Bir ülkenin temsilidir; manevi kutsalıdır ve “ devlet” denilen yapının kendine göre anlamlandırılmış sembolüdür!
Tüm devletler bayrakları konusunda hassastır ve ona yapılacak resmî bir hakareti savaş nedeni dahi sayarlar!
Dünyada en çok Amerika ve İsrail bayrakları yakılır ve bu iki devlet, kimin yaktığına bakar; eğer bireysel ve çeşitli suç örgütleri yapıyorsa pek dikkatte almaz ve üzerinde durarak buradan karşı tarafa bir propaganda fırsatı da vermezler!
Ancak arkasında başka hesap varsa bir şekilde
onun üzerine gider, gerekeni de yaparlar!
Bayraklarını kim için yarıya indireceklerini ve kimin naaşına örteceklerini de çok iyi bilirler!
Ya bizde?
Ne kadar kirli insan varsa bayrağı suçlarını gizleme aracı olarak kullanırlar ve her iki sözlerinden biri “ vatan-bayraktır”
Bir ülkeyi sev, ya da sevme ama bayrağına saygı duymak zorundasın! Çünkü o bayrak o ülkenin masum vatandaşlarını da temsil ediyor!
Küçük ve kirli bir azınlık onu çıkarları için kullanıyor diye saygısızlık hakkını elde edemezsin...
Dün çeşitli kirli işlerin içinde olduğu iddiası ile bir cinayete kurban giden kişiye Türkiye ve Kıbrıs bayrakları örtmek manidardır!
Kaldı ki bu kişi suçsuzda olsa üst düzey bir devlet hizmeti olmadığı için yine tabutuna bayrak örtülmez!
Dünyada geldiğimiz hale bakın! Bir ülkeyi bu kadar ucuza düşürmek nasıl bir akıl karıdır?
Dünyada hiç bir ülkenin tanımadığı Kuzey Kıbrıs’ta neler dönüyor?
Bu kadar devasa servetlere bireysel anlamda ulaşmak mümkün mü?
Bu işin önünde, ardında kimler var?
Bir devlette mafya bu kadar serbest el, kol sallayarak gezer mi?
Aslında bu sorunun kodları dün tabuta sarılan bayraklarda gizli!
Bir devleti böylesine bir utanç tablosuna yuvarlamak bu kadar kolay mı?
O çok keskin milliyetçiler bu konuda neden sus, pus?
Ülkenin karnında sancı olan bu hazımsız gaz boşaltılmadığı sürece kimseye rahat yok!
Bunu hangi hukuk, hangi yürekli savcı yapacak; işte bütün mesele bu!
Çünkü bu tür yapılar önce hukukun canına okurlar!
**********
OLMAZ KEMALİM OLMAZ
“Zamları geri almazsa, faturayı ödemem” dedi!
İnanın söylediği andan itibaren zembereği boşalmış saat gibi dönüp duruyorum!
Şirin Payzın konuğuna ricada bulundu ve dedi ki “ beyefendi ne olur gönül koyma Kemal bey önemli bir belge açıklayacak; olur ki sözünüzü keserse..!”
Kemal bey geldi ve hepimizin kanı çekildi “ bu son belgedir ve bu gece hükümet buhar olur” diye!
Neyse o dâhiyane önerisini yapınca az çok tanıdığım Şirin’in yüz ifadesinde ne söylediğini çok iyi anladım ama aramızda kalsın!
Şimdi sen faturayı ödemezsen Tayyip Bey, kahrolur! Hatta yüce kitabımıza çok bağlılığından dolayı, “ komşuda yoksa bizde varsa haramdır” diyerek sarayın bütün ışıklarını söndürür!
Yahu Kemalim benim; etme, tutma senin yüzünden birçok CHP’ li okurum bana kıymasalar da öfkeliler! Fatma Çiloğlu ablam, bundan dolayı gönül koymuştu ve söz vermiştim “ yazmayacağım “ diye!
Gel de yazma; benim tövbem de harabeye kadar ve kaç kez bozdum!
Şimdi diyelim ki Reis çıktı “ tüm zamları geri aldım” dedi!
Ne değişecek?
Boş bir torba var ve o mutlaka dolacak; elektrikle olmazsa başka bir şeyle, yani yine bizim cebimizden dolacak!
Yani torbanın dibi delik ve biz attıkça dolmayacak; zam ve cezalar öyle hale gelecek ki işte ondan sonra ne olur, ben de bilmiyorum?
Çık bize bu delik torbanın dibi önce nasıl dikilir, onu anlat!
Sonrası kolay, en azından oraya attığın görülür ve zamanla işe de yarar!
Ülke mafyanın mezbahasına dönmüş! Ha bire kesik keller taşınıyor ve artık hangimiz nerede bu kasaplara denk geliriz; o da şansa, ya da gelecek sıraya bağlı!
Çık buradan gir ve ortalığı salla!
Faturaları ödemeyecekmiş!
Tey mala mıne!
**************
Ülkemin güzel insanları..!
Bu karda, kışta çıkmış “ zamlar geri alınsın” diyorsunuz!
Almazlar, alamazlar; dün bir çok ilde “ zamlar geri alınsın” dediniz, aynı gece benzine ve motorine oklalı bir zam daha geldi!
Kime “ geri alın “ diyorsunuz?
Yani onlar alsalar bile Vallahi benim gönlüm razı değil!
Bu ülkede görülmüş şey değildir; öyle aranan hakkı almak!
Çünkü hak yemek üzerine kurulmuş bir düzen ve bu düzen de ne kadar hak yersen o kadar itibar sahibi olursun anladın mı?
Ödenmesi gereken dış borçlar var, bunu domates, biber satarak mı ödeyeceksin?
O halde en kolay yol bu ve buna gönül koymayan bir halk çoğunluğu varken, sana ne oluyor benim Memet kardeşim?
Bugün Malatya sokaklarında kamyon kasasında üç kilo limon beş liraya kapanın elinde kalıyordu!
Malatya’da limon yetişmediğine göre bu bedava limon nerden geldi!
Muhtemelen ilaçtan dolayı veto yedi ve yüz geri olunca ihracatçı çöpe döktü, uyanıklar toplayıp getirdiler ve satıyorlar; başka izahı mümkün değil!
Olsun, bize uyar ve bizim midemize zehir döksen bile sindirip atmaya müsaittir!
Yani yurdumun güzellikten başı dönen kardeşim; senin bu izahsız akıl ölçülerine hiç bir şeyi sığdırmamak, benim pes ettiğim noktadır!
Öyle bir zamanki mertlik bozulalı yıllar oldu!
Evine gelen elektrik faturasından çıldıran polis, sen sokakta bağırınca, coplamasa bile seni alıp savcıların önüne atıyor!
Gençken polislerle bir dalaşmam olmuştu; üç dört tanesi birden girişmişlerdi; “ elinizdeki silaha, copa mı güveniyorsunuz” dedim ve içlerinde amir durumda olan copu ve tabancayı bir kenara atarak, diğerlerine de “ çekilin” diyerek vaziyet aldı ve biz tam on dakika her şey dâhil bir birimize daldık!
Hayatımın en çok dayak attığım ve dayak yediğim maçıydı! Sonunda bana sarıldı ve üstelik sol elimi kaldırarak “ sen kazandın kardeş” diyerek takım takla vatlarını topladı gitti!
Şimdi nerede o günler?
Mertlik bozulmuş, hele her adım başı kamera, selam versen mukavemetten içerdesin!
İşte böyle!
Bu zamlar arpa kılçığı gibidir; ağzını açtıkça boğazına kaçar, oradan mideye; son çıkacağı yere kadar yırta, yırta yol alır ve yandığınızla kalırsınız!
Bence köylere doğru yol alın..!
