İki bin yirmi bir yılı her yönüyle kaotik bir yıl oldu. Demokrasi, Hukuk, İnsan Hakları, ekonomi, siyaset, dış politika açısından nereden bakarsanız bakın ülke ve insanlık değerleri açısından hiçbir kazanım getirmediği gibi var olan değer kırıntılarını da silip götürdü.
Kuşkusuz doğal felaketler dahil olmak üzere yaşanan yıkım ve huzursuzlukların nedeni, kötü politikaları uygulayıp var olan kaynakları insanın mutluluğu için doğru kullanmayıp gerekli önlemleri almayan yönetici sınıfıdır.
Pandemi belası bir önceki yılda olduğu gibi 2021 yılında da yıkıcı ve sarsıcı etkisini artırarak sürdürdü. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de ölüm ve acıya yol açmaya devam etti.
Demokrasi ve insan hakları alanında sınırsız ihlal ve saldırılar gerçekleşti, ayrıştırıcı dil ve düşmanlaştırıcı politikalar iktidarın temel yaklaşımı haline geldi,
Öteki olan her kes düşman ve “terörist” muamelesine tabi tutuldu Kürt ve Kürt kurumlarına yönelik saldırılar rayından çıktı İzmir HDP binasına giren bir saldırgan Deniz POYRAZ adında genç ve masum bir kızı katl etti, yıl içinde olduğu gibi yılsonuna kadar saldırılar hız kesmedi. En son HDP Bahçelievler binasına yönelik bıçaklı silahlı saldırıyla yılın sonuna gelindi.
Basın ve düşünce özgürlüğüne yönelik saldırılar durmak bilmedi. Muhalif TV ve basın organlarına yönelik ağır para cezaları, yaptırım ve soruşturmalar devam etti, birçok gazeteci gözaltına alınıp tutuklandı veya yurt dışına kaçmak zorunda kaldı. Hak arama, basın açıklaması, demokratik gösteri ve yürüyüş gibi haklar tamamen ortadan kaldırıldı.
Kadına yönelik şiddet ve katliam bütün hızıyla devam etti neredeyse her gün bir kadın öldürüldü.
Konya’da Kürd ailenin yedi nüfusu ırkçı bir saldırı sonucunda katl edildi.
İstanbul Kadıköyde elleri arkadan kelepçeli sinema emekçisi bir genç kafasından vurularak öldürüldü. Aynı günlerde Garibe Gezer adında hükümlü bir kadın ceza evinde gördüğü ağır fiziki ve psikolojik işkence nedeniyle yaşamına son verdiği iddia edildi
Ülkenin geleceğiyle ilgili iyimserliğini yitiren, kaygı duyan on binlerce nitelikli iş gücü sahibi insan yurt dışına çıkmaya devam etti
HDP li belediye yönetimlerinin Kayyuma devir edilmesi ardından, İstanbul Büyük Şehir belediyesine alınan personel hakkında “terörle” İltisak ve İrtibat ilişkilenmesi üzerinden İBB ve başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında soruşturma başlatıldı.
Dış ve iç askeri güvenlik operasyonları aralıksız devam etti bu operasyonlarda çok sayıda insan yaşamını kaybetti.
Yetersiz önlemler nedeniyle yaşanan orman yangınları ve sel felaketlerinde doğanın tahrip olmasıyla birlikte çok sayıda insan hayatını kaybetti.
Mafya lideri Sedat Peker’in yıla damgasını vuran ifşaatları ülkede siyaset mafya sermaye üçgeninde yaşanan kirli ilişkiler, kara para aklama uyuşturucu ticareti ve cinayetleri Susurlukta olduğu gibi bir kez daha açığa çıktı.
Yılın sonuna doğru bir çok siyasi cinayet kaçırma ve Kürt iş adamlarının öldürülmesi olayına karıştığı iddia edilen Susurluk davası hükümlüsü Ziya Bandırmalı oğlu Kadıköy’de lüks bir lokantada yaşanan mafya çatışmasında emekli b ir polis memuruyla birlikte öldürüldü.
Bütün yıl derin yoksullaşmaya yol açan ekonomik kriz enflasyon işsizlik, yılsonunda siyasal spekülatif yönlendirmeyle adeta bir vurguna dönüştürüldü.
Döviz faiz ikilemi üzerinden merkez bankası ve para politikasına yapılan müdahaleler sonucunda küçük bir sermaye gurubuna astronomik oranda kaynak transferi yapılırken küçük mevduat sahibi ve üç beş kuruş parasını enflasyona karşı kuruma refleksiyle az miktarda döviz alan vatandaş her şeyini kaybetti.
Yaşanan ekonomik kriz hakkında yorum ve değerlendirme yapan bir çok ekonomist, akademisyen ve gazeteci kakında soruşturma başlatıldı.
Tüm yaşananları bu sayfaya sığdırmak mümkün değil, dolayısıyla yeni yılın başta temel hak ve özgürlükler alanında olmak üzere hepimiz için daha yaşanılır ve iç açıcı bir yıl olması dileğiyle…