Çoğu insan, yaşının ya altında ya da çok çok üstünde zekâ taşıyor. Örneğin; bedeni kırk yaşında olan genç biri, yüz kırk yaşına ayak basmış birinin yaşlanmış zekâsını, yüz kırkına girmiş bir yaşlı da kırk yaşında olan taze bir zekâyı taşıyabiliyor. Böyleleri ile sıkça karşılaşıyoruz..
Okulda başarısız, iş yaşamında başarısız, dostluk kurmakta başarısız, kibar bir beden taşımakta dahi başarısız, sadece nankörlük ve bencillikte başarılı olan biri, göze girip, bir yere tırmanmak için yanlışa "doğru" deme zekâsına sahip olabiliyor.
Bu tür zekâya sahip olanlar ne hikmetse siyasete atılıyorlar.
Oysa siyaset en zor iştir.
Siyaset, birinin zekâsıyla, yaratıcılığıyla, üretkenliğiyle, yaşadığı topluma hizmet etmesi olmalıdır.
Ülkemizde demokrasi adına tüm olanak ve yetkileri elinde tutan lider oligarşisi egemendir.
Bu egemenliğin demokrasi adına kullanılmasının doğru olmadığını söyleyen, bir tek siyasetçiye rastlamak olanaklı değildir.
Akademisyenler, entelektüeller, yazarlar, aydınlar zaman zaman demokrasinin kullanılmasındaki açık sakıncaları ifade ediyorlar.
Demokrasiye ve çağdaş toplumsal bütünlüğe en çok zarar verenler ise, demokrasinin sadece "sandığa oy atmak" olduğunu yararları gereği düşünen sözde siyasetçilerdir.
Demokrasi "sandığa oy atmak" değil, çoğunluğun yönetimi, azınlık haklarının korunması ve sosyal eşitsizliği yok etmek olduğunu bilinçle ve içtenlikle kabul etmektir.
Bir süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Helalleşme çağrısında bulundu.
Çağrının Kılıçdaroğlu tarafından yapılması bir kaç noktadan bana ilginç geldi.
Helalleşme ileri toplumlarda çok kullanılan bir kavram değildir.
Çağımızda da, müspet bilim alanlar tarafından kullanılmıyor,
Sun'i İslam'da çokça kullanılan bir kavramdır.
Hac'a giden "helallik" ister. Sanki hac, dini de olsa bir seyahat değilmiş gibi.
Ölü için helallik istenir.
Helallik bir tür af edilmek ya da af etmektir.
Helalleşme, henüz kimsenin kanıtlayamadığı "öteki dünya"daki iflastan kurtulmak için yapılır.
Sömürücüler, haksızlık edenler, adil olmayanlar yarattıkları cenneti de kapmak için helalleşmeyi önemsiyorlar.
Çağdaş ve ileri toplumlarda "özür" dileyerek ve "özeleştiri" vererek bir haksızlık giderilmek istenir.
Emeği sömürülen bir yoksulun af hakkı kimin güdümündedir?
Hem sömür hem af iste.
Hem katlet hem af iste.
Hem öldür hem "helallik" iste
Devlet yönetiminde, siyasette toplumuna karşı haksızlık eden yönetimler veya siyasetçiler "haydi gelin helalleşelim" demekle kimse affedilemez. Edilmemelidir de.
Çalanın, çarpanın, öldürenin, katliam yapanların, adam kayıranın, adaleti bozanların, varlıklı ve etkin aile, küme, kişi yaratanlarla helalleşme kim adına olacak? Kim, kim için helalleşecek?
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme çağrısı" baştan sonuna kadar yanlıştır.
Türkiye yıllardır sömürülüyor.
Türkiye'de yıllardır inancından, cinsiyetinden veya ideolojisinden ötürü insanlar birbirlerine düşman ediliyor, vuruşturuluyor, katlediliyor.
Türkiye'de büyük bir çoğunluk, küçük bir azınlığa mahkûm ediliyor.
Maraş’ta, Sivas’ta, Çorum'da.
İnsanlar inançları nedeniyle katledildiler.
Kim kimden "helallik" isteyecek.
CHP ve Kılıçdaroğlu, farkına varmış olacaklar ki, işi fazla köpürtmediler.
Bu gün CHP Parti Meclis Üyesi Umut (suz) Akdoğan Cumhuriyet gazetesine, Müzikli, çalgılı, Playbacklı, Akordun nasıl yapılacağını veya yapıldığını, tellerin nasıl gerildiğini ya da gevşediğini içeren abuk sabuk bir yazı yazmış.
Ve
"herkesi mutsuz ve endişeli hale getiren bu yönetim altında gidilecek yol kalmadı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Helalleşme çağrısı" "bu çaresizlik içinde ilaç gibi geldi." diyen ve
Önümüzdeki süreçte bizi temsil edecek olan Umut(suz) Akdoğan, herkesi mutsuz ve endişeli hale getiren bu yönetimle helalleşerek işi bitiriyor.
İyi ki Umut (suz) eczacı değil.
Yanlış ilaç vererek, toplumu zehirleyebilirdi
Ey millet:
Sıkı durun. Umut(suz) "birliğimiz, dirliğimiz, ortak geleceğimiz, hayallerimiz ancak helalleşmiş bir zeminde karşılık bulabilir." demektedir.
Ah çocuk ah.
Bir yere tırmanmak için dilini jilet gibi inceltmeye ne gerek vardı.
Gel senin o yazını alıp, Çorum'da, Maraş'ta, Sivas'ta, Gazi Mahallesinde, babanın, dedenin doğduğu Dersim' de (HOZAT) okuyalım.
Buralarda helalleşmeye
Var mısın?