Seçimlere kısa bir süre kalırken HDP’ ye yönelik saldırı dozu artarak devam ediyor. Tam olarak çetelesi tutuluyor mu? Bilmiyorum ancak İrili ufaklı toplam 120 yi aşkın saldırının şimdiden gerçekleştiğini belirtmek gerekir. Son iki haftada saldırılar daha da yükselecek gibi görünüyor
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde rastlanılmayan bir seçim barajını son derece eşitsiz koşullarda aşmaya çalışan bir partiye yönelik gerçekleşen ve hiçbir biçimde sorgulanmayan bu saldırılar vicdan ve ahlak sınırlarını aşmasına karşın sorumlu mevkide bulunanların sessizliğiyle birlikte kullanılan tahrik kar üslup siyaset ten çok patolojik bir tabloyu göstermektedir.
HDP Adana ve Mersin İl örgütlerine yönelik bombalamalar sonrasında da hız kesmeden devam etmektedir.
HDP’ nin seçim çalışmalarının baskılanmasında Cumhurbaşkanı, Başbakan, Valiler, Kaymakamlar, emniyet birimlerinin tutum ve üslupları saldırıları durdurmak bir yana adeta cesaretlendirecek mahiyettedir.
Normal bir demokraside yapılan saldırılar soruşturmaya tabi tutulması gerekirken, bölücü , hain, kafir yaftalaması hız kesmeden devam etmektedir. Bu yönelim ve yönelimin tabi tutulduğu muamele hiçbir hukuk, demokrasi ve adalet ölçüsüyle bağdaşmamakta, bu işin tamamıyla demokrasi dışına taşınmış olduğunu göstermektedir.
Geçtiğimiz yerel seçimler öncesinde, 9 Mart’ta Fethiye’de 500 kişilik bir grubun saldırısına uğrayan HDP ilçe merkezinin tabelası Kaymakamın emriyle itfaiye tarafından sökülmüş ve yerine Türkiye bayrağı asılmıştı. Benzer bir uygulama 16 Nisan’da HDP’ nin Antalya Serik ilçe merkezine yapılan saldırının ardından kaymakam “Serik’in hassasiyeti var, parti binasını kapatın” dedi. 30 Nisan günü HDP Van il merkezindeki bez afiş valiliğin kararı üzerine itfaiye tarafından indirildi 15 Mayıs Cuma günü de Tekirdağ Saray kaymakamı saldırganları ikna etmek için “HDP seçim bürosu boşaltılacak” diye söz verdi
Tüm bu baskı ve saldırılar HDP’ nin Barajı aşma yönündeki iradesini kırmaması halinde bir yurttaş olarak demokratik seçimler dışında farklı yöntemlerin devreye girmesinden, ciddi endişeler duymaktayım. HDP ile ilgili geliştirilen söylem meşru bir siyasi parti olmadığı yönündeki algıyı devlet gücüyle desteklemek, mümkünse tamamen kriminalize edilerek devre dışı bırakılması için zemin hazırlanmaktadır.
Şu anda da Türkiye’nin pek çok yerinde kamu görevlileri organize bir şekilde HDP’ nin meşru olmadığı algısını yerleştirmeye çalışıyorlar.Oysa seçim öncesinde “Dolma bahçe mutabakatında” verilen resimde olduğu gibi muhatap kabul edilen HDP Barajı aşmasıyla birlikte yapılan seçim simülasyonlarında İktidar partisinin yaşayacağı muhtemel iktidar sorununun müsebbibi olarak şimdiden linçe tabi tutulmaktadır.
Özellikle bu seçimde HDP’ye yönelik artan saldırıları, bizzat Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen HDP’yi gayrimeşru gösterme çabasına bağlı bir durum ile ilgilidir
Erdoğan önce 17 Mart’ta “Kürt sorunu yoktur ” dedi, 20 Mart’ta ise Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın İmralı Heyeti ile görüşmesi sonrasında açıklanan İzleme Heyeti’ni doğru bulmadığını söyledi. Böylelikle AKP’nin bu genel seçimlerdeki hedefini stratejik olarak milliyetçi oylara doğru çevirerek barış ve adalet yerine mutlak İktidarı esas almıştır.