Yarın 2021 bitiyor! 2022’de ‘oh!’ diyebilecek miyiz, bilemiyorum. Covid-19 tüm dünyada ölüm korkusunu yeniden insanların gündemine getirdi.
Ekonomisi ve demokrasisi güçlü ülkeler pandemiyi yenmekle kalmadı; aşı ve tedavi yöntemlerinde getirdikleri yeniliklerle ekonomilerini daha da güçlendirdiler.
Bizim gibi kötü yönetilen ve demokrasisi askıya alınmış, her şeyini tek adama bağlamış ülkeler ise uçurumun eşiğine geldiler…
***
AKP iktidarı ülkeyi o kadar kötü yönetti ki; 2021 yılı ocak ayından aralık ayının son gününe kadar, Türkiye Cumhuriyeti’nin yurttaşları hayatlarının belki de en zor günlerini yaşadılar.
Öyle anlar geldi ki, öfke, hayâl kırıklığı, umutsuzluk ve hayat pahalılığı sonrası giderek fakirleşen ve açlıkla karşı karşıya gelen çaresiz insanlar, gelecek korkusuyla kasılıp kaldılar.
İşsiz kalan, aşağılanan, ayrıştırılan gençler, ilk kez bu kadar yoğunlukla, ülkelerini terk etme noktasına geldiler. Koltuk ve saraylarda yaşama kompleksi uğruna toplumu kimliklerine ve yandaşlıklarına göre böldüler.
Kürtler, Aleviler, devrimciler, Kemalistler, Araplar, Lazlar, emekçiler vb.leri, yani her şeyleriyle farklı olan insanları bölmeye çalıştılar!
AKP öncelikle yurttaşların can ve mal güvenliğini yok etti, ardından ekonomiyi çökertti, devletin bir mafya anlayışıyla yönetildiği ortaya çıktı, Sedat Peker’in ifşaatıyla ülkenin en üst düzeyindeki yönetici çocuklarından, en alt düzeydeki AKP’lisine varıncaya kadar, uyuşturucu trafiğinin içinde olduğunu öğrendik...
Öyle ki; “Kimi kaçırmış, kimi kaçırılmasına yardımcı olmuş, kimi makamında, kimi otomobilinde pudra şekeri (!) niyetine burnuna çekmiş, limanlarda gümrüklerde yakalanan uyuşturucunun tonajı, hesabı çok ama sahibi yok…” AKP’li milletvekillerinin ilişkide bulundukları yabancı uyruklu kadınların ölümlerinin failleri bulunmak şöyle dursun, en ufak bir araştırma dahi yapılmadı.
Sedat Peker, “gazeteci Kutlu Adalı’ yı kimlerin öldürdüğünü, SADAT’ ın Suriye’deki terör örgütlerine silah gönderdiğini, karşılığında Suriye’den çalınan petrolün, “Sarayın İdari ve Mali İşler” bölümü tarafından pazarlandığını, devletin elindeki silahların bir iç kargaşa yaratmak adına AKP’li gençlere dağıtıldığını, kara para aklayanların, AKP’li bakan, hâkim, savcı ve bürokratlara “maddi ve manevi” çeşitli ikramlarda bulunarak hoşça vakit geçirmelerini sağladıklarını açıkladı!
Peker, “İktidar partisinin mafya ile birlikte hareket ettiğini, birlikteliğin sonucunda “Türkiye’nin kara para aklayan bir ülke haline dönüştüğünü” ifşa etti. Nitekim Uluslararası kurullar, Türkiye’yi “kara para aklayan” ülkeler arasına koyarak “gri listeye” aldı!
Öyle açıklamalar yapıldı ki, “Bir zamanlar devletin en önemli kademelerinde görev yapanların şimdi iktidar işbirlikçisi oldukları ve marinalara, otellere ve fabrikalara çöktüklerini” toplum öğrendi.
Siyasetçi, mafya ilişkisi öyle bir noktaya geldi ki; AKP koltuğunu korumak için yurttaşlar üzerinde mafyanın korku salmasını istedi. Sindirme ve korkutma işleminde başarılı olan çete reislerini devletin polisiyle korudu!
***
AKP’li İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Sedat Peker’den ayda 10 bin dolar para alan siyasetçi var “dedi. Ancak bugüne kadar adını açıklamadı.
Gizledi, suç işledi. Ancak Sedat Peker’in verdiği cevap ise AKP’nin gerçek yüzünü gösterdi. Peker, “Sadece 10 bin dolar değil, arabalarına bavullar dolusu paralar koydum" diyerek, AKP’nin siyasi etik ve ahlak dışı ilişkisini ifşa etti. Bugüne kadar yargı harekete geçmedi. Vahim olan da bu!
***
Erdoğan, ABD Devlet Başkanı Biden’la “devlet adabına aykırı olarak tutanak tutmadan gizli görüşmeler yaptı” ve bu görüşmeler sonrasında kime ne sözler verildi, hangi değerimiz peşkeş çekildi bilmiyoruz… Ama yüz binlerce Afganlının, sığınmacı olarak Türkiye’ye getirildiğini biliyoruz.
Benzeri gizli görüşmelerin Katar, BAE ve diğer ülkelerle yapıldığı iddiaları var. Tank Palet fabrikasından sonra, ASELSAN, ROKETSAN, HAVELSAN gibi değerlerimizin de birilerine peşkeş çekileceğini duyuyoruz.
***
Sevgili okurlar:
Ülkenin tüm değerlerinin, malının, mülkünün, ormanının, kıyısının, gölünün, suyunun içinde bulunduğu ve asla hiç kimseyle paylaşılmaması gereken Türkiye Varlık Fonu’na Katar’ın ortak olduğu, yetmezmiş gibi şimdi de BAE’nin ortak olacağı iddiaları var. Bu şu demek: “Ülke parselleniyor ve birilerine veriliyor!
***
Pandemi bahane edildi, sosyal devlet koruması gereken yurttaşlarından “IBAN’ la” para istendi, bu durumda 4,5 milyon insan işsiz kaldı. Köylü üretmekten vazgeçti. Açlık kapıda!
Akıllara uymayan bir uygulama yapıldı. Orman yangınlarını söndürmek özelleştirildi, son 20 yılda yanan toplam orman alanı kadar, orman bir buçuk ayda yandı.
Rant için dere yataklarına binalar yapıldı. Selde insanlar öldü, “bu işin fıtratında var” dediler. Açım, diyene “yalancı”, işsizim, diyene “tembel” dediler.
“Nas " diyerek din tacirliği yaptılar, böylelikle Anayasa’yı çiğnediler. Uyguladıkları yöntemle politika faizini düşürdüler, enflasyonu yükselttiler, Türk Lirası’na değer kaybettirdiler, yurttaş zam altında inledi.
Yetmişli yılların DÇM modelini kurtarıcı gibi uygulayıp, MB’dan yedi milyar dolar yandaşlara para aktardılar. Sonra da pişkince, "Küçük yatırımcı çarpıldı" dediler… Kısaca 2021 yangınlar, seller, insan kayıpları, yalanlar, dolanlar ve AKP’nin yönetim felaketiyle geçti...
Yargının taraflı ve bağımlı olması nedeniyle, yurttaşların düşünce ve ifade özgürlüğü, laik, demokratik sosyal devlet talebi, yani yaşam hakkı, can ve mal güvenliği ortadan kalktı. Maalesef aynı haklara sahip eşit yurttaş olmaktan çıkarıldık! Kurtuluşumuz; demokratik seçim, umudumuz 2022!
Yeni yılınızı bu düşüncelerle kutluyorum…