Emperyalistlerin acımasızca başlattığı Rusya-Ukrayna savaşı 12. gününü doldurdu.
Bu durumda bize düşen; “Ukrayna’yı işgal etme haksızlığını gösteren Ruslarla, ülkelerini canı pahasına korumak isteyen Ukraynalıların tarafında olma tercihini bırakarak, bu savaşın insanlık adına bir katliam olduğunu yüksek sesle haykırmaktır!
Bu “rant savaşına” karşı çıkılmalı ve hemen bitmesi için var gücümüzle çaba göstermeliyiz.
Uzatmadan söyleyelim; "Ülkelerin yağmalanması, insanlarının emeğinin sömürülmesi!" Yani çıkar. Yani yayılmacılık. Yani dünyaya hükmetme! Yani; "Azgın azınlığının dünya insanlarını soyma hırsına!” dur demeliyiz!
***
Çünkü vahşi çıkarlar uğruna çocuklar ve kadınlar acımasızca ve haksızca ölüyor! Kentler yok oluyor! Aileler parçalanıyor! Analar ağlıyor! Doğa katlediliyor!
İnsanlığın geleceği kayboluyor! Şu iyi bilmelidir ki, dünya ve yaşam, savaşı çıkaran ve gerekirse nükleer silah da kullanırız diyen “psikopat siyasilerin” umurlarında bile değil!
Bu nedenle yerimizi ve yönümüzü barıştan yana belirlemeliyiz!
***
Tiksindirici savaşın acı veren görüntülerine bakın; “niçin öldürüleceklerini bilmeyen çocukların kaçış sırasında ellerinden bırakmadıkları köpeklerini ve çantalarındaki kedilerini görürsünüz!”
Kadınların kucaklarında taşıdıkları yavrularıyla, yanı başında düşen arkadaşlarına yardım edişlerindeki özveriyi fark edersiniz! Yani “Kendi canı kadar bir başka canlıyı koruma telaşları, insanlığın en büyük erdemidir!”
Savaşları durduracak ve barışı sağlayacak bu insanlık onuru olacaktır…
***
Bugün "Dünya Emekçi Kadınlar Günü"…
Kadınlar sayesinde iktidar olan AKP, daha ilk günlerinde pervasızca “kadın ve erkek eşit değildir” demişti. Her konuda yaptığı gibi bugün de pişkince "kadınlar konusunda hamasi nutuklar" atacak!
***
Kadın haklarına inanmayan bir iktidarın izlediği ikircikli politika Türkiye’nin, “Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’nda 136 ülke arasında 125. sıraya gelmesine neden oldu!
Sıralamada Türkiye’den hemen sonrasında Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkelerin olması da bizi utanılacak duruma soktu!
Atatürk Türkiye’sinin geldiği vahim durum maalesef bu!
***
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan Diyanet Başkanı ile AKP’nin koalisyon ortakları olan tarikat ve cemaatlerin talebi üzerine, kadının can ve mal güvencesi olan sözleşme ortadan kalktı!
Bu karar karşısında kadın örgütlerinin gösterdiği tepkiye bir şiddet de devleti kullanan iktidardan geldi!
***
Kadınlar haklılar!
Çünkü sözleşmenin iptaliyle “Kadının kimliğini tanımaktan” daha tehlikeli bir döneme girildi.
İktidarın erkek yanlısı olması, kadına yapılan şiddet ve öldürme suçlarını arttırdı…
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun açıkladığı verilere göre; Türkiye’de erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısı son 11 yılda 5 kat artmış!
Ayrıca; CHP Milletvekili Tekin Bingöl’ün, “Şiddet Nereden Çıktı?" raporunda, "AKP iktidarı döneminde en az 7 bin 600 kadının öldürüldüğü ve şüpheli kadın ölümlerinin her yıl arttığı" açıklanıyor!
***
Üstelik AKP’nin anlayışı belliyken, kadına şiddetin, cinsiyet ayrımının ve her türden eşitsizliğin çözümünü iktidardan beklemek de mümkün değil!
AKP’li Erdoğan’ın, KKTC ziyareti öncesi yaptığı, “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok" açıklaması unutulmamalı!
Bu vahim açıklama, iktidarın kadına olan gerçek düşüncesini ele veriyor…
Çünkü Taliban’ın teolojisi ve ideolojisi, despotizme ve şiddete dayalıdır.
Modern dünyanın demokrasi, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, bireysel hak ve özgürlükler başta olmak üzere bütün kurumlarına ve değerlerine karşıdır.
Kadının bedenini, cinselliğini, düşüncesini ve üretkenliğini dışlar.
Kadınların çalışmasını, kız çocukların okula gitmesini ve eğitim almasını yasaklar. Kadınlara peçe takma zorunluluğu getirilmiştir ve yüzü görülen kadınlar kırbaçlanmaktadır!
Topluluklarda kadınlara bakan da bakılan kadın da cezalandırılır!
Şii/Alevilere karşı katliamlar yapan Taliban, yüzlerce kadını kaçırarak cinsel saldırıya maruz bırakmış, şiddete ve cehalete mahkûm edilen sivil ölüler haline getirmiştir.
Türkiye’nin inancıyla Taliban’ın ne alakası var?
***
Siyasal İslamcı olan AKP iktidarı, gerçek kimliğini kadınlara gösterdiği tutumla belli ediyor. AKP iktidarı, İslam’da kadınların ikinci sınıf insan olduğunu kabul ediyor!
Kadınların toplumsal konumlarını dünyevi değerlerle sınırlıyor. Kadınların ahiretteki kaderinin de kocalarının kaderine bağlı olduğunu dile getiriyor.
Dahası “İtaatsiz kadını eşinin veya babasının dövmesinin dinen caiz olduğunu” söylüyor! Şiddete bu nedenle onay veriyor!
***
Oysa laik demokratik Cumhuriyet’in en önemli adımı kadını toplumsal yaşama katma projesidir…
Aydınlanma devrimleri içinde “kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi” önem taşır!
Ancak, "kadın erkek eşit değildir!" diyen bir anlayışa bunu anlatmak mümkün değildir ülkemizde "8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün" 1921 yılında beri "Emekçi Kadınlar Günü" adıyla kutlanmasının nedeni kadına verilen değerdir!
Ama halen ekonomik ve sosyal alana kadınlar katılamıyor.
Son 20 yılda kadının eğitim görmesi engelleniyor! 3 ya da 5 çocuk talimatlarıyla eve mahkûm edilen kadın isteniyor. Halen 3 milyona yakın kadın okuma yazma bilmiyor, böylece "kindar ve dindar gençlik projesi" gerçekleştirilmeye çalışılıyor!
***
Oysa insanlar için “Savaşın vahametini, barışın güzelliğini ve doğanın bereketini" kadınlar gelecek nesillere anlatır!
AKP zihniyetinin böyle olmadığını biliyoruz.
Çözüm özgürlükçü kadın hareketlerinin daha da büyüyerek, yaşama sevincini ülkemize ve dünyaya yayılması olmalıdır!
Emekçi Kadınlar Günü’nüz kutlu olsun!