***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…
Erdal İnönü bulunmaz bir insandı
Bugün bilgi çağını yaşıyoruz. Bilginin en etkili silahtan daha da güçlü olduğu bir dönemdeyiz. İnsanın varlığı da, sağlığı da, yarını da, mutluluk ile refahı da bilgi çağının oluşturduğu gelişkin teknolojiye bağlı. Değişim/gelişim gerçeğini anlayamayan, gereğini yapamayan, yetkinlikleri tartışılan şimdiki siyasetçiler, giderek dünya değerlerinden uzaklaşıyor! Yanlış ekonomi ve siyasette çakılıp kalan ve kendilerini geliştirmeyen yöneticiler, halkın beklentisi olan çevre, doğa ve sanatı koruyan politikalara hiç yanaşmıyor… Siyaset yapma biçimlerini geliştirecek yerde, daha da gerileştirmeye çabalıyorlar!
***
Aslında politika, hamaset kaldırır gibi görünse de halk, gerçekçi düşüncelere güven veren ağızlara ve yetkinliği bilinen politikacılara inanıyor. Dünyayı bilen, kararlı ve cesur insanları seviyor. “Değişimin gelişim olduğunu” anlayacağı dille anlatan birikimli insanları dinliyor! Arkalarında yararlı izler bırakanların peşinden gidiyor.
Bilgisiyle dik duranla, kabadayılığının arkasında acizliğini saklayanı görüyor ve ayırıyor. Ve vefasını göstererek güvendiği insanları sonsuza dek yaşatıyor. Çıkan sonuç şu ki; içinde kötülük olmayan, yurdunu ve yurttaşlarını seven ve samimiyetle iyi işler yapmaya çalışanları halk, hiçbir zaman unutmuyor!
***
Bunları neden mi yazdım? Çok değerli ve bir o kadar da çok sevgili, bulunmaz insan, yol gösterici, yeri doldurulamaz, eşsiz bir siyasetçinin vasıflarını gençlere anlatmak adına yazdım. 6 Haziran, Erdal İnönü’nün doğum günüydü.
Erdal İnönü hiç unutulmadı! Unutturamadılar! Çünkü bu ülke son zamanlarda, onun gibi donanımlı ve kaliteli bir başka siyasetçi yetiştiremedi. Her yıl olduğu gibi bu yıl da “Erdal Bey’i” başta sevgili eşi Sevinç İnönü olmak üzere İnönü Ailesi’nin tüm fertleri, sevenleri ve ülkemizin aydınlık insanlarıyla birlikte saygıyla andık!
***
12 Eylül sonrası, Türkiye’nin faşist yönetimden kurtulmasını sağlayan, laik demokrasiye geçmenin yolunu açan, hukuk devletinin yeniden kurulmasına öncülük eden, Türkiye Cumhuriyeti’nin dünyada yeniden saygınlığını oluşturan, büyük insan, Erdal İnönü’nün 98. yaşını saygı, sevgi ve özlemle kutladık! Siyasetteki “kifayetsiz muhterisleri” tanıdıkça, ülke ve halk çıkarı yerine, kendi çıkarlarına dayalı politika üreten siyasetçileri gördükçe, Erdal İnönü’nün değeri daha da büyüyor!
O; bilim insanı, geleceği gören siyasetçi, demokrasiyle özdeşleşmiş, sanat düşkünü, insanlara saygılı, kendisiyle barışık, sevecen, alçak gönüllü, arkadaş, dost, yani, insan gibi insandı.
***
Erdal İnönü, T.C. Hükümetlerinde Başbakan Yardımcılığı yaptı. SHP’yi beş yılda “yerel, sonra da genel iktidar” ortağı haline getirdi. Benim siyaset öğretmenimdi. Erdal İnönü’nün önce Genel Başkan Yardımcılığı’nı, sonra da Genel Sekreterliği’ni yaptım.
Ondan çok şey öğrendim. Onun katkıları ve öğretileriyle, 39 yıldır siyasette ayakta duruyorum! Erdal İnönü; dünya üniversitelerinde hâlâ okutulan fizik teorileri sahibi, çok önemli bir bilim insanıydı. Uluslararası diplomasiyi çok iyi bilirdi.
Yıllarca Başkan Yardımcılığı’nı yaptığı Sosyalist Enternasyonal’in saygın ve etkin siyasetçisiydi. Bir o kadar da sanat ve sanatçıya düşkün, edebiyatın her dalından keyif alan, felsefeyi çok iyi bilen aydın bir kişilikti. Sürekli politikadan bahsetmekten hoşlanmazdı.
Yakaladığı her fırsatta bir sanat faaliyetini takip etmeyi kendine ilke edinmiş bir sanatseverdi. Bazı günler yoğun siyasi çalışma sonrası bana, “Serap’ı da al, akşam yemek yiyelim” önerisinde bulunurdu. Anlardım ki o gece, siyaset konuşmayacağız ve hep sanattan bahsedeceğiz…
***
İsmet Paşa gibi senfonik müziğe düşkündü. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın konserlerini kaçırmamaya çalışırdı. Çalınan eserlerin bestesi ve öyküsünü bir müzisyen kadar bilirdi. Gittiğimiz tiyatro oyunları ya da gördüğümüz sinema filmi üzerine değme eleştirmenlerden daha doğru ve etkili eleştiriler yapar, reji, senaryo ve teknik üzerine açıklayıcı bilgiler verirdi. Resim sanatına olan düşkünlüğü, eser ve ressamlar üzerine yaptığı konuşmalar, onu dinleyen sanatçıları da çok etkilerdi.
***
Savaş zamanında Bosna-Hersek Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Süleyman Kupusoviç’in sahneye koyduğu, eşim Serap Sağlar ve Hakan Vanlı’ nın oynadığı, Ferenc Karınthy’nin savaşın yaşattığı vahşeti anlatan Çığlık adlı oyunun galasında; “Savaş yok ederken, sanat insanlığa yaşama gücü verir.
Bu sanatçının kutsallığını, siyasetin acımasızlığını gösterir” sözlerini unutmak mümkün değil! Oyun sonrası, Cüneyt Gökçer ve sanatçıları kutlarken gösterdiği nezaket görülmeye değerdi…
***
Erdal İnönü, müşfik bir öğretmen, gerçek bir sanat düşkünü, gerçekçi bir siyasetçi, ülkemizin belki de yetiştirdiği en aydınlık kişilisiydi… Türkiye için bir şanstı! Rahmetle anıyorum…