Öğrenmek İçin Soruyorum;
Bu ülkede her yapılan yardım izin alınarak mı yapılıyor, yoksa sadece yönetimin yandaşı olmayanlara mı bu yasaklar uygulanıyor? Yıllarca gerek sivil toplum örgütleri, gerekse yandaş yerel belediyeler bu tür yardımları izin alarak mı yaptılar?
Bari hiç olmazsa, eğitim için yapılanlara engel olmayın. Eğer toplanan yardımlar usulsüz olarak kullanılmış ise gereğini yapın.
Ülkenin değerlerinden olan, rahmetli Aziz Nesin’in kurduğu ülkenin örnek eğitim kuruluşu olan Nesin Vakfı’na yapılan bağışlara izinsiz diye el koymayın.
Sayın Valim; Bu Ülke insanı özellikle Ramazan Ayı ve dini bayramlarda, bir çok hayır kurumlarına destekte bulunur.
Hiçbir zaman da bu kurumların izinli mi, değil mi olduğuna bakılmaz. Eğer tüm hayır kurumlarına yapılan yardımlar izinle yapılıyorsa, diyeceğim yok. Ancak bu çok değerli eğitim veren bu kurum, asla kar amaçlı eğitim vermiyor. Lütfen bu kararı tekrar gözden geçirin. Hem yavrularımız, hem de çalışanları zarar görmesin.
Değerli Okurlar; izinsiz yardım toplandığı iddiasıyla tüm hesaplarına bloke konulan NESİN Vakfı’nın yöneticisi, ülkenin yetiştirdiği değerli bilim insanı Prof. Ali Nesin’in bu konu ile yaptığı duyuruyu sizlerle paylaşıyorum.
“Sevgili Dostlar;
Valilik banka hesaplarımızı bloke etti. Bu Vakıf’ta maaşlı çalışan var, okuyan, beslenen çocuk var demeden, acımasızca... Bir yere kaçtığımız, kaçacağımız da yok. Devlet istediği zaman, istediğini alır zaten. Banka hesaplarımızı bloke etmek, en hafif deyimle ancak hoyratça bir tavır olabilir.
Konuyu Kısaca Anlatayım;
2017’de sizlerin de katkısıyla komşu araziyi satın almış, böylece Nesin Vakfı’nı büyütmüştük. Babamın hayaliydi, gerçekleştirdik.
Geçen yıl İsmail ağa cemaatinden olduğu anlaşılan Rabıta Vakfı, yeni aldığımız bu arazinin hemen yanına yerleşti. Böylece onlarla komşu olduk.
Eksantrik ve hatta sevimli bulduğum bu cemaatin yanı başımıza gelmesinden hiç rahatsız olmadım, hatta aksine, gülümsemeyle karşıladım.
Türkiye farklı inançların, farklı görüşlerin, farklı yaşam tarzlarının bir arada barış içinde yaşayacakları bir ülke olmalı çünkü... Aksi hâlde hiçbirimize huzur yok. 1995 Temmuzunda ülkeye döndüğümde de bu düşüncedeydim, bugün de bu düşüncedeyim. Siyasi tavırlarımı biliyorsunuz. Ama olaylar, hiç de umduğum gibi seyretmedi.
Yanı başımız da, kalabalık ve yüksek sesli ayinler düzenlediler. Bakışlarından ve hareketlerinden, rahatsız olmamızı istedikleri anlaşılıyordu.
Fotoğraflarımızı çekip, özel hayatımızı ihlal ettiler. Tehdit ettiler. Çatalca’da aleyhimize dedikodular çıkardılar. Hiç nedensiz, düşmanca bir tavır içine girdiler.
Kaçak bir cami (ya da mescit) inşaatına başladılar. İçlerinden biri bize fiz iken saldırdı. Hiçbir zaman tahriklerine kapılmadık, ama gerekeni yaptık; ne yazık ki şikâyetlerimizin hepsi resmî mercilerden geri döndü.
Arkaları sağlam anlaşılan.
Buraya kadar olanlar, o kadar önemli değil. Biz bu tür mücadelelerle çok haşır neşir olduk, âdeta nasırlaştık.
Sonrası daha vahim.
Bir ay önce Valilik, izinsiz bağış kampanyası yaptığımız gerekçesiyle banka hesaplarımızı bloke etti. Şu anda paramıza ulaşamıyoruz. Hem araziyi, hem de o süreçte toplanan parayı istiyorlar. Bir ay boyunca sorunu diyalogla, güzellikle, bu ülkeye ve insanlarına inanan uygar insanlar gibi çözmeye çalıştık, ama olmadı.
İzinsiz bağış kampanyası dedikleri de, bir Facebook duyurusundan ibaret. Kaldı ki o zamanlar sosyal medya duyurularını kampanyadan sayan bir kanun maddesi de yoktu, üç dört yıl sonra çıktı.
Son bir söz: Nesin Ailesi bu ülkenin düşmanı değildir, aksine Birinci Dünya Savaşı’na, ardından da gönüllü olarak Kurtuluş Savaşı’na katılan dedemi de sayarsak, üç kuşaktır karşılıksız bu halka hizmet ediyoruz. İzin verirlerse daha da edeceğiz.
Yetti Ama!
SON SÖZ: “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar.” TÜRK ATASÖZÜ