En nefret ettiğim sözdür! Çünkü içinde samimiyet ve hakikat yoktur, hal böyle olunca en çok diline doladığın, en çok istemediğindir!
Kimi zaman da korku iklimi sizi böyle tekrarlara düşürür ve bir ispat yolu mecburiyeti dilinizi esir alır!
Doksanlarda köyler boşaltılıp, vatandaş pılı, pırtısıyla göçe zorlanıyordu ve o itiş, kakış arasında duyduğunuz söz tekrarı “ Allah devletimizden razı olsun” du!
“Devlet” denilen yapıyı tarif etmeme gerek yok; tüzel kişiliktir ve görevi vatandaşının huzurunu, güvenini sağlamanın yanında onları insan gibi yaşatacak ekonomik ve sosyal tedbirleri de almaktır!
Bu sosyal devlet tanımıdır; ötesi, birçok tanımlamayı içerir ve bunun en iyi örneklerinden biri de biziz!
En çok kardeş lafının dolaştığı dil bizimkidir ve hakkını verelim bu konuda Araplar da fena sayılmaz!
Yavuz sultan ismini köprülere, okullara vereceksin, sonra dönüp “ Aleviler kardeşimizdir” diyeceksin ve üstelik yirmi milyonluk bu kardeş topluluğunda Valilik ve üst düzey yöneticilik yapabilecek derecede kafası çalışmayanlara “ kardeşim “ diyeceksin!
Kafan çalışmadan seni “ kardeş “ yapmışlarsa otur, şükret!
Dersim meselesi kanayan bir yaradır ve kimi zaman devlet katı özür dilemese de iki oy uğruna bir şeyler geveledi ve “ Kürt kardeşlerim “ diyerek, bolca Kürde mutluluk göz yaşları döktürdü ve Hava Alanına “ Sabiha Gökçen” ismini kondurarak, Kürde ilanı aşk tazeledi!
Sonra Karadeniz de en vahşi cinayetleri işleten Topal Osman heykeli ve daha sayamayacağım neler, neler... Bunların hepsi kardeşliğimiz uğruna yapıldı; eyvallah abi!
Ya şu Abdülhamit meselesi?
Mustafa Kemal, hiç bir zaman son padişah Vahdettini diline dolaştırıp muhatap almadı!
Mesele Abdülhamit’i ve onun saltanatını yıktığını söyledi, bize de okullarda ezberletti!
O Abdülhamit ki donanma gemilerini Haliç’ten dışarıya çıkartmayan ve çürümeye terk edendir!
Ya şimdi?
Donanmaya, Abdülhamit ismi!
Anladınız mı?
Bir hırs, bir öfke ve geçmişi yeniden ısıtmak gibi bir heves!
Olsun; Osmanlı da kardeşimizdir ve biz onun devamıyız, onlar kardeş, oğul demeden devletin “ bekası “ için boğup atıyordu ve biz ise terk fark olarak boğmadan atıyoruz; öyle ya, çağ değişti!
************
ABİ VER ELİNİ ÖPEYİM
Abi, ver elini öpeyim!
Hayırdır?
Bu adam esnaf, sanırım Şubat ayıydı ve Reisin Mart sonunda ülkeyi düze çıkaracağını hararetli şekilde savunurken, yakıtın beş liraya ineceğini söylemişti!
Ülkenin gidişatını bilmeyen bu beyefendi, “ Mayıs’ın sonunda yakıt yirmi lirayı bulmazsa, bir daha şehire inmeyeceğim “ diye söz verirken, “ öyle bir şey olsun, söz seni sırtıma alıp Malatya sokaklarında gezdireceğim” demişti!
Kısacası bu gün gittim ve yanıldığımı söyledim, çünkü şu an otuzları buldu!
Başı önde “ abi olsun, hiç tahmin etmedim ve ben sözümdeyim, istersen gel seni sırtıma alıp iki tur atalım, malum söz namustur!”
Teşekkür ettik, sen zahmet etme binmiş gibi oldum ve istersen yıl sonu fiyatını da söyleyeyim” deyince birden yutkundu ve ben ona bir şeyler söyledim ama burada yazamam, sonra piyasayı gereksiz yere manipüle ediyor diye savcı huzuruna çıkmayayım!
Ama emin olun ki yıl sonunda rahatlayacağız ve merak etmeyin, bisikletli günler geliyor ve ben şimdiden on kilo verdim, hedef on daha vermek ve bisiklet sırtında akrobatik hareketler yapmak gibi bir çılgınlığa ruhen hazırlandım bile!
Arkadaş aradı “ Hasancım, seni Antalya’ya bekliyorum, gel bir ay takıl ve hayatın tadını çıkar” diyerek samimi teklifte bulundu!
Bu arkadaşın dünyalığı iyi ve sanırım tipime bakarak beni de öyle sanıyor!
Giderim gitmesine ve tüm masraflarımı da ben istemezsem bile karşılar ama sorun şu ki, olur Ya bir mekânda, yedik, içtik, Murat bey sarhoş olup sızdı ve hesap geldi, ben nasıl ödeyeceğim?
Biliyorum ki hazret böylesi durumlarda iki bin dolardan aşağı para ödemez ve garsonlara da dolar cinsinden bahşiş!
Murat böyle paralı olmazsa dalına saksağan bile konmaz, gel gör ki etrafına gelen kadınlar onu anında dünyanın en yakışıklı ve karizmatik erkeği ilan ederler; kimse dönüp bize bakmaz, işin yoksa iki de bir aynalara koş, kaşlarını çat, yan bak, göz süz; hıı, bir türlü olmaz ve bu tür durumlarda ağırlığı mezeye ver, çünkü midene başka bir şey düşmez bilesin, kendimden biliyorum!
Neyse, Muratcığım bakarız ve kitapların da gelecek, çünkü çok az okuyan zenginlerden biri olduğunu biliyorum, Allah gözlerinin ışıltısını kaddim eylesin!
Bir tekne turu ve “ fincanın etrafı yeşil “ iyi gider!
Bu tür durumlarda dilim dolaşırsa affola!
**********
HAKLISINIZ
Şu ülkenin gerçek hallerinden bi haber olanlara söylenecek sözüm yok!
Bir durum tespiti yapıyorsunuz, o ısrarla “ sen Alevi Cumhurbaşkanına karşı mısın”
diyerek zorla benden açıklama bekliyor!
Aslında bu tür algı yitimlerine bir şeyi izah etmek onu ikna etmez ve bunu çok iyi bildiğim için gerek de duymuyorum!
Cahilin doğruyu kabul etmesi yenildiği anlamına gelir ve hiç bir cahil de doğruyu kabul etmez!
Neyse, büyüklük bende kalsın ve söyleyeyim!
Kardeşim, bir Alevi, Kürt, Türk, Ermeni, Süryani, Keldani ve bu ülkenin ne kadar ötekisi varsa, önce insandır ve ben insan olanın her yere layık olduğuna inanan biriyim!
Kemal bey, Cumhurbaşkanı olursa ilk tebrik eden ben olurum ama gerçeğimiz bunu demiyor ve nitekim ortaklardan birinin milletvekilinden şar teller attı ve kısa devre yapmasın diye doğruyu söyledi!
Siz ha özür dileyin ve onu gidin külahıma anlatın!
Amerika’yı, Obama’yı örnekliyorsun; geç bunları!
Onların Yakın tarihteki Genel Kurmay Başkanı siyahiydi ve Amerikan toplumu bunları aştı ki şu an dünyanın tepesinde duruyor!
Sen aşmadığın için en diptesin ve yıl on iki ay gökten bereket bekliyorsun!
Bu ülkede bırakın sıradan vatandaşı, profesör olanı bile söz konusu Aleviler olunca ensesini kaşıyor, sen şimdi bana hangi hikayeyi okuyorsun?
Yıllar önce iş yerime gelen ve tanıdığım profesörün gergin olduğunu ve nedenini sorunca; “ ya çok affedersin Alevi bir komşum var, onunla başım dertte “ deyince buz kesmiştim ve “ affedersiniz siz profesör müsünüz “ demiştim, gerisi bende kalsın!
Almanya’da ve İtalya’da Hitler, Musollini ismini hiç bir levhada göremezsiniz!
Alevilerin içinde yara olan Yavuz sultan selim ismi köprüye verildi, Sabiha Gökçen ismi hava alanına..!
Şimdi bana bunları anlatın sevgili yoldaş çok bilmişler!
Kafa kumda, kıç dışarıda siyaset yapıyor, geçin bunları!
Temeli Sünni İslam la atılan bir devlette yaşıyorsun ve bunun açılımını bilmeyecek kadar körsün!
Geçmişte İŞİD konusunda ilk tespiti yapanlardandık ve dedik ki İŞİD İslam ın ta kendisidir ve öyle lafı eğip, bükmeyin!
Peygamber döneminde “ put “ diye yakılarak, yıkılarak yok edilenler ne idi?
Sümer ötesi ve sonrası kadim tarihi eserlerdi!
Peki, geriye kalanlar ne oldu?
Taliban, iki bin beş yüz yıllık Buda heykellerini havaya uçurdu ve İşid’ de bundan geri kalmadı!
Yok!
Size neyi nasıl anlatacağımı bilmiyorum ve üstelik siz her şeyi bilen olunca, bizim ki klavye gevezeliği işte..!
!