Her insan, iki ayak üzerine doğruluktan sonra, sürekli seçim yapmak zorunda kalır. Okul seçmek, oyun arkadaşı seçmek, kent seçmek, konut seçmek, ulaşım aracı seçmek, yol seçmek, giysi seçmek, parfüm seçmek, masa arkadaşı seçmek, parti seçmek, renk seçmek, doktor seçmek, avukat seçmek;...
Seçim listesi çok uzundur ve ömür boyu da devam eder. Ancak zengin ve güçlülerin seçme olanakları hep daha fazla, buna karşın yoksulların seçme olanakları ise hep daha kısıtlıdır. İnsan soyunun seçimleri oyuncak seçme ile başlar ve mezar yeri seçimi ile son bulur. Hatta bazılarının oyuncak ve mezar seçme olanakları bile olmayabilir.
Toplumsal olarak, çok alt katmanlarda olan ve yaşamlarını çok çetin koşullarda, evsiz, işsiz... Parasız geçirenlerin ise seçme olanakları ya hiç yoktur. Ya da bulabildikleri ile yetinmeleri zorunlu olabilir. Ekonomik, kültürel, siyasal, demokratik, teknolojik olanaklar çoğaldıkça insanların seçme özgürlükleri de artar.
Genelde, yoksullar geçim zorluğu nedeniyle, seçim yaparken gereksinmelerinin önceliği ve keselerine göre, zenginler ise zevk ve keyiflerine danışarak seçim yaparlar.
İnsan yaşamındaki en önemli iki seçimden birisi MESLEK SEÇMEK, diğeri de aile kurmak ve ömür boyu birlikte yaşamak için EŞ SEÇMEKTİR.
Miras yoluyla elde edilen kazanımlar dışında, meslek seçmek, insanların ekonomiden, üretimden, gelirden ve parasal maddi refahtan alabilecekleri payın en önemli kaldıracı ve sosyal statülerinin de yine en belirgin nedenlerinden biridir. Ancak meslek seçimi, şimdilik bu günkü yazımızın dışındadır.
Peki eş seçerken nelere dikkat edilmelidir?
Bu konuyu, 1970 li yıllarda, Fransa'da,Nantes Üniversitesi’nde eğitim görürken, onu dinleme ve kısa bir süre de olsa, kendisinden ders alma şansı yakaladığım, Paris'ten derse gelen ünlü Fransız sosyologu Pierre Bourdieu ( 1930- 2002) dan ödünç aldığım dört kavramla açıklamaya çalışacağım.
Pierre Bourdieu, başta eğitim ve cinsiyet sosyoloji dalları olmak üzere, kendi bilim alanında çok tanınmış bir sosyologdur. Bazı yapıtları Türkçeye de çevrilmiştir.
Hakka yürümüş olan ünlü sosyal antropoloji ( İnsan bilim) uzmanı Sayın Prof Dr. Bozkurt Güvenç,(1926-2018) bir kişisel sohbetimizde bana" Eğer ben Pierre Bourdieu'yü daha erken keşfetseydim bambaşka bir Bozkurt Güvenç olabilirdim." demişti. Sayın Güvenç'in bu saptaması, sayın Bourdieu'nün bilimsel saygınlığını anlatmak için yeterli olmalıdır. İkisinin de ruhları şad ve mekanları cennet olsun.
Sayın Bourdieu' den öďünç aldığım; eş seçmede dört temel ya da anahtar kavram vardır. İnsanın, biyolojik ya da fizik sermayesi ( capital pysique), ekonomik sermayesi ( capital economique), kültür sermayesi ( capital culturelle) sosyal sermaye ya da davranış sermayesi ( capital sociale). Şimdi dördünü de kısaca özetlemeye çalışayım.
1.Fizik Sermaye.
Fizik sermaye insanın biyolojik ve anatomik yapısıdır. Ten rengi, boyu, kilosu, yaşı, vücüt bütünlüğü, sağlığı, güzelliği, çirkinliği, somurtkanlığı, güler yüzlülüğü endamı, giyim- kuşam tarzı,...v.b.etkenlerden oluşur. Kendinize ve yaşınıza uygun, olabildiğince sempati ile bakabileceğiniz bir kimseyi eş seçmeye çalışmak gerekir.
Genelde biyolojik aşk ya da karşı cinse delice tutkular daha çok fizik sermaye ile ilgilidir. Şiirler, şarkılar, besteler fizik sermaye için yazılır. İnsanlar, hep fizik sermaye âşık olurlar. Çünkü karşı cinlerin çekiciliği ve neslin devamı ancak fiziksel ve biyolojik faaliyetler sonucu ortaya çıkar.
Dikkat edilecek olunursa, nesillerin devamı için, hayvanlar âleminde de, hem en güçlü ve hem de en çekici olan cinsel partnerler tercih edilir. Bu durum genetik ve içgüdüsel bir tutum olmalıdır.
2. Ekonomik Sermaye .
Ekonomik sermaye, ailece sizin ve sizden doğacak olan çocuklarınızın üretimden alacağınız payın belirleyicisi, çocuklarınıza ayırabileceğiniz eğitim fonunun tutarı ve toplumsal konumunuzun ( sosyal statünüzün) da kaldıracı olacaktır.
Ekonomik sermaye olmadan yaşam devam edemez. Barınma, beslenme, eğitim, sağlık, sosyal etkinlikler ve gündelik ilişkiler açısından ekonomi ve para olmazsa olmaz konumundadır. Ekonomik sermayenin en önemli girdisi ise meslek ve iş sahibi olup geçim sağlamak, ayrıca çocuklarını da, olanaklar ölçüsünde, meslek ve iş sahibi yapabilmektir.
Eşler arasında karşılıklı ekonomik bağımsızlık ve gelecekteki gelir güvencesi için en doğru olanı her iki eşin de meslek ve gelir getirici bir iş sahibi olabilmeleridir. Ekonomik sermaye olmadan entelektüel donanım, sanatsal ve kültürel üretimler de olmaz.
3- Kültür Sermayesi.
Tek bir cümle ile söylemek gerekirse, kültür sermayesi kişinin bilimsel, entelektüel, sanatsal birikimi, donanımı, ailesi, çevresi ve toplumundan öğrenerek içselleştirmiş olduğu değerler sistemi ve gündelik yaşamında sergilediği tutum ve davranışlardan oluşur. Kültür sermayesi bireyin yaşam felsefesinden doğan, toplum içindeki kültürel ve entelektüel donanımıdır.
Tutuculuk, liberallik, dindarlık, dinsizlik, töre ve inaçlara, ibadetlere aşırı bağlılık ya da boş vermişlik şeklinde kendini dışa vurur. Doğa, çevre, canlı, İnsan ve evren konusunda yaptığı değerlendirmeler ve takındığı tavırlardır.
Demokratik, İnsan odaklı ve özgürlüğe açık, adil, sevecen, barışçıl, .. Kültür kodları insanları geliştirir, mutlu eder. Aşırı dindar, gerektiğinden fazla tutucu, ırkçı, baskıcı v.b.kültür kodları ile donanmış, antidemokratik yapıda, özgürlüğe ve değişime kapalı, ataerkil kültür kodlarına sahip bireylerle ömür geçirmek hiç de kolay değildir.
4- Sosyal Sermaye ya da Yaşam Sermayesi.
Bir tek sözcükle söylemek gerekirse sosyal sermaye ya da yaşam sermayesi insanın KARAKTERİ ya da KİŞILİK ÖZELİKLERIDİR. Yani insanın diğer İnsanlarla iletişim biçimi ve bu iletişim biçiminin kalitesi ile ilgilidir. Karakter bir madalyonun iki yüzü gibidir. Bir yüzünde olumlu, öbür yüzünde de olumsuz özellikler barındırır.
Güvenirlik, dürüstlük, doğru sözlülük, paylaşımcılık, katılımcılık, duygudaşlık( empati ) kurabilme yeteneği, ortaklaşa karar alma, mertlik, hak ve hukuka bağlılık, iyimserlik, dışa dönüklük... insanların başlıca iyi kişilik özellikleridir.
Bunların tersi olarak da, güvenilmezlik, yalancılık, kincilik, aşırı şüphecilik, sürekli kötümserlik, bencillik, dayatmacılık, narkotik maddelere bağımlılık, tuzak kurma, duygudaşlıktan yoksunluk, el ezerlik (sadistlik), kabalık, hoyratlık, sorumsuzluk, paylaşmacılıktan yoksunluk, hırsızlık,...v.b. olumsuz kişilik özellikleridir.
Kıssadan hisse:
Eş seçerken bunların dördünü birden dikkate almak gerekir. Ancak bu dört özelliği birebir denk gelen bir eş bulma olanağı da sıfıra yakındır. Önemli olan kendine en yakın, en doğru, en uygun ve en dengeli bir seçim yapabilmektir.
Yapılacak iş, olumlu kişilik özellikleri ile donanımlı olanları fark edebilmek ve doğru insanı seçebilmektir. Ancak bu seçim engin bilgi birikimi, deneyim, özellikle de iyi yetişmiş ebeveynlerin önerilerine kulak tıkamayan; ayrıca bilge insanların da görüşlerini dikkate alan bir yaklaşım gerektirir.
Bir yaşam boyu birlikte, adil ve dengeli bir ilişkiler ağı içinde yaşama isteği çok önemli bir konudur ve mutlaka doğru karar vermek lazımdır.
Ancak gençlerin bedeninden güçlü biyolojik-cinsel baskılar doğru karar vermenin önündeki en büyük engeldir. Kanımca bu dört etkenin en önemlisi ya da kaçınılmaz olanı da insanın temel kişilik özellikler, yani karakterdir.
Benden söylemesi.