ALTIN
 3.022,60
DOLAR
 34,3205
STERLİN
44,5531
EURO
 37,4161

 

 

             39 yıldır aktif siyasetin içindeyim. Aslında siyasetçi bir aileden geliyorum. Dedem, Atatürk CHP’sinde milletvekilliği yapmış. Dayılarım il, ilçe ve belediye başkanlıklarında bulunmuş. Anneannem, teyzem ve annem, CHP’nin Kadın Kolları’nda mücadele etmiş.

               Babam, doktor olarak STK’ lerle köy köy dolaşmış, halka yardım etmeye çalışmış. Eşim, bir avuç, inançlı arkadaşıyla kurduğu vakıf aracılığıyla “kadın ve gençlerin” eğitim ve çağdaş yaşamaları için emek vermiş…

***

            Yani insan ömrü için uzun ama bir ülkenin kurumsallaşarak var olabilmesi adına kısa olan bir dönemde ülkemiz, haklarımız, özgürlüklerimiz, emeğimiz ve toplumsal barış adına yol yürüdük! Yani ter döktük! Başardık, güldük! Yanıldık, üzüldük! Kaybettik, küllerimizden yeniden doğmaya çalıştık!

           Egemenlerin gücü karşısında direndik, yılmadık! Demokrasi ve adalet, çağdaşlık ve adil paylaşım adına korkmadan, sinmeden yoldaşlarımızla mücadeleye devam ettik! Tek hedefimiz, laik demokratik hukuk devletinde aynı haklara sahip eşit insanlar olarak yaşayacak bir düzen kurmaktı.

***

           Geriye doğru baktığımda son 20 yılda hayal ettiğimiz, gelişmiş, demokratikleşmiş, evrensel hukuka inanmış, sosyal haklara ulaşmış, insana saygıyı çoğalmış ve emeği en yüce değer yapmış bir ülke olamadığımızı üzülerek gördüm! Ne yazık ki siyaseti din tacirliğine indirmiş, kimlik üzerinden politika üreten bir yönetim, pervasızca yaşamımızı çağın gerisine taşıdı!

                AKP halkın gündemini değil, birlikte çalıştığı emperyalistlerin ve zenginleşmeleri istenen yandaşları için gündem yarattı. Üretmeyen ekonomiyi, ürün vermeyen tarımı oluşturdu. Çocukların sağlıklı yetişmesi için ihtiyacı olan sütü, eti, yumurtayı kesti.

               Kısaca ekonomiyi de tarımı da çökertti. Ülke şimdi açıkla karşı karşıya! Türkiye dünyada itibarını ve güvenini yitirmiş bir ülke konumunda. Bu benim içimi acıtıyor! Vicdanlı ve yurtsever herkesin bu durumdan şikâyet etmesi gerekir. Öyle mi, maalesef hayır!

***

              20 yıl boyunca uyguladıkları sinsice planlarla, suyumuzu, ormanımızı, topraklarımızı, yeraltı zenginliklerimizi, doğamızı ve insanlarımızın emeğini başkalarına sattılar! En değerli madenlerimiz olan “bor mineralleri, bakır, krom, ponza madenlerini’” yok pahasına yandaşlara devrettiler.

               Yani tüm kaynaklarımızı adeta ikinci kapitülasyon dönemi gibi emperyalistlere peşkeş çektiler! Anadolu topraklarını sistemli bir şekilde kısırlaştırıp bizleri doyuramayacak hale getirdiler. İki Trakya büyüklüğündeki alanı tarım alanı olmaktan çıkardılar.

             Plansızca verilen ve doğayı adeta katleden mermer ve taş ocakları izinleriyle orman, ırmak ve ovaları tarumar ettiler! Büyükşehir Yasası’yla köyleri “mahalle” yaparak önce meraları, dereleri yani “tüzel kişiliklerini” ellerinden aldılar.

              Kümesleri, ahırları kapattılar. Arazileri arsaya dönüştürüp imara açtılar. Vergiler koydular! Köylünün yaşam koşullarını değiştirdiler ve böylece köyleri yok ettiler!

            Hizmetin gelmediği bir yerde çağın gerektirdiği yaşam da olmaz. Genç köylü iş bulmak için kente gidince, toprağı işleyen kalmadı. Üretim de durdu!

***

          Dün, üreten ve halkını doyuran altı ülkeden biri olan Türkiye, bugün, 129 ülkeden 159 çeşit tarım ürünleri ithal ediyor! Bunların birçoğu AKP iktidarına kadar ülkemizde üretilip ihraç edilen ürünlerdi. Üretip sattığımız arpaya, buğdaya yani yek ekmeğe muhtaç ettiler! Geldiğimiz içler acısı durum bu!

***

          2021 yılı itibariyle; Türkiye’de açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan 60 milyon insan var! Türkiye’de 22 milyon yurttaş icralık! Türkiye’de 2 milyon esnaf, 446 bin şirket iflas etmiş! Enflasyon, TÜİK’e göre yüzde 69,97. Son 5 ayda, yaşam için ihtiyaç duyulan temel maddelere yapılan zam ortalaması yüzde 278. Tüm bunlara karşın, bu ülkede tek kar eden kurum yüzde 89 ile bankalar! Yani AKP, ülkeyi bankaların eline bıraktı!

***

               Gerçeklerle mücadele etmek, iktidardan hesap sormak varken, ülkenin gündemi değiştiriliyor. Ümit Özdağ /Soylu düellosu Türkiye’nin geldiği son nokta. Ancak kabile yönetimlerinde görülen vahim bir durum…

              Ölene kadar devam edeceği açıklanan bu kan davasının Türkiye‘nin malını, canını ve ülkesini emanet ettiği sözde İçişleri Bakanı tarafından başlatılması tam bir felaket. Böyle biri, İçişleri Bakanı olmamalı! Herkese hakaret eden, suçluyu saklayan, suçsuzları suçlayan birine, bırakın başka ülkelerin yöneticileri, ülkenin yurttaşları niye güvensin!

***

            Millet aç! Bir adım sonrası felaket! Siyasiler akıllarını başlarına devşirmeli, artık masadan kalkıp AKP’yi erken seçim için zorlamalı…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.