bu ittifakın vazgeçilmezi Anayasamızın ilk üç maddesidir. Anayasanın İlk üç maddesini kabul eden tüm partilere ittifak kapısı açık tutulmalıdır" diyor Sayın Murat Karayalçın.
Bunlar yeni yaklaşımlardır.
Demokratik barış ve eşitliğini yeni yollarıdır.
Tek kafadan, tek ağızdan kurtulmanın en iyi yollarından belki de en üstün yollarından biri "Koalisyon"dur. Çünkü koalisyonda çok partiler gerekli şart ve zamanlarda bir program metni üzerinde anlaşarak ülkeyi yönetirler.
En etkili denetim mekanizması barındırırlar.
Diğer yanda da partiler kendi siyasal görüşlerini korumuş olurlar.
Diktatörlük, tek adamlık, despotluk düşüncesini taşıyanlar Koalisyonu sevmezler ama.
"Merdiven altı siyaset"ini çok severler."