Öyle bir kavun düşünün ki, elma büyüklüğünde, parfüm kadar etkili, mis gibi kokan bir lezzet.
Şamama kavunu günümüzde unutulmuş lezzetlerden biridir.
Arapçadaki “şemm (hoş kokan, güzel kokulu)” sözcüğünden türemiştir.
Şamama ile ilgili en eski kayıtlar Divanü Lugat-ıt Türk’te karşımıza çıkmaktadır.
Eskiden evlerde evin birçok noktasına asılır, elbiselerin arasına konulur, gelin çeyizlerine eklenir, askere giden gençlerin bohçalarına konulan bir parfümdür.
Şamama kavunu, günümüz kavunları gibi tatlı değildi, bundan dolayı yiyecek olarak tüketilmezdi. Fakat aroması birçok lezzet için şurup, tatlı, şeker, lokum, şerbet yapımında kullanılmaktaydı.
Şamama, hasat edildiği zaman çok güzel kokmazmış. Un veya kepek çuvallarının içinde 2 hafta bekletildikten sonra mis gibi kokmaya başlarmış.
Anadolu’nun hemen hemen her yerinde yetişebilen bir meyvedir.
Anadolu’daki bazı isimleri şöyledir; alabaş (Osmaniye), cırdatan (Bolu), cırlangıç (Denizli), eşememe (Mersin), şebeden (Maraş) şeklindedir.
Eşref Bin Muhammed’in 14. yüzyılda yazdığı eserlerinde tıpta şamama koklamanın beyin sağlığına çok iyi geldiğini, tüketmenin ise mide rahatsızlıklarını giderdiğini bildirmektedir.
Ayrıca Evliya Çelebinin seyahatnamesinde şamama kavunlarının zenginler ve padişahlar arasında hediye olarak sunulmakta olduğu yazmaktadır. Osmanlı döneminde elde şamama taşımak adet haline gelmiştir. İnsanlar hem güzel kokmak hem de arada koklayıp mutlu olmak için yanlarında taşırlarmış.
Anadolu edebiyatını incelediğimizde bir çok şiirde şamama kavunundan bahsetmektedir.
Geçmişte bir cep telefonu gibi insanların yanlarında taşıdığı, önem vermiş olduğu bu güzellik günümüzde unutulmuştur.