CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na 10 sene önceki tweetleri nedeniyle, İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 4 yıl, 11 ay ve 20 günlük hapis cezası, Yargıtay’ca onandı.
Bu karar, “taraflı ve bağımlı” yargıya son örnek olarak, Türkiye’de infial uyandırdı. Kaftancıoğlu, İBB seçimini AKP’nin kaybetmesi sonrasında iktidarın talimatıyla açılan, ‘Türkiye Cumhuriyeti’ni alenen aşağılamak, Kamu Görevlilerine ve Cumhurbaşkanı’na Hakaret Etmek’ suçlamaları nedeniyle 3 ayrı dosyadan yargılanıp, hapis cezası aldı.
İlginç olanı Kaftancıoğlu’na en fazla ceza, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ten verildi. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nden önce, bugünkü rejimde en ağır suçun partili Cumhurbaşkanı’na yapılan hakaret olduğu bir kez daha ortaya çıktı. Bu karar, Türkiye’nin anayasal hukuk sistemine bağlı bir ülke olmadığını somutlaştırıyor.
***
AKP toplumsal muhalefeti ve iktidarın olumsuzluğuna karşı mücadele edenleri yargı sopasıyla korkutmaya çalışıyor. Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbullulara sahip çıkarak, Bursa mitinginin 21 Mayıs’ta Maltepe’de yapılacağını açıkladı.
Olumlu bir duruş olan miting kararından daha da önemlisi, Türkiye’de uzun zamandır sinsice yürütülen ve toplumda onarılamayacak yaralar açacağı belli olan bir yapılanmaya karşı CHP olarak meydan okunmasıdır!
CHP’lilerin SADAT kuruluşunun merkezi önüne gidip “seçim güvenliği bozulursa ve toplumda bir iç çatışma ortamı yaratılırsa tek sebebi SADAT olacaktır” açıklaması, Kılıçdaroğlu’nun bugüne kadar attığı en önemli siyasi adım olmuştur!
2016’da SADAT ile ilgili yoğun iddialar gündeme geldiğinde, CHP Milletvekili olarak Başbakan Binali Yıldırım’a sorular sormuştum. Benim sorularıma, Başbakanlık değil, SADAT kendi sitesinden cevap vermişti. SADAT, Başbakan lık’ ın muhatabı olan bir kamu kurumu muydu ki, Başbakan tarafından cevaplanması gereken sorularımı yanıtlamıştı… Bu durum, yasalar ve Meclis İç Tüzüğü’ne aykırıydı. Ayrıca AKP iktidarıyla SADAT’ ın organik ilişkisinin de ortaya çıkışıydı! Hâlâ bu meşru olmayan işlemin cevabı verilmiş değil.
***
SADAT’ ın irtica faaliyetleri nedeniyle, YAŞ kararlarıyla TSK’dan ihraç edilen kurucuları, oluşturulan keskin yapısı, kuruluş amacı ve arkasında bıraktığı izler ile üzerlerinde dolaşan iddialara bakınca…
Türkiye’nin laik demokrasisi, hukuk devleti olabilme yetisi; barış, dayanışma ile birlikte yaşama sevinci ve yurttaşlarının can ve mal güvenliği açısından potansiyel tehlike taşıdığı kuşkusu açıkça görülmektedir.
SADAT’ ın kuruluş gerekçesinde, “Müslüman ülkelerin hassasiyetine uygun kontrgerilla eğitimi vermek” olduğu yazılmaktadır. Müslüman ülke hassasiyeti ve Müslüman harp terimlerinin ne olduğu konusundaki tartışmalar, kamuoyunun akıl erdiremediği bir biçimde devam etmektedir.
Sahi, “Müslüman ülkelerin gayri nizami harp ve kontrgerilla hassasiyeti” nedir ve diğer ülkelerden farklı mıdır?
***
Ayrıca SADAT’ ın açıklamasında yer alan, İslami harpten kasıt nedir ve gayrimüslim harp tarifiyle ne farkı vardır? SADAT’ ın kuruluş gerekçelerinin başında “TSK’nın ulaşamadığı İslam ülkelerinde küresel askeri güçlerin emekli askerlerinden oluşan şirketlere alternatif olma misyonu taşıdığı” açıklanıyor.
Bu açıklamaya göre “SADAT’ın, TSK’nin İslam ülkeleri ve askeri sahalardaki boşluğunu doldurmak üzere kurulduğu iddiası” güçleniyor! Nitekim Libya krizinde; “TSK’nin katkısı var mı?” sorularına AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Hafter’e karşı bizim orada farklı ekibimiz var” diye cevap vermişti.
Bugün o farklı ekibin SADAT olduğu doğrultusundaki iddialar, adeta somutlaşmış durumda. SADAT’ ın faaliyetleri devlet kurumlarınca denetlenmediğinin aksine, kurucusu olan E. Tuğg. Adnan Tanrıverdi’ nin Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı yapıldığı ve 15 Temmuz hain FETÖ kalkışması sonrası, TSK’nin yeniden yapılandırılmasında önemli rol oynadığını biliyoruz…
***
Aynı zamanda ASSAM’ın kurucusu ve Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olan Tanrıverdi, 2019 ‘da İstanbul’da Üsküdar Üniversitesi’yle birlikte düzenlediği “İslam Ülkeleri İşbirliği Konferansında” İslam ülkelerinden oluşan “büyük İslam Devleti ASRİKA’ yı kuracaklarını” açıklamıştı.
Anayasa’sı açıklanan, başkenti İstanbul ve resmi dili Arapça olan bu “İslam devleti için çok çalışılarak, Mehdi’nin gelmesinin beklenmesi gerektiğini” konferansta duyurmuştu. Kılıçdaroğlu’nun, AKP ile kol kola olan böyle bir yapıya meydan okuması, seçim ve sandık güvenliği için çok önemliydi. Ama asıl, yurttaşlara verilen gözdağı algısını yıkmak için de önemli ve cesur bir atılımdı.
Ancak Kılıçdaroğlu bu adımla kalmamalı! Ülke üzerindeki “kara bulutları dağıtmak ve toplumu demokrasi mücadelesinde cesaretlendirmek adına” şimdi de; “Selahattin Demirtaş ile Osman Kavala’yı ve haksızlığa uğramış hapisteki siyasileri” ziyaret etmelidir… Sonrasında sadece masadaki siyasi partileri değil, soldaki tüm partileri de bir araya toplayacak bir politikayı hemen toplumun önüne koymalıdır!
***
“Korkunun ecele faydası yoktur!” Aç ve işsiz bırakılan insanlar, bir yolla karnını doyurabilirler! Ama çağdaş, emekten yana, eşit haklara sahip, barış içinde, özgür ve adil yaşayabileceği yeni bir vatan bulamazlar! Sandık önlerine geldiğinde bu bilinçle hareket edecekler! Baskı ve yolsuzluk döneminden hesap soracakları kesin!
Not: Cumhuriyetimizin kuruluşunun ilk adımı olan 19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun!