Yarın 18 Mart 1915. Çanakkale Deniz Zaferinin 107.yıl dönümü. Kanımca Kurtuluş Savaş’ımızın umut ışıkları Çanakkale Zaferi ile parlamaya başlamıştı. Eğer Çanakkale Savaşı'ndaki üstün başarıları olmasa M.K. Atatatürk olmazdı. M.K. Atatürk olmasa da Kurtuluş Savaşı kazanılamayabilirdi.
Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) başlamıştı. Osmanlı orduları Kafkaslarda ve Süveyş Kanalı Savaşı'nda ağır kayıplar vermişti. Emperyalist İngiltere ve Fransa Osmanlı Başkenti Istanbul'u ele geçirmek için Çanakkale Boğazına saldırmaya karar vermişlerdi.
Müşterek düşman donanması Çanakkale Boğazını kuşatmıştı. İstanbul’un olası bir bir işgaline karşı, Osmanlı Başkenti'nin Eskişehir’e taşınmasına karar verilmişti. Hatta Eskişehir'de devrin padişahına ev bile tutulmuştu. Saraydaki tüm değerli eşyalar ve önemli belgeler de Konya ya gönderilmişti(1). Çanakkale zaferinden sonra başkenti Eskişehir'e taşımaktan vazgeçildi.
Deniz savaşının kaybedilmesi ve kara savaşlarının başlamasından önce, İngiliz generali Hamil ton askerlerine şu emri vermişti.
" Önümüzde... eşi görülmemiş bir macera bulunmaktadır... Gelibolu Yarımadasına bir kez ayak bastıktan sonra sonuna kadar savaşmak zorundasınız. Bütün dünya bizim ilerlememizi gözetliyor."
Aynı savaşta M.K. Atatürk ise askerlerine şu emri vermişti." Size saldırıya geçmenizi emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içerisinde yerimize başka kuvvetler gelebilir..."
Bir tarafta macera ve savaş gösterisi yapmak isteyen bir emperyalist komutan var. Öbür tarafta ise başta kendisi ve askerlerinin ölmesi pahasına ülkesini ve halkını kurtarmaya çalışan büyük bir yurtsever...
Önce 16 düşman savaş gemisinden 10 tanesi olağanüstü özveri, taktik ve çabalarla batırıldı ve deniz savaşı kazanıldı(18 Mart 1915). Ardından da M.Kemalin dâhice strateji ve taktikleri ile kara savaşları kazanıldı (sonlanmas 19 Aralık 1915).
Çanakkale deniz ve kara savaşlarında İngilizlerin kayıplar, 115.000 bini ölü olmak 205.000, Fransızların kayıpları ise 47.000 kişi olarak hesaplanmıştı. Düşman askerlerinin can kaybı 252.000 kişiye ulaşmıştı. Osmanlı Ordusu da yine 66.000 askeri şehit olmak üzere 250.000 insan kaybına uğranmıştı. Her iki taraftan toplam 500.000 den fazla inansan evladı yok olmuştu...
Sonuç olarak emperyalist ve işgalci maceracılar hem deniz ve hem de kara savaşlarını kaybetmişlerdi. Sınırsız yurt ve ulus sevgisine sahip olan yurtseverler ise zafere ulaşmışlardı.
19.Mayıs 1919 başlayan, Kurtuluş Savaşımızın büyük örgütleyicisi M. K. Atatürk’ün efsanevi karizması, öngörüsü yüksek keskin dehası ve sarsılmaz yurtseverliği Çanakkale Savaşında ortaya çıkmıştı. Bu savaşla Türk halkının ona olan güveni artmıştı...
Peki Kurtuluş Savaşı kazanılıp Cumhuriyet kurulduktan sonra M.K. Atatürk Çanakkale'de göğüş göğüse savaştığı bu düşman askerleri için ne dedi.(2)
" Bu ülkenin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçikle yan yana ve koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar!
Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
Siz tarihte hiç savaştığı can düşmanı olan düşman askerlerini şefkatle bağrına basan ve o askerlerin analarını içtenlikle teselli eden, hatta onlara anıt mezar yaptıran bir komutan gördünüz duydunuz mu? Şimdi gel de Atatürk’ü sevme, bu mümkün mü?
3. Cumhurbaşkanımız rahmetli Sayın Celal Bayar " Atatürk'ü sevmek ibadettir" demişti. Ne kadar doğru söylemiş. Ruhu şad olsun.
Bu düşünce ve duygularla, Çanakkale Zaferinin önemini bir daha belirtiyor, başta M.K.Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını saygı, minnet ve şükranla anıyor; hepsine Ulu Tanrıdan bağış ve sonsuz rahmet diliyorum.
(1)- Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi, 1. Kitap, ss. 47-49. Bilgi Yayınevi, ıstanbul 1991.(2)- Cihan Dura, Ataname.s. 399. Doğu Kitabevi, Istanbul 2019.