Dünkü Balıkesir mitinginde “ Bay Kemal olmanın kolay olmadığını” söyledi!
Yok, canım, hiçte zor değil ve İnan eğer bu güne kadar ki siyasi yaşamımı kendimi inkara ve de sırtımı defalarca işlenen cinayet mahalline çevirseydim, şimdi benden de bir “ Bay Hasan” çıkardı ve senden de ziyadesiyle!
Zaten çok hevesliydin “ Cumhurbaşkanı olacağım” diye ve görünen o ki artık yola girmişsin ve yolun hangi kilometresinde havlu atacağını biliyorum ama gel de bu ülkenin defterini okumayanlara sor!
Seni yola iten masa arkadaşlarının ne kendileri, ne de tabanları sana zırnık oy vermez bunu bilesin!
Geriye Kürt’ler kalır ve sen zaten Kürt olmadığını defalarca söyledin, gerçi olsan ne yazar, çünkü bakış açın bununla örtüşmüyor;
Tıpkı Aleviliğin gibi, yani kendine çizgi çekerek çıktığın yol da hatırı sayılır bir Kürt seçmeninin de sana oy vereceğini sanmıyorum ve ben o mahalleyi az buçuk iyi bilirim, tabi onlar adına konuşmak bana düşmez ve üstelik herkes konuşuyorken kimse dönüp sesimin geldiği yöne de bakmaz!
Yani güzelim benim, Kürt’ler de seni kurtarmaz, en iyisi gel beni dinle, seni uçurumun başına yolcu edenler dostun değildir ve ben acı söylüyorum ama dostluktan yana şüphen olmasın!
Yani yol yakınken bu ülkenin gerçekleri ile örtüşen aydın, demokrat ve de sorunları çözecek bir cesaretli bul ki işi garantiye alasın!
Yoksa anlattıklarının hepsi hikâyedir ve bu sistemin kulaklarımızı tırmaladığı söz tekrarıdır ve biz artık bu söz tekrarlarının karın doyurmadığını iyi biliyoruz! Reisin “ inşallah, maşallahlarıyla” ve eklediği şükürlerinin tekrarına bir de Bahçeli’nin dilini eklersen, bize beteriyle geleceğinin sinyalini veriyorsun ama yine de gelme şansın yok; çünkü taklitle aslını daha çok yaşatıyorsun!
Bu yazıyı bir şekilde genel merkezine ulaştıracağım; sana okurlar mı bilmem ve zaten hiç sanmıyorum! Yine de arşivimde kalacak, isteyenler de saklayabilir; “ gün ola, harman ola..”
***********
SİZ ŞAKA MISINIZ?
Bu ülke de bir zamanlar Devlet Su İşleri eliyle tüm göletler boşaltıldı, bu göletler boşalınca ülkemizin göç haritası bile değişti ve binlerce kuş türü rotasını değiştirmek zorunda kaldı!
Tabi yeraltı suları da çekildi, çünkü yüzeyde nem kalmadı ve su gidere dibe doğru indi; bu sefer yok ettiğimiz suyu aramak için derin sondajlar vurduk, orada birikeni de çekince özellikle Konya ovasında derin obruklar oluştu ve toprak çökmeye başladı!
Keban barajı hem sulama, hem enerji barajıydı;
Harran ovası suya kavuşacaktı ve ülke tahılda tüm dünyayı doyuracaktı
Harran suya kavuştu ama eğitemediğin eğitmediğin çiftçi bu kadar bol suyu görünce bilumum bitkileri suya boğdu ve tuzlar dipten yüzeye hücum edince oranın tarımı da bitti, geri kalanda aldığı bedava desteklerden dolayı ekmedi, biçmedi ve şimdi Ukrayna’dan buğday gelmezse ekmeği rüyamızda göreceğiz!
Kendi ülkenin güzelim topraklarını yok ettikten sonra şimdi gitmiş “ Venezuela’dan bize hikâye okuyorsun ve o ülkenin tarımına, topraklarına hayran kaldığını” söylüyorsun!
Bunu ben söylesem vatan haini diye taşa tutarlar!
Eldeki, avuçtaki bütün işler fabrika ve tesisleri satarak günü kurtarmaya çalışan akıl, şimdi elde, avuçta bir şey kalmayınca dünya turuna çıkıp, bize hayranlıklar servis ediyor!
Bir pancar ülkesinde şekerin kilosu otuz, simidin fiyatı dört lira mı olur?
Olur, bal gibi olur ve daha sını da bekleyin, sırada Hollanda ineklerine hayranlık var ve o Hollanda ki Konya kadar yüz ölçümü var, dünyanın tüm süt peynir, pazarına hükmediyor; ya sen?
Bu kadar başıboş ova ve meran varken, artık eti, sütü rüyanda görüyorsun!
Bunları sokakta tartışmaya bakın ve üzerinize sıçrayan öfkeli tükürükten mevzu yu kapatmanız en doğru olanıdır, çünkü devreye “ vatan, millet, din “ girmiştir, fazlası linçe girer, gündüz gözü faili meçhule gitmeniz işten bile değildir!
Oysa vatanı kimsenin böldüğü yok, bölme hiç kimsenin işine zaten yaramaz, elin insanı icatlarıyla ve kapitalist sistemin doymaz hırsıyla seni bir değil, milyona bölmüş, tabi bunu anlarsan!
Sana tüm ürünlerini satıyor ve elde bir tarımın vardı, o da bitince dışarıdan saman dahi ithal ediyorsun, hal böyleyken hangi enayi seni bölüp ne yapacak?
Şu yaz günümde bize domatesi yirmi liraya yedirdiniz Ya; sizden daha milliyetçisi ve dindarı yoktur!
Milliyetçilik, açken ele, güne karşı kürdanla diş karıştırmaktır; din ise zaten fakirlerindir, birileri budu götürürken senin kuru soğana şükretmendir!
Şakasınız!
Gerçekten büyük bir şaka!
***********
UYKU TUTMADI
Nasıl tutsun ki? Ömrü Azrail’in kapısına dayanan bir adamın, giderayak gelecek nimetlerden pay almaması büyük bir şansızlık olarak göğsümün ortasına taş gibi oturdu!
Birisi şu an bizi yöneten ve ayarlı gazetecilerin o yumuşak ve neredeyse dans ederek güya sordukları soruları yanıtlarken, bal, kaymak bir ülkede yaşlılıktan dolayı dökülen dişlerime yandım ve iş tam da; “ biz veriyoruz, sen de diş yoksa ben ne yapayım” gibiydi ve üstelik yayın yaptığı ortam saraydı ki ağzımıza layık!
Dahası kışa doğru uçacağımızı söyledi, Vallahi bu hızlı uçuş benden geçti ama siz dikkat edin, kafayı boşta gezen bir meteora, ya da gezegene çarpıp ta dökülüp kafama düşmeyin!
Ben ki yolunda giden her belanın dönüp bulduğu bir adamım, yani gökten yağan meselesi!
Aslan Kemalim ve herkesin yokluktan umut bağladığı Tarzan!
Vallahi birileri bunu gaza getirmekle kalmıyor, piyasaya bir yatak bir yorgan sürerken verdiği vaatlerin lüksüne hiç bakmıyor!
Canım benim, sen ne biçim hesap uzmanısın?
Gelince biz sıfır araba alacakmışız!
Gel kısa bir hesap yapalım; sen vekil maaşı artı emeklilik maaşı alıyorsun; sanırım toplamı elli bin lirayı buluyor ve sen bu parayla sıfır araba alırsan eyvallah!
Herkesin senşn o dediğini alması için dövizin dip yapması lazım, bütün parçalar dışarıdan geliyor ve karşılığında Afgan parası ödemiyorsun!
Eğer dövizi düşüreceksen, söyle vatandaş şimdiden satsın, çünkü senin bu sıfıra yatan aklına göre vatandaş evdeki bulgurdan olacak!
Şu an piyasada gördüğün sıfır ve ikinci ellerin yüzde sekseni banka kredileri ile alınan ve vatandaşın kanı günü birlik emiliyor!
Kendi parasıyla sıfır araba alan ve borcu olmayanların sayısını ve kimler olduğunu da biliyorsundur herhalde!
Çıkıp; “ ben lüks ve gereksiz makam araçlarını satıp, tarıma, ya da eğitime aktaracağım “ gibi gerçekçi ve somut bir söz söyleseydin, elekten geçerdi ve mantıklı da bulunurdu!
Şimdi açtığın boş kesenin içinde, sen de diğerleri gibi savurup duruyorsun ve bu gidişle bizi zatürree edeceksin; artık bir don, bir gömlek geziyoruz!
Bir zamanlar Çiller de çabuk inanan aptallar olduğumuzu sezmişti; (düşünün o bile seziyor) ev ve araba vadinde bulunmuştu!
Sonra baktık ki Anadolu insanından bi haber ve hala “ pıttığın “ ne olduğunu bilmiyor!
Yani anladık; aptal olduğumuzu Vallahi de, billahi de sizden iyi biliyoruz ama yeter artık bu kadarı da fazla!
Giderek enayi yerine konulmak dokunuyor; bu artık batıyor, hem de ciddi şekilde!
***************
“ Adamın kendine hayrı yok” diye!
Kemal abim mutfakta yayın yaptı ve görünen manzara hint fakiri mutfağı gibiydi!
İnsan bari ortalığı bi toplar, bezler bile çekmecede yamuk duruyordu ve dahası musluğun kenarındaki deterjan kutuları; galiba mutfakta hamarat değilsiniz, görüntü o!
Bir de bu iş böyle tutmaz! Bizim insanımız dağınıktır ama dağınık olanı sevmez!
Kendisi çapkındır; yakalanan çapkını “ namusuz” diye taşa tutar ve yakalanmadığı sürece müthiş namuslu geçinir ve bu konuda ders verecek kadar!
Yani canım Kemal abim, o mutfaktan bir cumhurbaşkanı çıkmaz!
Şöyle bir bol salatalı, kuzu butlu, manda yoğurtlu bir masa donat ki gözümüz doysun!
Vala senin mutfakta fare düşse dişi kırılır, doğrusu beni hiç açmadı ve anamın köydeki mutfağı bile ona on basar!
O mutfağı gören ne sana çaya gelir, ne de oy atar; “ adamın kendine hayrı yok” diye!