Bugün yurttaşlarımızın en temel sorunu açlık ve işsizlik.
Kime sorarsanız sorun ilk derdi ‘geçinemiyoruz’ oluyor.
Yolda gördüğünüz kimi işsiz, çoğunluğu çiftçi, bir kısmı emekli, memur, genç ve öğrencinin ilk sözü,” bu hayat pahalılığı ne zaman sona erecek?” sorusunu soruyor.
Zamlar neredeyse insanlarımızı delirtmek üzere.
İyi eğitimli, mesleklerinde uzman olanlar ve de gençler çareyi yurtdışına çıkmakta buluyor.
Çünkü kendi ülkelerinden umutlarını kesmişler.
Üstelik AKP’li Cumhurbaşkanı, “Giderlerse gitsinler!” diyerek onları umursamadığını açıkça gösteriyor.
Yurttaşına saygı duymayan yöneticilerin ülkenin geleceğini de düşünmeyeceği aşikârdır.
**************
Zaten AKP’nin felsefesi; insan emeğini sömürmek ve ülke kaynaklarını yandaşlara peşkeş çekmek olduğu için eğitimli, liyakatli, yurtsever, donanımlı ve sorgulayan yurttaş istemiyor. Dahası korkuyor. Bu nedenle onlardan nefret ediyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ilkelerine kin kusuyor.
"Keşke Yunan kazansaydı” diyenleri de baş tacı ediyor.
Ne günlere geldik.
************
Aslında AKP İktidarı, emperyalistlere karşı kazanılan Kurtuluş Savaşı sonrası kurulan laik demokratik çağdaş Hukuk devletinden rövanş almak istiyor.
Sosyal devlet yapısını yıkıp otoriter bir yapıyla “ılımlı İslam” devletine geçişi arzuluyor!
“BOP eş başkanı” olarak aldığı destekle “demokratik parlamenter” rejim yerine yargı, yasama ve yürütme erklerini tek elde toplayan frensiz ve dengesiz ucube bir rejim kurarak hedefine ulaşmaya çalışıyor.
Havuz medyasıyla da bu düzeni kalıcı hale getirmek için uğraşıyor.
****************
Hatırlayacaksınız, Bush iktidarının Dışişleri Bakanlığı görevini üstlenen Condoleezza Rice’ın 2003 yılında Ulusal Güvenlik Danışmanı olduğu günler de yazdığı bir makalede “Ortadoğu’da Türkiye de dahil 22 ülkenin sınırları değişecek” şeklinde bir ifade kullandığı iddiası vardı.
“Büyük Ortadoğu Projesi”ne (BOP) yönelik söylemlerin giderek daha fazla seslendirildiği o günlerde bu iddia defalarca gündeme gelmişti.
Sonrasında gelişen, "Afganistan, Irak ve Lübnan topraklarına girilmesi, Filistin halkına uygulanan şiddet, Kudüs’ün başkent ilan edilmesi, Suriye’de 11 yıldır süren çatışma” BOP’un adımları olarak kabul edilmelidir.
************
Amerikan istihbaratının önde gelen uzmanı Graham Fuller’in, 1990’lı yılların başından beri "ılımlı İslam" projesi üzerinde çalıştığını da unutmayalım.
Fuller, “Ortadoğu’daki anti-Amerikan radikal İslamcı akımları önleme ve geriletmenin yolunun, laik sistemleri desteklemek değil aksine, radikal İslamcı partileri küresel kapitalist sisteme uyarlayıp özlerini dönüştüren bir politika uygulamakla mümkündür!” Diyerek BOP’un temel hedefini oluşturmuştur.
Fuller, “Batılıların, Doğu ülkelerinin laik olmasını istemedeki ısrarının da anlamı yok,” ayrıca; Müslümanların günlük yaşamlarında dini nasıl yorumlayıp uyguladıkları, ABD’nin stratejik çıkarlarını hiç ilgilendirmiyor” diyor.
Yani ABD’ye göre önemli olan şey, bu ülkelerin ya da örgütlerin, ABD düşmanlığı yapmamalar ve ABD’ye bağlı kalmaları.
**************
Bir kez kontrolü başkasının eline verirseniz artık, geleceğiniz sizin elinizde olamaz!
Yani iradenizle yönetmeniz mümkün olmaz! Sonuçta onların adamı olursunuz!
Bugünkü Türkiye’ye bakalım, AKP bizi, kendi iradesiyle mi yönetiyor?
Karnımızı doyurmak için 129 ülkeden 159 tarım ürünü alıyoruz.
Son 20 yılda ekmek için 20 milyar dolar harcayarak 70 milyon ton buğday aldık…
Yani, Her şeyimiz başkalarına bağlı! Ekmeğimiz bile!
AKP’ye muhalif kesimlerin değil de iktidarla dirsek temasında bulunan TÜRK-İş bile ekonominin iyice battığına dikkat çekiyor.
TÜRK-İŞ e göre mart ayı, açlık sınırı 4.928 TL yani asgari ücretin 675 TL üzerinde!
Yoksulluk sınırı ise 16.052 TL.
Mutfak enflasyonundaki artış aylık yüzde 8,24, yıllık ise yüzde 76,39 TL.
Bekâr bir çalışanın aylık yaşam maliyeti ise 6.474 TL‘ye tırmandı.
Yani “Yaşama sevinci her gün daha da sönüyor.
Yurttaşlar ülkeyi terk ediyor 250 bin dolar verenler yurttaş yapılıyor.
Ucuz ülke olduk vesselam. Bu durum içimizi acıtıyor.
*************
Sebebi 2018’den beri değişen ucube sistem!
Tek adamın, meşrebi, bilgisi, donanımı, duyguları ve düşünceleriyle ülke yönetiliyor!
Yargı bağımlı ve taraflı.
Devletin kurum ve kuruluşları yok edilmiş.
Güvenlik güçleri halkın yanında değil, ne yazık ki karşısında!
Freni ve dengesi olmayan, TBMM’yi işlevsiz bırakan, halkın vekillerine hesap vermeyen, basında goygoycusu, ekonomide şak şakçısı, devlettin kaynaklarını soyanı çok olan bir düzen uygulanıyor.
Laik demokratik sosyal hukuk devleti yerine, ılımlı Siyasal İslam’ın kurumlarını oluşturuluyor! Daha da ileri gidip, hilafeti getirmek için pervasızca adımlar atılıyor.
Diyanet Başkanı, Şeyhülislam gibi davranıyor. Öyle bir noktadayız ki, yalan dolan, olmayanı algıyla olduran, halkı korkutan, sindiren sonra da çalan çırpan, emeği sömüren, dağı, denizi, suyu, ormanı ve de toprağı satan, emperyalleri ülkeye çağıran bir anlayışla yönetiliyoruz.
***************
Artık dünyada mizah konusu olduk.
“Kurulmamış İstanbul Topkapı Üniversitesi’ne rektör atayan bir iktidarımız var! Üniversitenin olmadığı anlaşılınca rektörü, gece yarısı “mükerrer Resmî Gazete’yle” görevden alan bir düzende yaşıyoruz. Bu duruma gelinmesinin nedeni laikliğin yok edilmesidir.
Laiklik yoksa demokrasi, evrensel hukuk, insan hakları, özgürlük, emeğin en yüce değer olması, halkın örgütlenmesi ve dayanışma oluşamaz.
Bu gerçekleri kabul etmeyen bir muhalefette iktidara gelemez.