Tüm dünyada ve her ülkede, bir avuç kadar kapitalist zenginin tokluktan; yine çoğu ülkelerde ve özellikle de yeterince gelişmemiş devletlerde milyonlarca insanın da yokluktan can verdiği yenidünya düzeni ve post modern siyasetin adıdır.
Dünyayı tek bir pazar haline getirip olabildiğince sömürme projesidir.
Altta kalanın canı çıksın düzeni demektir. Dünyanın her ülkesinde ve her köşesinde sermaye sınıfının borusunun öttüğü düzendir.
Bu yenidünya düzeninin bir türevi de siyasal dincilik ya da siyasal İslamcılıktır. Halkın, geniş kitlelerin yararına değil, hukuka, ekonomiye, siyasete, adalete ve dinsel ahlaka iktidarda olanların çıkarlarına uygun yapay, çarpıtılmış yorumlar getirmek, gerçekleri ters-yüz etmek, geniş toplumsal yığınları sadaka kültürüne razı edip sefalet içinde yaşatma düzeni demektir.
Siyasal dincilikte din etkeni; genel ahlakın, toplumsal adaletin ve toplumsal barışın aracı olmaktan uzaklaşır. Sadece din baronların, kimi dinci ulemanın ve iktidarı elinde tutanların kendi bireysel maddi çıkarları ya da iktidarda kalabilmek için toplumu dini, Duygusal- disiplin ve baskı altına tutabilmenin aracına dönüşür.
Siyasal dincilikte ilahi kaynaklı dinsel değerler erozyona uğrar, aşınır, dünyevileşip siyasal bir ideolojiye dönüşür. Bizzat dinin ve dinsel ahlakın içi boşaltılır.
Sonuç olarak; en büyük zarar bizzat dine, dinin ilahi özüne verilmiş olur.