Yeni yıla girerken hemen herkesin temennileri; Savaşların olmadığı, çocukların, kadınların ölmediği bir orta doğu temenni etmiştik.
Maalesef sosyal medya sayfalarına içler acısı bir düştü.
İran'ın Belarus Köyünde bir insanlık dramı yaşandı.
Bir Anne 8- 9 yaşlarında iki çocuğu ile ülkemize kaçak girmeye çalışırken, Anne donarak ölmüştü.
Afganlı anne, çoraplarını çıkarmış çocukların ellerine eldiven yapmıştı.
Anne kendi ayaklarına poşet geçirmiş.
Çocukları ölmesin diye kendisini feda etmişti.
Anne ölü bulundu.
Çocuklar donmak üzereyken köylüler tarafından kurtarılmıştır.
Bu insanlık dramı ile ilgili, Van Valisi bir açıklama yaptı.
'' Bu olay ülkemizin sınırları dışında yaşanmış '' denildi.
21. yüzyılda bu insanlık dramının nerede yaşanmış olmasının hiç önemi yoktur.
Sınırı geçmiş olsalardı. bizim toprakların içinde yaşanmış olurdu.
Bunun gibi bir çok olay yaşandı.
Dünyayı şoke eden, Aylan bebek olayı bunlardan biridir.
Aylan bebek gibi bir çok bebek anneleri ile birlikte egenin soğuk sularında kayboldular.
Yazın güneşlenmek için, soğuk viskilerin içildiği sahillere bebek cesetleri vuruyor.
Ülkemizin diğer ucunda, anneler, çocukları ile birlikte soğuktan ölüyor.
Bu kader değildir.
Tanrının sınanması da hiç değildir.
Kapitalizmin, Emperyalizmin orta doğuyu ve Müslüman ülkeleri sömürmenin sonucudur.
Ortadoğu'daki Müslüman liderlerin şeriat kanunlarını insanlara dayatmasının sonucudur.
ABD ve Rusya yıllarca, Afganistan'a özgürlük getireceğiz diye sömürge olarak kullandılar.
Yer üstü ve yer altı madenlerini sömürdüler hiç bir şey kalmadı.
Afganistan’ı gerici Taliban canilerine bıraktılar.
Afganistan halkının caniler ile baş başa bıraktılar.
Şeriat yasaları sadece kadınlar ve çocuklar için uygulanıyor.
Bu gerici liderlerin hepsi, Emperyalistlerin uşağıdır.
Afgan zulmünde kaçan insanların halini hepimiz gördük.
Kurtuluşu havalanan uçağın kanatlarına, iniş takımlarına sarılarak metrelerce yükseklikte yere düşen insanların dramını gördük.
Sayın Cumhurbaşkanımızda, Taliban ile görüşüyor.
'' Aramızda çok büyük bir fark yok'' diyor.
Ülkemiz mültecilerin transit ülkesi haline geldi.
Avrupa ülkeler, BM, Kızılhaç gibi ülkeler ve sivil örgütler sadece seyirci kalırlar.
UNICEF gibi çocukları koruma örgütleri seyirci kalıyor.
Sadece kendi çocukları oldumu, ses çıkarıyorlar.
Ortadoğu'nun göbeğinde olan İsrail’de böyle bir durum yoktur.
Ortadoğu'da, diktatör liderler olduğu müddetçe insanlar umutlarını ölümleri pahasına başka ülkelerde ararlar.
Hak ve özgürlükler gerildiği zaman insanlar kendi ülkelerinde kaçmazlar
Ortadoğu'nun en büyük sorunu, liderlerinin dini kendi çıkarları için kullanmasıdır.
Bunun bedelini halk çekiyor.
Bu coğrafya çok büyük acılar çekti.
Tek dileğim artık dünyanın hiçbir yerinde çocuklar ve anneleri ölmesin.
Mültecilik kader olmasın.