Yirmi yıldır doksan milyon insanı,
Vatan,
Millet,
Bayrak,
Sancak,
Kuran,
Ayet,
Sure,
Kul hakkı
Ömer'in Adaleti,
Muhammet'in kerameti palavraları,
Ezan susmaz
Bayrak inmez safsatalarıyla avuttular.
Ama işe yaramadı.
Çağdışı lakırdılarla ülkelerin yönetilemeyeceğini bilmek lazım.
Her sorunun, cahiliye dönemi yöntem ve açıklamalarla çözülebileceğine inanmak cahil toplumlarda olur.
Okul yerine cami yapmak,
Fen yerine dini kurallar uygulamak kabile devletlerinde belki olanaklıdır.
Bir asırdır, laik, demokratik ve adil bir düzen kurmak için ödenen bedeller heba edildi. Bu akıl almaz bir iştir.
Şimdi hem siyasi, hem sosyal hem de mali krizle karşı karşıyayız.
"onların doları varsa bizim de imanımız var" diyenler, imanı işleterek doları "tepe taklak" ettirsin, işi düzlüğe çıkarsınlar.
"Hoca efendi" günde beş yerine, otuz beş defa ezan çağırsa doların hızını kesemiyorsa, "cahiliye dönemi" nin yöntemlerine inanmamak lazımdır.
En gerçek olan fendir bilimdir.
En gerçek olan çağdaşlıktır.
En gerçek olan geriye dönük değil, ileriye yönelirliktir.
Hz. kim ne demiş ise kendi yaşadığı dönem için söylemiştir.
O söylenilenler kendi dönemlerine belki yanıt sayılabilir ama yaşadığımız "Uzay Çağı" ile bağdaşmaz.
Bütün hacılara, hocalara, tarikat şeflerine, Tanrıya mümin listesi gönderenlere meydan okuyorum.
Şu Türkiye ekonomisini; okuyarak, üfleyerek düzeltin ben de size inanayım sakallı palavracılar