Vicdan ve ahlak denilen olgulardan nasiplenmiş olanlar için yürekleri sızlatan manzaralar yaşanıyor bu ülkede… Orta yaşın üzerindeki vatandaş ağlayarak yoksulluğunu ve çaresizliğini ifade etmeye çalışıyordu.
İş aramak için gittiği fabrikadan umutsuzca ayrılırken fabrika önünde atık ekmeklerin konulduğu sepetten, kapıdaki görevliden izin alarak tavuklarıma götürebilir miyim diyerek getirdiği ekmek kırıntılarını evde eşiyle birlikte oturup yemek zorunda kaldığını, açlıklarını böylelikle gidermeye çalıştıklarını hıçkırıklarla anlatmaya çalışıyordu.
Bir başka manzara hemen günün her saatinde sokak aralarında veya süper marketlerin önündeki çöp konteynırlarından yiyecek kırıntılarını bulmaya çalışan insan manzaralarıyla karşılaşmak sıradan bir hal almış bulunuyor.
Semt fırınlarına gidip ekmek alanlarımız bilirler. Daha önceleri hiç olmayan, ancak dünyada kıskanılan ülke mertebesine yükseldikten sonra fırın duvarına asılı bulunan elektronik ekmek askısına gözleriniz ilişmiştir mutlaka.
Önceleri merakla baktığınız daha sonraları pek te önemsemediğiniz bu panolarda gözlerinizi kaçınamayacağınız rakamlar görürsünüz birden çoklu sayıya kadar görmek mümkün 1. 2.3.4….7. 10. 50. Gibi sayılarla karşılaşırsınız işte bu sayıların her biri bir ekmeği ifade ediyor.
Gönüllü vatandaşların sofralarından kısarak bağışladıkları her bir ekmek duvardaki panoya rakam olarak yansımakta ve bu rakamlar daha sonra ekmek alamayacak kadar yoksullaşmış insanlara onurları incitmeyecek şekilde fırıncılar tarafından ekmek olarak verilmektedir. Fırına her gidişimde bu pano dikkatimi ve ilgimi çekmekte empati duygularımı uyarmaktadır.
En son uğradığımda duvardaki askıda “0” yazıyordu yani yoksula verilecek ekmek yoktu o an için… Panodaki sayının 0 olmaması için ekmeğinizi paylaşmaktan başka çareniz olmadığı bilinci ve inancıdaysanız insansınız demektir.
İfade etmeye çalıştığım duyguları duygusallıkla nitelemeye çalışmak isteyenler olacaktır belki. Dolayısıyla bu nitelemenin mevcut şartlarda pek insani olmadığını peşinen söyleyeyim çünkü insanlar gerçekten aç, gerçekten yoksul ve perişan vaziyette…
Bu sefil durumu karnı tok olanlara anlatmak zor, miyarlarca liralık arabalara binip saraylarda, rezidanslarda keyif çatanlar anlamaz, dolar spekülasyonuyla her gün milyarlarca lira biriktirenlerin aklına bile gelmez, birden çok maaşla refah içinde yüzenlerin yanından geçmez, bu politikaları dâhiyane bir yetenek olarak görüp üzerinden devşirdikleri iktidar nimetlerini kendileri için Allahın bir lütfü olarak gören kudretlilerin umurunda olmaz, hazine garantili kamu ihalelerini alanların aklından geçmez.
Yaşanan tüm olumsuzlukların, yoksullukların, çaresizliklerin, adaletsizliklerin tek sorumlusu olarak bu işin saltanatını, safahatını yaşayanlar olduğunu söyleyecek değilim.
Bu gün müthiş ve derin bir yoksulluğun pençesine düşmüş bu işin sefaletini yaşayanlarda yaşatanlar kadar sorumludurlar. Çünkü yakılan ateşe odun taşıma günahından arınacak kadar masum değiller.