Ülkeyi yönetenler! Ülkenin bugün en önemli sorunu haline gelen, sığınmacılar ve sorunları ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bu konuda halkın büyük bir kesimi, bu durumdan çok rahatsız ve tedirgin. Artık bu konunun gerçek sorumlusu halkın önüne çıksın, sığınmacıların bu günü ve gelecekte yapılacaklara dair ne düşünülüyorsa açık açık paylaşılsın.
Bu Sorun Kapalı Kutu Olarak Ortada Duruyor;
Sığınmacılar konusunda yazılanlar, çizilenler ve TV programında ki yorumcuları hiç mi dinlemiyorsunuz? Eğer bu konuda yapılan yorumlar yanlış veya çarpıtılıyorsa, çıkın karşılığını verin ve yanlış deyin. Demografik yapının gelecekte, Türiye için nasıl bir sıkıntı yaratacağını görün artık.
Bu sığınmacıların statüsü ne?
Daha ne kadar kalacaklar?
Bunların net sayıları ne?
Bunların kaçı TC vatandaşı yapıldı?
Ülke çapında ki dağılımları ne?
Bu Konu Artık Bir BEKA Konusu Haline Gelmedi Mi?
Ülkenin büyük fedakârlıklarla yetiştirdiği donanımlı, yetişmiş evlatları yurt dışına giderken kılınız kıpırdamıyor. Ama ne oldukları bile belli olmayan sığınmacılar, istedikleri üniversiteye sınavsız kabul ediliyorlar.
Artık Ulu Önder’in “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” sözü, giderek “beni Suriyeli hekimlere emanet edin”’e mi dönüşecek?
Kalite ve kant itelerinin ne olduğu bilinmeyen bu hekimleri, artık aile hekimliklerinde görüyoruz.
Bunlar, herhangi bir sınavdan geçtiler mi?
Dilimizi biliyorlar mı?
Bizim yetişmiş pırıl pırıl gençler, gidecekleri ülkelerin dillerini öğreniyorlar. Bunların, bizlerin bilmedikleri ne özellikleri var?
Şimdi de sınavsız, kamu görevlisi olarak işe alınıyorlar. Gençlerimizin çoğu KPSS sınavlarını kazandığı halde işsiz, sığınmacı sınava girmeden kamuya alınacak !!!
Şu Çok İyi Bilinmelidir Ki; Bu toplum asla ırkçı değildir. Bu yazdıklarım da ırkçılık değil. Öz vatanımızı, gelecek kuşaklara sorunsuz bırakabilmektir.
Yönetenler; Ne olur artık şunu görelim. Filmi, geriye saralım ve izleyelim. Bizim Suriye ile ne sorunumuz vardı? Bizi bulaştırdılar. ABD ve Rusya aralarında anlaştılar ve bu bataklığa girdik. Yetmedi, Fırat’ın doğusunda, bir katiller ordusuna devlet kurdurdular.
Tüm bu yaşadıklarımız Emperyalizmin bir senaryosu.!!! ABD ve onun yandaşlarının, şu anda ki Ukrayna’yı getirdikleri durum tipik bir örnek değil mi?.Bu konuda konuşan, yazan ve feryat edenlerin hiçbiri ırkçı değildir. Bunların hepsi vatanseverler.
Ben bir hekim olarak, Hipokrat yemini yapmış bir yurttaşım ve asla ırkçılık yapmam ve yapamam...
Yönetenler; Yerinizde olsam, değişik halk kesimleri ile bir araya gelip yoksulluk mu, sığınmacılar mı? Diye sorsanız “evet yoksulluk çekiyoruz ama bizler için yoksulluktan daha da öte, bu sığınmacılara bir an önce çözüm bulunmalı ve gönderilmelidir” diyeceklerdir.
Eğer iktidar tüm bu söylenen ve yazılanları abartılı buluyorsanız, bunun tek çözümü halka gitmektir. “REFERANDUM”
Sayın Erdoğan hep diyor ya “Milletim” diye, işte millete gidelim.
Millet, size ülkeyi yasal sürede yönetmeniz için yetki verdi. Ama her şeye tek başınıza karar verin demedi. Bu sığınmacılar ülkenin milli güvenlik sorunu haline geldiyse, buna dur deme zamanıdır. İktidarların görevi aldığı yetkiyle ülkenin varlığı ve halkın mutluluğu için, tüm kurumları yönetmek ve denetlemektir.
Bir yurttaş olarak, sorumlulara sesleniyorum; Bu artık milli güvenlik sorunudur ve gelecekte, daha da büyük sorunlarla karşımıza çıkacaktır.
Bu yazdıklarım, ülkemin varlığı ve gelecek kuşaklara sorunsuz bir ülke bırakmak amacıdır. Hekim olarak, insan sevgimi asla kimseye tartıştırmam. Bu durum öyle hale geldi ki, her şeyin önüne geçti!!!
Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu konuda ki soruları bir manifestodur. Bir an önce cevaplanmalı ve gereği yapılmalıdır.
Sayın Gürcan Dağdaş’ın Bir Gazete Makalesinden Alıntıyı Sizlerle Paylaşıyorum;
GAZİANTEP ÇÖPLÜĞÜ
“Türkiye’ye sığınan Suriyeli sığınmacılarla ilgili bir belgesel izliyordum. Belgeselin bir bölümünü çevirip çevirip tekrar tekrar izledim ve her izleyişimde ‘Allah’ım bizi, memleketimizi muhafaza et, aklımızı başımıza devşir” diye dua ettim. Söz konusu belgeselin, o bölümünü yazıya dökmek ve bunun üzerinden size meramımı arz etmek istiyorum!
Gaziantep’te, çöp tepelerinin içinde debelenen 15-20 kişilik Suriyeli bir gurupla, bir gazeteci söyleşi yapıyor...
Gazeteci, çöpleri karıştıran Suriyeli bir gence soruyor:
“Suriye’de ne iş yapardın?”
Suriyeli genç içini çekerek:
“Şam’da, giysi mağazam vardı.”
Gazeteci: "Neyi yanlış yaptınız da ülkeniz, dolayısıyla siz bu hale düştünüz?”
Suriyeli Genç: "Emperyalizm ve Esat bizi bu hale getirdi dersem, eksik söylemiş olurum. Akılsızlığımız bizi bu hale getirdi. Ben Sünni Arab’ım. Bizimkiler, nüfus olarak Suriye’deki en büyük nüfus.
Ancak azınlık Aleviler memleketi idare ediyor diye bileniyor, isyan ediyordu. Alevilerle düşmanlaştık. Şu karşıdaki arkadaş Alevi Arap’tır. Onlar da görünürde memleketi biz idare ediyoruz ama ekonomi bir avuç Hıristiyan’ın elinde bu olamaz diye Hıristiyanlara düşmanlaştı.
Şuradaki arkadaş Kürt’tür. Bizi adam yerine koymadınız diye, Alevi Sünni farkı gözetmeksizin Araplara düşmandı. Şu arkadaş Türkmen’dir. Neden bizim esememiz okunmuyor diye Araba, Kürde düşmandı.
O çöp çuvalını taşıyan Yezididir ve Müslümanlara, içten içe husumet taşıdı.
Anlayacağınız biz birimize o kadar düşmanlaştık ki, emperyalistlerin işini kolaylaştırdık ve bir birimizi boğazlamaya başladık.
Hal böyle olunca, bugünkü sonuç ortaya çıktı. YANİ ANLAYACAĞINIZ SURİYE’DE KENDİ EVİMİZDE Kİ SOFRADA BİR ARAYA GELEMEDİK, AMA GAZİANTEP ÇÖPLÜĞÜN DE BİR ARAYA GELDİK. BU HÂL, AKILSIZLIĞIMIZIN BİR SONUCUDUR!"
Vah Ki Vah...
SON SÖZ: Bu gün göz yumduklarımız, yarın bize göz açtırmayacaktır. DOĞU TÜRKİSTAN ATASÖZÜ